16 Haziran 2011 Perşembe

Resort 2012 favorilerim

Daha yazın gelip, gelmediğinden emin olamazken Resort 2012 koleksiyonları çoktan görücüye çıktı, ben de bir kaç favori görünüm seçtim.

While we are not still sure if the summer is here,  Resort 2012 collections are already out, here are some of my favorite looks.


ADAM

Doğal tonları ve salaş kazaklarla yapılan görünümleri hala seviyorum.

I still love natural hues and the looks with grungy sweaters.


BALENCIAGA

Ayakkabılar bir yana, bu tarz ipek şortlar için nerelere baksak?

Putting the shoes aside, where we should look for similar pair of silk shorts?


CELINE

Tarzıyla maskülen, rengiyle feminen pantolondan mı başlasam, yoksa zengin detaylı gömlekten mi girsem bilemedim ama ben bu görünümü fazlasıyla sevdim.

I don't know where to start with. I like masculin in sytle but feminine in colour pants with detailed tux shirt, no wonder this is one of my favorites.


CHLOE SEVIGNY FOR OPENING CEREMONY

Daha önceki koleksiyonlara göre daha yumuşak bir görünüm, sonuç iltifat garantili.

This is a softer look than previous collections but  compliments are guaranteed.


 MICHAEL KORS

Michael Kors'u son iki sezondur özellikle oldukça beğenmekteyim, ayrıca belli ki neon pembenin de hastasıyım :)

I've been loving Michael Kors especially last two seasons but obviously I'm a sucker for neon pink,too :)




ORGANIC BY JACK PATRICK

Ben senin rahatlığını ve renklerini sevdim.

Comfortable and colourful.

Refinery29,Studdedhearts,Knightcat

15 Haziran 2011 Çarşamba

Burberry Autumn/Winter 2011 Accessories Collection


Burberry'nin sonbahar/kış 2011aksesuar koleksiyonuna Muse eşliğinde bir göz atın bakalım.

Here's Burberry's A/W 2011 accessories collection video  with a nice background tune from Muse.

Youtube

14 Haziran 2011 Salı

Ve sonunda Bozcaada




Ada yolunda feribotta,blogun konusuyla alakalı olsun biraz; ojeler Inglot 947, yeşil Flormar neon serisi 007.  

Bugünkü post moda ile ilgili olmadığından, bazılarını hayal kırıklığına uğratması muhtemel olsa da, paylaşılası bir tatil yaşadığım için, geç bile olsa yazmam gerektiği, ne zamandır aklımın kıyısında. Benim için Bozcaada arkadaşlarımın hikayelerinde dinlediğim, uzun süredir gitmek isteyip de, gidemediğim bir nevi Lost adasıydı. Uzunca bir otobüs yolculuğundan sonra 2 Haziran'da adım attık bu güzel kara parçasına. 4 kız olarak aklımızdaki, rutinimizden, kafamızı kurcalayanlardan uzaklaşıp, yan gelip yattığımız, bol bol yeni lezzetler keşfettiğimiz, eh hava izin verdiği müddetçe D vitamini stokladığımız ve hatta belki biraz da denizle kaynaşabileceğimiz kısa bir kaçamak olmasıydı, bunlar ve çok daha fazlasını Ada bize sağladı. Daha feribottan iner inmez, Polente'de aldık soluğu, Ada'nın güzel bir özeti gibiydi asılı tabela "aklına bir iş yapmak geldiyse Polente'de 5 dk otur geçer" diyordu.  ( Bu arada Polente'nin sahibi Hüseyin Bey Ada'da tanımanız gereken özel kişilerden birisi, benden söylemesi :)) Adanın genel havasını yansıtan bu söz öbeğinin verdiği rahatlıkla merkezdeki 4 günlük barınağımız 9 Oda'ya yerleştik. 9 Oda temiz, modern, samimi bir yer, özellikle araba ile gelmediyseniz merkezde size gereken konforu sağlayacak, kalınası bir işletme. Gruptan Ada'nın gediklisi ikisi dedi ki "hadi Ayazma Plajına", Koreli'de bir şeyler atıştırıp, daldık buz gibi sulara. Vahit'den manzaraya karşı yudumlanan çok tat vermeyen şaraptan sonra, otele dönüp Yosun'da yenecek akşam yemeğine kadar dinlendik. Yosun merkezde gidilesi bir restoran, gelsin böcekler, gitsin lipsos buğulama, ha ama önce mezeler, balık pastırması ve bakla içi ile yapılan meze benden size tavsiye. Gecenin devamında Adanın yüzlerinden Kaptan'ın doğum günü varmış Polente'de biz de dahil oluyoruz olaya, tanımıyoruz ama sorun değil, iyi ki doğdun Kaptan :) . İkinci gün,önceden yaptığımız rezervasyona istinaden, dillere destan Rengigül'ün büyülü bahçesine dalıyoruz, muhteşem bir kahvaltı yapıyoruz,servis, ikram gırla, hele o incir reçelinin tadı kaldı damağımda ancak satmadıklarını öğrenince, hevesim kaldı kursağımda. Hava şansımıza güzel gitti tatil boyunca, yine Ayazma'da deniz sefası, akşam yemek Lodos'ta. Lodos bana Yosun kadar tat vermedi ama yanınızda arkadaşlarınız olunca, zaten bunun pek önemi kalmıyor. 3. gün kahvaltı otelde, Rengigül'den sonra biraz yavan. Bugün daha aktif olmaya karar veriyoruz, bisiklet kiralayıp, basıyoruz pedallara Corvus'a kadar gidiyoruz,yüzümüze vuran Ada rüzgarında, hala cocukluğumuzdaki kadar keyif aldığımızı görmek çok güzel. Adada her gün meze, deniz ürünü yiyecek değiliz ya, bugün İtalyan mutfağı deneyelim diyoruz. Bakkal imdadımıza yetişiyor, uzun bir masada, kırmızı pötikareli masa örtüsüyle, İtalyan ailesi edasıyla neşe içinde yedik yemeklerimizi. Makarna yemek istemeseniz bile, dükkanın maskotu King Charles Cavalier cinsi Paris'i görmek için bile gidin, bir kahve için. Adanın kedileri çok ama köpekleri de birbirinden şirin Kara, Ajan, Limuzin ( Kendisi koca kafalı,koca patili,cüce ama yaklaşık 1,5 mt uzunluğunda, adının nereden geldiğini anlamışsınızdır sanırım? )   hepsi birbirinden tatlı. Sezon açılmadığı için   ada biraz tenha ama bu bizim işimize geliyor, keyfine daha fazla varabiliyoruz.


