30 Nisan 2008 Çarşamba

Bunu, sunu ve onu da istiyorum!


Bayağıdır içimi gıcıklayan bazı nesneleri sizinle paylaşmak istiyorum,bu yazıya başlayalı bir süre oldu,sonunu bir türlü getiremedim,sanırım fazla şey istiyorum, çünkü yazı bitmek bilmiyor:) Bu listedekiler arasında pahalı ve ulaşması neredeyse imkansız olanlar kadar uygun fiyatlı olanlar da var,kimisi yazı içindeki linklerdeyken (Bunu yeni keşfettim, teknik olarak zayıf bir alt yapım var :) )kimisi de yukarıdaki görselde, öncelik ayakkabıların:

1.Christian Louboutin platform ayakkabı ve cutout bootie (siyah):Böyle platform kaba saba ayakkabılara bayılıyorum,ismini öğrenemedim ama safari trendiyle güzel gidebilecek, alınası bir model,diğeri ise Nicole Richie'nin ayağında görüp vurulduğum bir Louboutin çalışması, beji de var ama siyahı pek bir güzel, Beymen'de ikisine de rastlamadım.

2.Aldo: Bu markanın Türkiye'ye gelmesine gerçekten çok sevindim, ayakkabı seçeneklerimizi şenlendirdiler, henüz kendilerinden ayakkabı almadım ama bu sezon alacakmışım gibi gözüküyor. Beğendiğim üç model var; ilki beyaz parlak deri biraz farklı bir tip,siz beğenir misiniz bilmem ama etekle kombinasyonu guzel duruyor :)Bu haftasonu Nişantaşı Aldo'ya uğradım istediğim modelin 37 numarasının o şubeye yanlışlıkla gönderildiğini öğrendim,normalde o modeli bulundurmuyorlarmış,siyah 38 (38 giyiyorum) vardı ama sanırım ben beyazda ısrar edicem diğer şubelerde yok dediler,ne kadar doğru bilemiyorum, her subeyi arayıp sorduklarını sanmıyorum. İkincisi ise;bu kaba saba,çirkin şey,çirkin ayakkabı zaafı başladı bende bir süredir, buraya dolgu topuklusu gelmiş,onu beğenmedim ama grisi olabilir, sitede indirime girmiş, burda esamesi okunmuyor :( Sonuncusu da biraz asi, velcro lu falan,bakalım buraya gelecek mi?

3. Zara: Orda burda görüp listeme aldığım bu ayakkabıları her hafta Zara'ya gidip, aramaktan yorulsam da, buraya geleceklerine dair ümidimi henüz kaybetmiş değilim.Zara'da bir sezonda bu kadar ayakkabı beğendiğimi hatırlamıyorum, kısmet bu yazaymış :)Siyah gladyatör olanlar tam benlik,diğerini de bir blogta gördüm, Aldo'nun beğendiğim 2. çiftin grisine benziyor önden,tabi yakından görmek lazım, blogta en alttaki resimde görülüyor kızımızın ayağında :)


3.Louis Vuitton Tahitienne Serisi: Spordan çıkmış dalgın ve yorgun yürürken vitrinde görüp içimi pır pır ettiren bir çanta bu. Bu yaza özel, 1924 yılında çıkan bir Louis Vuitton katalogundan esinlenerek oluşturulmuş bu seri, kanvas üzeri el boyama logo deseni,kocaman ve hafif oluşu,birbirinden canlı renkleri, 2 boyu,ayarlanabilir sapları,lila, pembe,su yeşili ve kum rengi gibi tatili çağrıştıran renkleri ile rüyalarıma girebilecek kadar tatlı, benim favori rengim ise pembe olanı.

4. Marc by Marc Jacobs posh turnlock convertible tote:Önce Beymen'de gördüm sonra Marc by Marc Jacobs mağazasında,bej,siyah,sarı ve yeşil rengi var, benim gönlüm sarı ama en çok yeşilde,sapı da var ama clutch olarak kullanımı çok daha şeker,içi daha da şeker:) Fiyatı 590 ytl civarı.

5.Topshop fırfırlı mini etek ve kloş etek: Fırfırlı olan beyaz Aldo ayakkabılarla ve deri ceketle güzel durur, Luella defilesindeki Masha'nın geek chic görüntüsünü takdimimdir :) Bir de kocaman bir gözlük aldım mı:P Aslında benim lisedeki gözlüğüme benziyor desem yalan olmaz,evet itiraf ediyorum ben de bir zamanlar geek'tim ( bildiğin inek yani),nerden bilicem moda olacağını yoksa saklardım :) Diğeri de renk kombinasyonu ve tipi açısından hoş buldum, üstelik cepleri de vaa!!

