30 Ocak 2008 Çarşamba

Hayal kırıklığının diğer adı :City's Nişantaşı



Nişantaşı'nda yeni bir alışveriş merkezi açılır da cadınız boş durur mu? Geçen cumartesi bir kız arkadaşımla beraber soluğu, yeni açılan alışveriş merkezi City's de aldık. Gazetelerde yazılan çizilenler ne kadar doğru, yerinde görelim istedik.


Teşvikiye Caddesi'ndeki ana kapıdan, 5 yıldızlı oteller ve Londra'da ki Harrods mağazasıyla kıyaslanabilecek ölçüde gösterişli doorman in yardımı içeri girdik. İlk düşündüğümüz, kücük bir yer olduğuydu ancak düşündüğümüzden fazla kat olduğunu görunce o kadar da küçük olmadığına karar verdik. İçerde ahsap, yeşil ışık ve grafik tasarımlarla sıcak ve samimi bir hava yakalanmaya çalışılmış, bunda da başarılı olunmuştu.

Dekorasyon her ne kadar önemliyse de, benim için daha önemlisi içerideki mağazaların bana ne kadar hitap ettiğidir. En üst iki kat yemek katı olarak düzenlenmişti, en üstten başlayarak alta kadar indiğinizde eğer hiç bir mağazaya girmezseniz, sadece vitrinlere bakarak alışveriş merkezini 15-20 dakika içersinde gezmeyi bitirebilirsiniz. Neyse, her katta köşeler cafe olarak düzenlenmiş, diğer taraflar mağazalara ayrılmıştı böylece dükkanların arka tarafta kalıp haksızlığa uğramaları engellenmişti. Mağazalara gelecek olursak, D&G, Just Cavalli, Gianfranco Ferre, John Galliano gibi beni heyecanlandırmayan markaların yanı sıra D&R, Nuxx, Nike Women gibi irili ufaklı bana hitap etmeyen marka vardı. İlk subesini karşı tarafta Bağdat Caddesi'nde açmış olan "Lush" isimli el yapımı taze ve doğal kozmetik ürünleri satan mağazanın burda da bir şubesinin olması bizi çok sevindirdi. Daha önce bir Lush mağazasına uğrama fırsatı bulamayanlar için; en güzel kokulu, en iştah açıcı görünumde olan sabunların, kremlerin, vücut losyonlarının, şampuanların olduğu rengarenk bir mağaza hayal edin diyebilirim. Biraz kalabalık ve küçük olması sebebiyle azıcık sıkıntılı bir alışveriş yapmış olsakta, farklı kokulardaki krem ve sabunları denemek yine çok keyifliydi. Tüm alışveriş merkezinde en kalabalık dükkanlar Lush ve kahve , ıvır zıvır satan mağaza Tchibo'ydu.

Turumuzu tamamladıktan sonra karnımız acıktı ve Cantina Mariachi adlı Meksika restoranını denemeye karar verdik, porsiyonlar ufak, yemeklerin lezzeti vasattı, bir Nişantaşı klasiği olan Kırıntı'yı yad etmeden geçemedik.

Uzun lafın kısası, Nişantaşı'da dükkanlara girip çıkarak alışveriş yapmayı seven ben, buraya düzenli olarak gelmemi sağlayacak, bana hitap eden mağazalar bulamadım, bu kadar koparılan gürültüye, bulunduğu semt itibariyle lüks bir imaj yaratılma isteğine karşın bu konseptin kapıda doorman olmasıyla değil içerideki mağazalarla sağlanabileceği konusunu savunmaktayım ama henüz açılmamış mağazalar da olması sebebiyle nihai kararımı daha sonra vereceğim. Benim için bu alışveriş merkezinin Nişantası'na katkısı sadece Lush ve yeni yemek yenecek mekanlar olmuştur, götürüsü ise zaten fazla olan gereksiz bir trafik artışı ve haftasonları buraya hücum edecek insanların fazlalığıdır.