Vahit'ten Ayazma Plajı






Aslında Ada'ya gelme sebeplerinden birisi yerel tatların sunulduğu 4-5 Haziran'da gerçekleşen yeme içme festivali idi ve son gün tam bu paralelde oldu. Sabah yine bastık pedallara, soluğu hayatımın en güzel yiyecek -içecek deneyimlerinden birini yaşadığım Maya'da aldık. Maya Amerikan Çeşme'nin biraz ilerisinde, damak tadına düşkün pek çokları tarafından keşfedilmiş olsa da, bu ay Travel & Leisure dergisinde çıksa  da hala gizli bir lezzet mabedi tadında. Bahçede cinsinin en güzel iki örneği olan kurt köpekleri Tara ve Uzo karşılıyor bizi, yine özenle hazırlanmış, yeşillikler içinde soframıza kuruluyoruz, hissettiğim huzur duygusu  anlatılamaz. Daha önceden tanımayanlarımız, bu güzel yerin sihirbazı Selçuk Aykan'la tanışıyor, muhabbetle, lezzetle, şaşkınlıklarla, yeni deneyimlerle geçen yaklaşık 2 saatlik acaip bir yolculuğa başlıyoruz. Reçeller Ada'da önemli bir yer tutuyor, burada da öyle. Yeni yapılmış, çilek reçeli, yeni dünya, bademli -portakal reçellerini.. denerken Selçuk Bey'den bu işe nasıl başladığının hikayesini dinliyoruz, hikayenin ortasında durun size beğeneceğiniz bir şey getireceğim diyor. Küçük bir kapta kahverengimsi bir şey, hepimiz daldırıyoruz kaşıkları, lezzettinden gözlerimiz yerinden fırlıyor. İsmi çilek rüyası, hissedilen bitter çikolata, çilek, muz tatlarıyla, hakikatten rüya gibi.  Ekmek ve peynirler de kendi üretimleri, tabakların biri gidiyor, biri geliyor, biz ihya, sanki Selçuk Bey'in evinde misafiriz, öyle bir hava. Deneyimin güzelliği zaten oradan geliyor, hiç bir şey alalade yapılmıyor, her şey keyif almak üzerine kurulu. O yüzden çat kapı gidilemiyor, günde en fazla 4 masa alınabiliyor ( Öğlen ve akşam yemeği için de gidebilirsiniz) çünkü çıkarttıkları işten önce kendileri keyif almak istiyorlar. Son sürpriz kendi ürettikleri kırmızı şarabı ikramla geliyor, yanında da şarap peynirleri, değmeyin keyfimize. Ben ve kızların mutluluktan gözleri parlıyor, bu deneyim hiç bitmesin istiyoruz ama her güzel şey gibi bununda sonu geliyor, aldığımız reçel ve peynirleri çantalara atıp, otele geri dönüyoruz. Otelden çıkışımızı yapıp, yine Polente'ye geliyoruz, koşarak kaleye gidip lezzet festivalini ucundan yakalayabilir miyiz diyoruz, nafile ama burada sürprizler bitmiyor, Polente'de deniz kestanesi ziyafeti var, yanında Amadeus'un rozesi ne güzel gidiyor. Akşam 20:00 feribotunu yakalayacağımız için, riske girmiyouz bu sefer, Kale'nin arkasındaki Martı'nın iskelesini seçiyoruz güneşlenmek için, son günümüz yine çok güzel geçiyor ama hala yapmadığımız o kadar çok şey var ki. 4 gün boyunca beğendiğimiz şarapları alıp atıyoruz bavula, feribota bindiğimizde hissettiğimiz biraz burukluk ama çokça mutluluk ve 4 günlük kaçamağımızın sonucu hepimizin kafasında aynı düşünce," bir gün karşılaşacağız yine Bozcaada!"