Bonus: Balenciaga'nın en sağ üstteki ayakkabılarını da bir süredir istiyorum, kıştan kalma olsa bile :)

27 Nisan 2008 Pazar

Parfum rotasyonumun son üyesi: Chloé



Bir parfum manyağı olarak ben Chloé'nin bir süredir piyasada olan yeni parfumunu denemeden yapamazdım, Tr'de olup olmadığına ilişkin bir arastırma yapmadan kolay yolu seçerek yurtdışına giden bir tanıdığımıza siparis vermiştim, geçen perşembe elime ulaştı, zaten gozume bir yerlerde iliştiğini de hatırlamıyorum. Koklamadan aldığım parfumlerde bomba maceramı Prada'nın parfumu ile yaşamış ve 50 ml. lik şişeden sadece 3 kere kullanmış ve şişeyi bir daha ellememek üzere rafın en arkalarına atmış olmama rağmen, Chloé markasına olan ( en azından Paulo Melim Andersson'a kadar, bence kendisi Chloé'yle imajıyla örtüşmeyen gelmiş geçmiş en saçma 2 koleksiyonu yaratmıştır.) sevgim sayesinde denemek amaçlı 50 ml lik olarak edindim.




Okuduklarım neticesinde parfumun Chloé moda evi tarafından aralarında benim de bir zamanlar severek kullandığım Gucci Rush parfümünün yaratıcısı Michel Almairac'dan diğer bir parfum yaratıcısı Amadine Marie ile beraber bir parfum yaratmasını istemesiyle başladığını öğrendim. Tabi 3 çağdaş güzellik sembolu kadının; basarılı top model Anja Rubik, tarzıyla gözlerimizi kamaştıran Chloé Sevigny ve Fransız sinemasının yine tarzı ve görünümü başarılı ,Clemence Poesy'sinin yer aldığı reklam filmleri de aklımı çelmedi değil, bu 3 farklı yuz ve kişiliğin parfumun farklı yönlerini sembolize ettiği söylenenler arasında. Bu bahsettiğim 3 kadın ile ilgili bir fikriniz yoksa, buradan reklam filminin kamera arkasını izleyerek neye benzediklerini görebilirsiniz.








Kokunun dış ambalajı sade ve şık, kutuyu açınca içinden en az dışı kadar şık bir şişe çıkıyor, sitesinde bu şişe tabiki ikonik !!olarak tanımlanıyor. İçinden çıkan notta doğal ve az bulunan elementlerin bir karışımı olduğu, şişenin gümüş plakayla ve önemli bir son dokunuşla, elle sıkılmış bir kurdele(!!!) ile tamamlandığı yazıyor :) Bu elle sıkılmış kurdele cümlesi moda dünyasının ürünlerini ne kadar süslü, dünyanın en önemli şeyiymiş gibi bize yuttutmalarının en güzel örneklerinden biri olarak beni bayağı eğlendirdi sanki kurdeleye düğüm atabilen makine varmış gibi ya da bu çok önemli bir ayrıntıymış gibi :)) Bunun yanısıra bu benzersiz el işçiliği ve ulvi gül kokusunun Chloé moda evinin ruhunu yansıttığı, çaba harcanmamış şıklığın(Effortless chic, hani hepimizin ulaşmaya çalıştığı tip, Kate Moss gibi bu giysileri öylesine üzerime geçirdim bakın ne kadar stil sahibi ve havalı görünüyorum :)) ve feminenliğin sembolu olduğu gibi bilinen klişe laflar içeriyor.




Kokuya gelince ilk sıkışta bana pek karakter sahibi gibi gelmese de, kokunun çiçeksi özellikle misk ağırlıklı bir gül bahçesi gibi koktuğu kesin, çiçeksi parfumlerden hoşlananların hoşuna gideceğini düşünüyorum. Cuma gecesi dışarı çıkarken, birazda insanların tepkilerini ölçme amaçlı sorduğum sorularda ve aldığım tepkilerde parfumun beğenildiğini söyleyebilirim en azından bence teninize yakışan parfüm sizin hiç burnunuza gelmeyendir savından yola çıkarak ( Prada ve bana hediye edilen bir parfum olan L'instant De Guerlain'in nasıl kötü kötü burnuma geldiğini size anlatamam) beğendiğimi söyleyebilirim. Önemli olan bir nokta Kalıcılığına gelince, baharatlı ve vanilyalı parfümler gibi çok kalıcı olduğunu söyleyemeyeceğim.