Prada'nın çiçekleri



Dışarda kar yağarken, ben içerde çiçekli elbiselere bakıyorum ve derin derin iç geçiriyorum. Önümüzdeki ilkbahar- yaz çiçekler her yerde; elbiselerde, üstlerde, eteklerde, çantalarda. Bu çiçek bahçelerinden bir çiçek varki benim de gönlümü çelen: Prada'nın 2008 resort koleksiyonundaki kocaman, kabarık etekli, çiçekli elbiseleri. Bu elbiseler Carolina Herrera'nın giyeceği kadar geleneksel ama Chloé Sevigny tarafından taşınabilecek kadar da modern, bu işlevselliği yüzünden Miuccia Prada yine övgülerin en büyüğünü hakediyor. Bu kreasyondan en çok beğendiğim 2 elbiseyi sizin de beğeninize sunuyorum. Bu elbiseler nerde giyilir ki dediğinizi duyar gibi oluyorum, hiç önemli değil, kendinizi nerde bir prenses gibi hissetmek istiyorsanız orda :))

25 Ocak 2008 Cuma

Bugun ne giydim?


Bugun sevgili cadınızın toplantısı vardı, o yuzden bu kıyafeti uygun buldu:



  • H&M sarı bluz

  • Vero Moda kenarları drapeli fume rengi kalem etek

  • Zara yeşil kemer

  • Zara ayakkabı

Son moda felaketler



Internet dunyasına dalmıs gezerken, cesitli sebeplerden çok sevdigim iki kadının resmini gorup, normalde onlarla uzaktan yakından alakası olmayan duygularla irkildim.


Bunlardan ilki, son olarak yeni Sex and the City olacağı gozuyle bakılan ve kostum tasarımlarını yine aynı diziden tanıdığımız Patricia Field'in üstlendiği "Cashmere Mafia" dizisiyle gundemde olan dunya guzeli bir kadın Lucy Liu. Liu, gectiğimiz gunlerde Paris'te yapılan Valentino defilesine vardığında tum gozlerin kendisine cevrilmesinin nedeni dusunduğunuz gibi muhtesem kırmızı halı kıyafeti diil tam tersi bir kırmızı halı felaketiydi. Mor vucudu saran elbisesini gumus stilettolarla tamamlayan Liu, Patricia Field'in etkisinde biraz fazla kalmış olacak ki üzerine geçirdiği pembe pofuduk adeta bir marsmellov tadındaki ceketiyle seker olmaktan çok uzaktı.


Diğer bir Patricia Field felaketi de su an New York'ta cekilmekte olan Sex and the City filminin basrol oyuncusu Sarah Jessica Parker'a nam-i diğer Carrie Bradshaw'a ait. Hepimizin merakla beklediği belkide bir üçlemeye donusmesi dusunulen filmde bas kahramanımız yine kıyafetleriyle düsünce sınırlarını zorluyor. Sevgili köşe yazarımız Carrie, brokar lila mini elbisesi uzerine, giydiği yada taktığı kocaman mavi bir donata benzeyen aksesuar mı, sal mı ne olduğunu anlayamadığım parca ve beyaz takunyayı cağrıstıran bilekte biten botlarıyla tumden bir moda felaketi olarak adlandırılabilir.


Bu iki görunum, unutulmayacak moda felaketleri kitabına yeni sayfalar eklerken, hepimize bu kadar da olamaz dedirttiği aşikardır.

21 Ocak 2008 Pazartesi

Bugun ne giydim?


Bugun uykuluyum biraz da tembelim, kediler gibi sadece yemek yiyip uyumak istiyorum ama ne mumkun. Buyrunuz bugune:


  • Dorothy Perkins skinny jean

  • Topshop tshirt

  • H&M yelek

  • Zara babet

20 Ocak 2008 Pazar

Gunesli bir pazar gunu...