Hello! I have been on a short holiday with my 3 other friends to an ısland called Tenedos ( Bozcaada). It was one of the best holidays I've ever been, very sorry not translating everything to English but all I can say, will be back to the Island soon.









Rengigül'de kahvaltı deneyimi yaşanmalı.



Bu ve diğer bazı güzel fotoğrafların kaynağı olan sevgili Iconjane'e teşekkürler :) 

Rengigül'ün bahçesinde dalıp gideceğiniz bir sürü ayrıntı var.




İşte bu güzel şey Paris.  /This cutie is called as Paris.



Görüldüğü üzere Ada'da moda adına fazla bir şey yapmış değilim, üzgünüm ama  bu rahatlık peşinde olduğum bir tatildi.


Selçuk Bey bize elleriyle yumurta servisi yapıyor.


Maya'nın leziz peynirlerden alın, gidemiyorsanız Akaretler'deki Corvus'ta deneyin.


Martı'nın sahibine tesadüfen lezzet festivalini kaçırdığımızı söyleyince, hemen festivalden iki özel yemeği önümüzde bulduk. Minik olanlar Ada çekirdeği, boyutları küçük, tadı büyük.



Meğer bu dikenlerin altında nasıl bir lezzet varmış


Dönüşte feribottan gün batımında Ada'yla vedalaşma anı 

10 Haziran 2011 Cuma

Simple in black and white


Dün, bir süredir uzak kaldığım şehir aktivitelerine hızlı bir başlangıç yaptım. Önce W Hotel'de Iphone ve Ipad için geliştirilen uygulamalarını test ettim. Seyahatinizi planlayabilmeniz için gerekenlerden tutun, başka bir şehirde herhangi bir W Hotel'de kalan sevdiklerinize jest yapmaya kadar pek çok hizmetten yararlanabileceğiniz uygulamanın en güzel yönlerinden biri de, farklı durumlar için sunulan ve devamlı yenilenen müzikler, app  storedan ücretsiz indirip deneyebilirsiniz. Corvus'ta yediğimiz akşam yemeğiyle, Bozcaada'da tadına doyamadığımız Maya'nın  peynir,ekmeklerini şarap eşliğinde tüketip, Akaretler Der Die Das'ın yerine açılış partisi yapılan Kaf:f'e bir göz attık, geceyi eski dostlar Den ve Corridor'la tamamladık.

Kıyafetim sade, gece planı düşünerek seçmesem de, yeterli geldiğini söyleyebilirim. Bugün cuma, haftasonu kapıda, oyunuzu kullanmayı atlamadığınız, güzel bir haftasonu dilerim.

Yesterday, I dived into the social events which I have been away for quiet some time. I tested W Hotel's application for Iphone and Ipad in W Hotel Akaretler. You can do many things with the application like planing your trip, sending a bottle of wine to your loved ones who's staying in one of the W Hotels around the world or listening to nice tunes for many occasions.It's free so you can download it from appstore to give it a try.Dinner was at Corvus, we had some wine, cheese and bread from Bozcaada (Tenedos) that we went for a holiday last week. Dinner followed by a bar opening called "Kaf:f" it was ok and we hopped to our two classics Den Cafe and Corridor.

My outfit is kinda basic, didn't pick it for the night time but it was enough. Today is Friday, weekend is around the corner so wish you all a great weekend.





Etek/Skirt: H&M
Tişört /Tee: Bikbok
Ayakkabı/Wedges: BCBGirls
Çanta/Bag: Longchamp
Kolye/Necklace: Accessorize
Gözlük /Sunnies: Vintage

9 Haziran 2011 Perşembe

Twin Peaks


Yaz bize anca gelirken, güney yarımküreye uğurladığımız kış  dergilerde görünmeye başladı. Retro etkisinin yadsınamadığı bu çekimler Vogue Avustralya Temmuz 2011 sayısından, Prada,Stella McCartney, Celine ve Chanel kullanılan markalar.

Summer has just arrived to us but winter is in already in Southern Hemisphere. This retro vibed editorial is from Vogue Australia's July 2011 issue. Prada, Stella McCartney, Celine, Chanel are the major brands in the shoot.








Fashiongonerouge
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...