Fiyatının benzerlerine oranla biraz fazla olduğu göze alınırsa mutlaka ama mutlaka denemelisiniz diyemem ama her zaman kullanabileceğiniz hoş bir parfum olduğunu söyleyebilirim.

24 Nisan 2008 Perşembe

Bugün ne giydim?




23 Nisan'da çalışmamanın ve günesin verdiği mutlulukla kendimi yollara vurdum, gladyatör sandaletlerimi deneme fırsatını tabi ki kaçıramazdım :p



  • Elbise bilmediğiniz bir şey değil, Zara, taytta öyle.

  • Çanta H&M

  • Sandaletler Nine West

  • Aksesuar olarak yeni Marc by Marc Jacobs gözlüğümü taktım.

23 Nisan 2008 Çarşamba

Bugün ne giydim?

,


23 Nisan tarihinin tatil olmasını fırsat bilip dün gece arkadaşlarla yemek üstü kulüp yaptık, çokta eğlendik. Kıyafetim hafif Chloe Sevingy etkileşimli :):



  • Ginatricot elbise, 15 tl ye Beyoğlu pasajlarından alındı.

  • Ceket, küpeler ve kısa kolye H&M

  • Botlar Kurt Geiger

  • Çanta Mudo Accessories

  • Uzun kolye Agatha

21 Nisan 2008 Pazartesi

Blograzzi ve Blog ödülleri 2008

Blog ve teknoloji dünyasından bi haber olan bendeniz, geçen haftasonu iki keşifte bulundum. Biri blogların tanıtıldığı, karşılaştırıldığı, sıralandığı bir site http://www.blograzzi.com/ .Bu siteye ilk kez baktım ve moda kategorisinde blogumun 15. sırada olduğu görüp amanın böyle de bişi
varmış oldum, blogumu sahiplendim, bilmediğim başka bloglara baktım falan filan. Siz de ara sıra bu keyifli siteye bir göz atın, hem başka blogları da tanımış olursunuz, hem de benim blogumla ilgili görüşlerinizi beyan edersiniz, doğrusu bunları öğrenmeyi isterim.

2. keşfim ise, http://2008.blogodulleri.com. İsminden de anlaşılacağı üzere, bu sitede 2008 yılında başarılı bulunan bloglar tanıtılıp, ödüllendiriliyor, peki bilin bakalım ne oldu? Benim adaylığım da onaylandı ve kişisel kategorisinde diğer tüm güzel görünümü olan, içeriği sağlam, edebi yönü kuvvetli bloglar ile beraber bu yılın blogu olmaya aday, ben buna gülüp geçsem de, ödül almak tabi ki fena olmazdı, cadınızı biraz mutlu etmek isterseniz ve blogumdan hosnutsanız bunu belirtmeniz guzel olurdu :))

Moda dünyasına kısa bir süre sonra tekrar dönüş yapacağız, şimdilik sevgiyle kalın xoxoxox

18 Nisan 2008 Cuma

Bugün ne giydim?



Bugün güneş sistemindeki renkli gezegenleri andıran üstümle neşeli ve bir o kadar da rahatım:
  • H&M üst
  • Moto jean
  • Zara babet ve ceket
  • Elma uçlu kolye, Güney Afrika'dan sevgili kreasyonundan :)

Aynayı değiştiricem söz!!

15 Nisan 2008 Salı

Cehalet erdemdir


Moda dünyası bizi bazen alenen aptal yerine koyuyor diyorum. Aslında moda denen sey bir takım insanların bizim için bazı imajlar belirleyip onları uygulamamız gerektiğine inandırmaları gerçeğine dayanmıyor mu? Dayanıyor, sizi bilmem ama benim, bu gönüllü aptal yerine konmak konusunda bir sıkıntım yok :)