Bugun dışarda parlayan gunesi gorunce daha fazla kayıtsız kalamadım ve supurgeme atlayıp Taksim civarına gittim. Hava almak dısında amacım, baslangıçtan beri gerceklestirmeyi dusundugum bir bolum olan sokak modası için bir kaç kare fotograf cekmekti. Gelin gorun ki, pek isabetli bir gunde gitmemiştim, sadece bir kişiyi cekebildim.
Bugun objektifime canlı kobalt mavisi Topshop paltosunu, gri dar kesim Levi's jean, ebayden alınmış korsan botlar, yine Topshop'tan gri rugan canta, siyah deri eldivenler ve Marc Jacobs gozlukle tamamlayan bu sirin kız takıldı.
Bu bir baslangıç, cadınız sokağın nabzını daha fazla fotoğrafla yine burda tutmaya devam edecek, şimdilik hoscakalın xoxox

Bugun ne giydim?(Cadı gece gezmesinde:2.Perde)



Cadınız gece kusu oldu sevgili okuyucular, iste bu haftanın seçimleri:


  • Zara çiçekli elbise

  • Calzedonia siyah opak corap

  • Steve Madden kırmızı rugan ayakkabı

  • Mudo siyah canta

  • Accessorize bilezikler

  • Mango siyah yapay kurk

16 Ocak 2008 Çarşamba

İyi ki dogdun Kate :)



16 Ocak 2008 tarihi pek cogunuz icin bir şey ifade etmeyebilir ama benim için pek çok özelliğine hayran olduğum Kate Moss'un doğum gunu olması sebebiyle onemli bir gun. 34 yıl once bugun Croydon'da doğan muhtesem elmacık kemiklerine sahip bu çelimsiz kızın, moda dunyasını bu kadar etkileyeceğini sanırım kendisi dahil kimse hayal bile edemezdi. Bugun moda dunyamıza fark katan bu ufak tefek kızı 14 yasında JFK Havaalanı'nda kesfeden kişiyi de burda minnetle anmadan gecemeyeceğim.


Çoğu insanın tasvip etmediği yasam tarzı, iflah olmaz bir parti kızı olması ( kim partiyi sevmez ki?) ve bilinen olaylar dizisine rağmen, ben tam tersine burda onu neden sevdiğimi sıralayacağım:

Bir kere her yonuyle farklı, standartlara uymuyor :) . Hepimizin olağanustu, dev, guzel yaratıklar olarak gorduğumuz modellerin standartlarla belirlenmiş dunyasında, kısa boyu ve sıradışı guzelliğiyle( bazılarınızın onu guzel bulmadığını biliyorum ama o kadar fotojenik ki, kamera onunde bambaşka biri oluyor) sanki onlara kafa tutuyor ve en buyuk tasarımcıların defilelerinde onların yanında guvenle yuruyor.( En azından 2005 yılındaki son defilesi, Burberry defilesine kadar yuruyordu). Kimisinin lazy eye dediğimiz durumdan muzdarip olduğunu ( hafif bir Paris Hilton'luk durumu, onun gozlerine hiç dikkat ettiniz mi, farklı yonlere bakıyordur) dusunduğu, duzgun dişleri olmadığı, çok sıska olduğu.. ( 5 yasında bir kızı olmasına rağmen hala super bir vucuda sahip olması kıskandırıcıdır) gibi fiziğiyle ilgili pek cok eleştiriye rağmen sayısız dergi kapağı, editoryal çekim ve reklam kampanyalarında yuzunu sıkca gormemiz onun basarısı olarak addedilebilir. Bunların yanısıra 2005 yılındaki buyuk skandaldan sonra herkes tarafından rahatsız edilmesine ki kendisi paparazzilerin gozdesidir, eleştirilmesine, bitti denmesine rağmen kullerinden doğan Anka kusu gibi, her zamankinden daha guclu olarak geri donmesi, daha fazla kontrat yapması ve daha fazla para kazanması ona inanmayan insanlara çok iyi bir cevap olmuştur.