Her ay Vogue 'un yanısıra İngiliz Glamour dergisini de alırım, Vogue'a göre daha basit konuları ele alması, Vogue da gördüğümüz ulaşılması imkansız, rüya parçalar yerine daha alabileceğimiz şeyleri sunması ve kombinasyonları bu derginin hoşuma giden taraflarıdır. Aptal yerine konmak bağlantısına geliyorum, az kaldı :). Glamour'un Nisan sayısındaki editoryal çekimin konusu; uygun fiyatlı bir parça ile, fiyatları daha yüksekçe olan tasarım parçaları birleştirip, aslında düşük fiyat etiketlerine sahip parçaların da, uygun kombinasyonlar yapılırsa fiyatlarından daha değerli görünecekleri konusunun işlenmesi,bir başka deyişle konunun ana fikri hepimizin giyim mottosu olması gereken mix & match ( karıştır ve uydur).
Mix& match denilen kavram adı üzerinde parçaların karıştırılması ile elde edilen giyim tarzıdır, şöyle ki podyumdaki/vitrindeki mankenin üzerinde gördüğünüzü tıpatıp uygulamak yerine, 2. el mağazalardan, pazardan topladığınız, daha önce edindiğiniz dolabınızdaki başka parçaları veya vintage şeyleri, aldığınız yeni parça ile birleştirerek sizin karakterinize, tarzınıza, yaşamınıza..vs uygun bir sonuç elde etmektir. Çekimlerde 55 poundluk bir elbise, fuşya Chanel babetlerle, 140 poundluk Banana Republic palto, Marni ve Louis Vuitton'dan parçalarla birleştirilmiş. Bir fotoğrafa gelene kadar tepkimi normalde tutarken, bu 10 fotoğraftan birisi var ki, beni gerçekten çıldırttı. Resmini çektiğim bu görünümde, çizgili bir hırka, gri triko elbise, içine tshirt ve kırmızı fiyonklu bir kemer ile birleştirilmiş, buraya kadar herşey normal gibi görünse de aslında değil çünkü ben o resme baktığımda sadece ve sadece modelin belinde, cadının Pamuk Prenses'e yedirmeye çalıştığı elma gibi parlak renkli, göz alıcı kıpkırmızı bir kemer görüyorum ve diğer parçaları hiç sallamadan hemen kemere bakıyorum ve ne görüyorum kemer 685 POUND (yaklasık 2000 ytl) DEĞERİNDE BİR CHANEL!!! Bu arada burda vurgulanmak istenen parça 120 pound değerinde Jigsaw marka çizgili hırka ama o kemer yüzünden onu görmek ne mümkün. Şimdi bana söyler misiniz, benim zaten o kemeri alacak param olsa, diğer parçaları da zaten ona göre seçmez miyim, zaten bir kemere bu kadar verebiliyorsam, diğer parçalara param yetmez mi? Ayrıca belimde o dünya güzeli Chanel kemer varken, diğer parçalara kim bakar ya da değerini kim sorgular?
Siz bana burda ucuz parçaların da güzel olabileceğini göstermek isterken, orda kullandığınız 2000 tl.lik kemerle aslında bana o hırkayı alabilirsin belki ama bu kemeri asla mesajı vererek kalbimi parçalara ayırmıyor musunuz ve bu moda denen şeyin ulaşılabilir olduğunu göstermek isterken, aslında biz normal insanlar için sadece bakabilecekleri ama ulaşamayacakları bir mit olduğunu bizim yüzümüze vurmuyor musunuz? Buna gerçekten canım sıkılıyor işte. Ne demişler " ignorance is bliss" yani cehalet erdemdir, bazen bu sözün ne kadar doğru olduğunu görüp, bir sahil kasabasına (!) yerleşip, herşeye kulaklarımı tıkamak istiyorum ne de olsa bilmezsen istemezsin, öyle değil mi?

10 Nisan 2008 Perşembe

Bugün ne giydim?


Güneş yüzünü biraz gösterdi ama ben gri de ısrarcıyım. Gördüğünüz üzere skinny jeanime dönmem pek uzun sürmedi :) :


  • H&M üst

  • Topshop-Moto jean

  • Longchamp canta

  • Nine West ayakkabı

  • Accessorize bilezik

Resmi pek beğenmedim ama sevgiliyi çok uğraştırınca kızıyor:p


9 Nisan 2008 Çarşamba

Marc sen çok yaşa!





Her gün burda en az bir kere Marc Jacobs demeden rahat etmiyorum, sanırsınız kendisi gizli sponsorum :) Neyse efendim, Victoria Beckham'lı yeni Marc Jacobs reklamları mutlaka bir yerlerde gözünüze ilişmiştir. Yine Juergen Teller tarafından çekilen bu rahatsız reklamlarda Posh Spice, kah bir kurbağayı öpüp, prense cevirmeye calısıyor, kah kocaman bir Marc Jacobs torbasının içinden kafasını uzatıyor, kah ayakkabı kutusunun içinden çıkıyor, ya da bacaklarını karnına çekmiş parmağını emiyor ( Yoksa eldivenini mi demeliydim :)). O kadar çok kare var ki burda arka arkaya yazmam imkansız ama bu karelerden birisi beni gerçekten güldürdü, sizi de güldürür umarım. Söz konusu fotografta ( 3. foto oluyor), Victoria'nın, Marc'ın garip topuklu tasarımlı ayakkabılarını ( üzgünüm sevmedim) giymiş bacaklarını, yine Marc Jacobs poşetinden çıkmış bir şekilde görüyoruz, sanki düşmüşte, çıkamıyormuş gibi, poşeti başka bir şey olarakta hayal edebilirsiniz :p. Çoğunlukla heykelimsi bir tatta duran, ulaşılmazı oynayan rüküş Victoria'yı maymun etmeyi Marc Jacobs'tan başka kimse beceremezdi, ben bu reklam kampanyasını komik ve ilginç bulmama karşın çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim, siz de görüşünüzü anketimi cevaplandırarak belirtirseniz beni sevindirirsiniz, tabi ne sevindircem seni be!! diyenlerde olabilir, onlara da burdan sevgilerimi gönderiyorum :))

8 Nisan 2008 Salı

Mac'in yeni serisi: FaFi

Mac'in ürünlerini severek kullanırım. Mail kutuma gelen bu davetiyeyi de, diğer Mac sevenlerle paylaşmak istedim . Mac Cosmetics, Fransız graffiti sanatçısı FaFi ile işbirliğinden doğan yeni bir koleksiyonunun tanıtımına bekliyor bizleri. Her yaşta kadının kendini bulacağı cesur, büyüleyici, şık ( Bu sıfatlar olmazsa olmaz zaten :) )bir koleksiyon olarak nitelendiriliyor, görelim bakalım :)
http://www.maccosmetics.com/fafi/

Gözlüğüm geldiiiii!!!



Bir süre önce ebay'den aldığım Marc by Marc Jacobs gözlüğüm dün elime ulaştı. Mavi vintage tipli aviator, yanında kırmızı küçük noktacıklar var. Tokidoki 'yi sever misiniz bilmem ama Polpettina karakteri de foto da bulunmak için ısrar etti, ben de kendisini kırmadım :) Yeni gözlüğümü ben çok beğendim, siz de beğendiniz mi?

7 Nisan 2008 Pazartesi

Bugün ne giydim?







Geçen haftasonu, sevgilimin tüm Gülşen Bubikoğlu benzetmelerine kulaklarımı tıkayıp, yüksek belli jeanimi giydim sonunda :) Kıyafetin ayakkabıya kadar olan bölümü beni tatmin etse de, ayakkabı konusunda biraz daha çalışmam gerektiğini düşünüyorum. Pantolonun boyu olması gerektiği kadar uzun değil ki, siz rahatça en topuklu sandaletlerinizi, dolgu topuklarınızı giyin arzı endam edin, daha kısa topuklu ayakkabılarımı da bu pantolonla giymeye uygun bulmadım, fazla zamanım da olmadığından 2-3 deneme sonrasında ayağımda gördüklerinizle kendimi sokağa atıverdim.






  • Kıyafetimizin baş kahramanı yüksek belli jean :Topshop-Moto



  • Ceket: H&M



  • Tshirt :Oysho



  • Kemer : Mango



  • Çanta: H&M



  • Dolgu topuk sandaletler: Steve Madden



  • Yüzük: 3c



  • Gözlük: Marc Jacobs ( Modelin ismi Rachel, fikriniz olsun diye Nicole Richie'nin aynı gözlükle bir resmini post ediyorum )



6 Nisan 2008 Pazar

Ashley Mary Kate'e karşı


Hangi kıyafet kime daha çok yakışmış, kim daha iyi tasımıs soruları hepimizin ilgisini çekmistir hep. Bu anketler bize ünlüler hakkında fikir beyan etme fırsatını verir, hele sevmediğimiz biriyse bu oylama işini daha da severek yaparız :) Bu sefer ki Olsen ikizlerini karsılaştırma fırsatını veriyor bize. Kıyafet Calvin Klein imzalı şort tulum. Ashley Olsen bu kıyafeti 2005 yılında yine Calvin Klein'in defilesine giyerken, bu saten tulumu Mary Kate 21 filminin partisine giymiş, ekonomi yapmışlar :) Ashley bu kıyafeti bronz teni, minimal aksesuarları ve kocaman gözlüğü ile tamamlarken, Mary Kate alakasız aksesuarları ile, durumu zorlamasıyla, bu sefer olmamış canım dedirtiyor. Benim oyum Ashley'e, peki siz hangisinin yorumunu beğendiniz?