İşindeki başarıların yanısıra; hepimizin uğrunda ölebileceği parçalara sahip bir dolabı olması, kendine yakısan ve moda konusunda su goturmez bir içgudusu ve yeteneği olması, en pahalı parçaları en ucuz parçalarla muhtesem bir sekilde karıştırıp giyebilmesi, hiç aklınıza gelmeyecek kombinasyonlar yapması ve bunları en iyi sekilde taşıması onu bir stil ikonu haline getiren hayran olunacak ozelliklerinden bazılarıdır.

Benim ovgulerime ihtiyacı olmasa da tüm bu saydığım sebeplerden dolayı kendisi takdir ettiğim ve blogumda hep yer ayıracağım gerçek stil ikonlarından biri olacaktır. Yıllar boyu yaptıklarından ve stilinden bazı ornekler içeren kucuk kolajımı beğeneceğinizi umuyor, kendisine her ne kadar bilmeyecek olsa da, paparazzilerden uzak, çok mutlu bir dogum gunu diliyorum :)

14 Ocak 2008 Pazartesi

Bugun ne giydim ( Cadı gece gezmesinde:1.Perde)



Merhabalar, bazılarınızın beklediği uzere ne yazık ki bugun LV mağaza acılısı kokteyl yorumlarımı aktaramayacağım, cunku başka bir yerde olmam gerektiği için katılamadım :(((

Bugun ne giydim bolumumuzde ise aynı elbiseyi 2 farklı ceket ve çanta kombinasyonuyla giyip, her zamankinden farklı bir bolum yapmak istedim. Fotograflar biraz karanlık çıksa da, anlaşılacağını umuyorum.


1. Kombinasyon

  • Mina elbise


  • Kurt Geiger botlar


  • Zara siyah deri ceket


  • Calzedonia opak siyah corap


  • Mudo rugan siyah portfoy


2. Kombinasyon ( Ek olarak)


  • H&M siyah blazer ceket


  • Topshop metalik pembe canta


Burda o kadar iyi gorunmese de, ben 2. kombinasyonu beğendim, ya siz?









9 Ocak 2008 Çarşamba

Nisantası'nın yeni gözdeleri



Masallah yurdumda magaza acmayan luks tuketim markası nerdeyse kalmadı ( Lütfen Prada, Miu Miu, Stella McCartney.. vs diye hemen saymaya başlamayın :p ) Butceye gore yasayanlar için biraz uzucu olsa da, ulkemizin moda konusunda ufkunun genişlemesi ve markalara kolay ulasılabilirlik durumu açısından bu gelişmeler sevindirici.


Dun de tesadufi olarak yine aynı markalardan bahsetmiş olsam da ( Tamamen plansız, kafama gore yazdığım doğrudur ) bugun de, Balenciaga ve Louis Vuitton'dan bahsedeceğim ( Aslında Louis'nin torpili Marc Jacobs'tan kelli, severim biliyorsunuz, diğeri tamamen tesaduf ). Balenciaga ilk mağazasını İstanbul Nisantası'nda Bostan Sokak'ta eski Kartell mağazasının yerine açacağı fotografla kanıtlanmıştır. Boyner grubu tarafından getirilen bu markanın bazı urunlerine daha once Beymen ve Harvey Nichols'dan ulaşılabiliyorken artık tum koleksiyonları kendi mağazasından edinilebilecektir.


O sokaktan biraz aşağı yuruduğunuzde ise, Beymen'in karşı köşesinde Hugo Boss'tan boşalan yere Louis Vuitton'un geleceği ve çalışmaların yazdan beri devam ettiğini biliyorduk, dun akşam saatlerinde tesadufen onunden geçerken mal tasındığını gorup, kapı aralığından içeriye gizlice bir bakış attım ( Allah'ım deliriyorum sanırım ?) Dekorasyonun bittiği, sıranın ürünlerin yerleştirmesine geldiği ve acılışın yakın olacağını dusunurken, bugun benim bu dusuncelerime kesin cevap bir davetiyeyle geldi ki detaylara ikinci resimden ulasabilirsiniz.
Bakalım sırada hangi markalar olacak, gelişmeleri takipteyim, şimdilik ellerinizden sıkar, gözlerinizden öperim :)