4 Nisan 2008 Cuma

Bugün ne giydim?


Elbiselere devam:


  • H&M organic cotton elbise

  • Zara hırka

  • KG botlar ( Biliyorum bıktınız:P)

  • Swatch Bijoux yüzük

Marni, Bottega Veneta ve Sergio Rossi




Bir hafta daha geçti ve Akaretler Sıraevler'de mağazalar açılmaya devam ediyor. Bu hafta Bottega Veneta, Sergio Rossi ve Marni açıldı. İlk iki mağazanın vitrinini pek beğenmedim
ama Marni'ye duyduğum sevgiden midir, vitrindeki kıyafetlerin renklerinden midir bilmem, şimdilik en güzel vitrin ödülünü kendilerine verdim. Marc Jacobs'ın mağazalarının herkesi sollayacağını düşünerek, nefesimi tutmuş bekliyorum.

3 Nisan 2008 Perşembe

Trend Alarmı: Kısa çoraplar ve sandaletler



Günlerdir yazmak istediğim kısa çorap-sandalet trendini, Mordolap benden önce davranıp yazmış ama ben de bu favorim olacak trend hakkında yazmadan edemedim. ( Zaten ana sayfadan sonra konunun devamını okuyamadım, teknik bir sorun var sanırım .)




Bilindiği üzere 2008 ilkbahar - yaz trendleri benim sayfamda dahil pek çok yerde yazılıp, çizildi ve yazılıp çizilmeye de devam ediyor. En başta pek ilgilenmesem de, defilelerden bazılarını inceledikçe sandalet ve bilekte bilen çorap birlikteliğinden hoşlandığımı farkettim, özellikle Burberry Prorsum, Wunderkind ,Isabel Marant ve Anna Sui şovları bu trendi denemek için ilham kaynaklarım oldu. Burberry'nin bacağın ortasına kadar uzanan, hatta kokteyl elbiseleriyle bile kombinlenen, siyah bazen yarı transparan, bazen pamuklu çoraplarını, Wunderkind'ın canlı renklerini ve Anna Sui'nin simli yarı transparan çoraplarının görünüme neşeli katkılarını çok beğendim. Bu trendi uygulamak için 2 hafta önce çeşitli renk ve dokularda bulabildiğim tüm çorapları Penti, Berk, Calzedonia.. gibi mağazalardan topladım desem, delirdiğimi düşünmezsiniz umarım. Toplamasına topladım ama gelin görün ki hava sıcaklıkları bu şekilde giyinmek için henüz bana yardımcı olmuş değil :(


Kimileri için cesur bir uygulama gibi gözükse de, benim gibi bu trendi uygulayacakların, bazı ufak noktalara dikkat etmesi yerinde olacaktır. Boyunuzun uzun, bacaklarınızın ince olması tabiki, her trend gibi bu trend için de bir artı olsa da minyon ve normal ölçülerde kişiler de bu trendi uygulayıp gayet güzel görünebilirler. Boyunuz çok uzun değilse çorapların bacak ortası yerine bilekte bitmesi, bacağı kesmediği için daha uzun gözükmesine sebep olacaktır. Elbise, etek, şort gibi parçalarla kombinlediğiniz kısa çoraplarda , giysinizin boyunun çok uzun olmaması yine bacaklarınızı daha uzun gösterecektir. Sizin zevkinize kalmış olmakla beraber, ben ince, file veya dantelli çoraplardan uzak duracağım, çünkü kıyafetinizi ucuzlatıp, yanlış bir görüntü yaratabilir, bu Anna Sui defilesinde gözünüze çok güzel gözükmüşken gerçek hayatta yanlış algılanmanıza sebep olabilecek çok ince bir çizgidir :) Ayakkabı olarak , platform sandaletler, dolgu topuklu sandaletler uygun ulacaktır. Siyah çoraplar bu trendi uygulamak için en uygun seçenek olarak gözükürken, mor, fuşya, sarı gibi renkler kıyafetinize ve beğeninize göre kullanılabilir, ben en çok kıyafetle alakası olmayan parlak renkleri uygulamak istiyorum :)
Resim altı: Ust soldan sağa: 1-2-3 Anna Sui, 4 Isabel Marant.
Alt sıra:1-2 Wunderkind, 3-4 Burberry Prorsum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...