8 Ocak 2008 Salı

Orjinalini alamıyorsanız, sahtesi var



Bugun bu ucuncu postum olacak, artık 1 ay daha benden yazı beklemeyin :p Başlığa bakıp sakın kopya urunleri ve alanları desteklediğimi sanmayın, bana uymaz ama bu sahte pek bir alınası. Koreli tasarımcı Zinoo Park tarafından tasarlanan bu çanta, Louis Vuitton markası ve FAKE ( sahte) grafik tasarımını birleştirerek gunumuz çağını hicvediyor. Proje, gunumuzun moda anlayısında markalara tapınılmasını ve aynı zamanda sahte urun kullanımının da bu kadar hukum surmesine bir eleştiri olarak yaratılmış. Bu komik ve mesaj kaygılı üçü bir arada çantalardan sadece yuz adet Seul'de duzenlenmiş olan "Wake Up Andy Warhol" ( Uyan Andy Warhol ) sanat sergisi için tasarlanmış.

Hepimizin ara sıra modaya gulup geçmemiz gerektiğini hatırlatan bu tatlı şeylerin fiziksel özelliklerinden bahsetmek gerekirse, dışı kalın kanvas, içi balmumuyla kaplanmış pamuklu kumaştan uretilmiş, 2 tarafında farklı dizayn olması ve ters cevirilerekte kullanılması sebebiyle ücü bir arada ( three in one) kelimesinin hakkını sonuna kadar vermekte. On tarafında turuncu yazıyla FAKE yazan bu çantanın arkasını cevirdiğiniz de üstte bir Perfect (Mükemmel ) yazısıyla beraber, başka bi Louis Vuitton tasarımını gormektesiniz. Fiyatı ise Louis Vuitton'la karşılaştırıldığında, oldukça ucuz : 80-90$ . Site, yaklaşık 25-30 Usd gonderim ucretiyle ve paypal hesabınız varsa bu çantaları size gonderiyor.

Kısa bir süre için, çıkartılabilen parlak renkli, hani su köpek yarışmalarında dereceye girenler için verilenler gibi kitsch odul kurdeleleriyle gelen bu çantaların ( lacivert-sarı, mor-yeşil gibi kombinasyonlar bulunmakta) ruhsal durumunuz ne olursa olsun, sizi hep birinci hissettireceği kesin :) http://poketo.com/shop/archives/552

Bugun ne giydim?


Bir suredir ara verdiğimiz yayınımıza, kaldığımız yerden devam ediyoruz:


  • Moto skinny jean


  • Miss Selfridge tunik (Kolların biri daha yukarda kalmış, dikkatsiz ben!)


  • Marni çizme


  • Bej rengi şal


  • 3C yuzuk, Accessorize bilezik ve tac (göremiyorsunuz biliyorum :p) var.


  • Ve sağ alt kosede kedilerin tırmalama mukavvası ( Cem Yılmaz'ın dediği sekilde soylenecek !!!)

Bu goruntumu Louis Vuitton monogram kanvas Speedy 30 canta ve siyah suni kurkle tamamladım.







Balenciaga'nın yeni yuzu: Jennifer Connelly



37 yasındaki aktris Jennifer Connelly, ünlü Fransız moda evi Balenciaga'nın 2008 ilkbahar-yaz reklam kampanyasının yeni yuzu oldu. Bir suredir kırmızı halıda Balenciaga tasarımlar içersinde gorduğumuz Connelly'nin, modaevinin baş tasarımcısı Nicolas Ghesquiére'in heykelimsi çiçekli elbisesi içindeki bahar kampanyası fotoğrafları, İngiliz moda fotografcısı David Sims tarafından çekildi. Bana gore değişik bir havası olan Connelly'nin, yuzunun hafif uzaylı tadında olduğu bu fotograflar pek fena gorunmese de daha once yapılan editoryal cekimlerde Connelly'nin giydiği bu ayakkabıların, boğazına kadar bacaklı modellerde ( bu çekimde kendisi Kanada'lı model Daria Werbowy olmaktadır) çok daha guzel durduğu veya durması gerektiği gibi durduğu tarafımdan gozlemlenmiştir. Yorumlarınızla siz de nacizane fikrinizi belirtirseniz, beni pek mesut edersiniz, ha tabi diyebilirsiniz ki olan olmuş, bize yorum yapmak dusmez, o da size kalmış :)

4 Ocak 2008 Cuma

Yılın en sevdigimiz zamanı: İndirim zamanı :)

Dısarda lapa lapa kar yağarken evden cıkasınız gelmedigine eminim, ama alısverişe gittiginizde kendinizi daha iyi hissedeceginiz savından yola cıkarak; Beymen'de dunden itibaren (Sadece telefon mesajıyla bildirilen),Vakko ve V2K mağazalarında bugunden itibaren % 50 indirimin basladıgını haber vermek isterim. İndirim sırasında pazartesi gunu ziyaret ettiğim Topshop'ta belli urunlerde indirim olduğunu, bazı urun ve koleksiyonların henuz indirime girmediğini gozlemledim, sanırım en geç 2 hafta içersinde daha kapsamlı bir indirim yapılacaktır. Dun aksam saatlerinde ziyaret ettigim Beymen'de ise pek çok urunde %50 indirim vardı, ikonik YSL Downtown Tote, Chloé Bay Bag ( 1600-1800 tl civarı), Prada'nın burunsuz dizaltı coraplarıyla giyilen ve her dergi editoryalinde karşımıza çıkan burnu acık 3 renkli sandaletleri ( turuncu-kahve- siyah olanı vardı 375tl), 2-3 model Chloé ayakkabı ( 400-500 tl ); Marc Jacobs ayakkabı ve bootieler ( 250-750 tl), yine Marc Jacobs ve Alexander McQueen tshirtler ( 87-120), Seven For All Mankind; Superfine, Acne jeanler ( 170-210tl) gozume carpan secenekler arasındaydı. Numaralarda ve cizme ceşitlerinde her zamanki gibi istediğinizi bulmanız pek mumkun değildi.

Bu magazaların dısında tabi indirime başlayan pek cok magaza var, ihtiyacınız olanları belirleyip, alışverişe aklınızda bir liste çıkmanız ani ve gereksiz para harcamanızı biraz olsun engelleyeceğinden dolayı tavsiye edilir, hepinize iyi alısverişler...

3 Ocak 2008 Perşembe

Öyle giyilmez, böyle giyilir!!



Yeni bir yıl, yeni bir ben :p O kadar kolaydı sanki değişmek ve değiştirmek... Hafif sinirli bir mizaçtayım yine bu aralar. Zaten elimizdeki tek moda kanalı Fashion Tv'de D-smart'a geçmiş, biraz basitti falan biliyorum ama en azından sevdiğimiz modelleri sıkca görebiliyorduk, gozumuz gonlumuz acılıyordu, fazla kanal seyretmediğim televizyonda bir kayıp daha verdik(Sinirimin sebebini Fashion TV'ye bağlamayın o kadar da diil :), genel ruh halim oyle). Gecenlerde gezinirken, "uzuntu insanı ne hale getiriyor" başlıklı yazımın kahramanı sahsın UGG versiyonuna inat, Sienna Miller'ın bu ayakkabıları son zamanlarda nasıl yorumladığı gozume takıldı, burda sizinle bir ders olarak paylaşmaya karar verdim. Ey ahali, bu ayakkabılar trend değildir, rahat olması ve ayaklarınızı sıcacık tutması sebebiyle giyilir, diye bir kez daha haykırmak istedim. Ayağımda UGG'larım dışarda kar, ayaklarım çok mutlu, peki ya ben?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...