Ah we've been back to Istanbul! The holiday was great but we have lots of things to do related to new beginnings in our lives. It takes a while to be back to routine life style and I'm writing this post from our "second home" Caffe Nero. Anyways let's talk about fun stuff and continue with Glasgow.
Cuma akşamı yemekten sonra soluğu otelin çok sevdiğim barı Champagne Central'da aldık. İçki mönusunun çok tatmin edici olmasının yanısıra, havası ve içerdeki kalabalıkla yine güzeldi.
On Friday evening we had some drinks at Champagne Central which is in our beloved hotel. I again loved that place not only their fullfilling drinks menu but also the vibe and the crowd.
İstanbul'da bir süredir gece dışarı çıkamadığımızdan, ilerleyen saatlerde, bu sefer gitmekte kesin kararlı olduğum Glasgow'un en eskilerinden Sub Club'ın yolunu tuttuk. Kapıdaki görevliler ve sıradaki kişiler arasında inceden geçirmeli ama kesinlikle çok komik dialoglar, bizi sıramız gelinceye kadar fazlasıyla eğlendirdi. Durum şu ki içeri giremeyen kişilerden kimse sesini yükseltmedi, kavga çıkartmadı, beni nasıl içeri almazsın demedi. Neyse Sub Club, karanlığı, kalabalığı ve içeride çalınan müziğiyle bana İstanbul'un en sevdiğim kulüblerinden 7th House'u hatırlattı ve omuzumdaki sakatlığa rağmen yeni figürler bulmamı sağlayarak bir güzel dansettirdi.
It's been a while since we haven't been to clubbing so I really wanted to visit Sub Club in Glasgow. I really enjoyed the darkness, the music and the crowd and invented new dance figures and danced although my injured shoulder.
Bu seyahate daha önce twitter'da yazdığım üzere, yeni taşınmamız ve zamanım olmaması sebebiyle bayağı hafif bir bavulla gittim ve ne giyeceğim konusunu doğrusunu söylemek gerekirse pek önemsemedim. Hiç 2 haftaya, 2 kazak yeter mi? Yetmez ama denenebilir. Diğer postları girince, bu kazaktan benim gibi bıkacaksınız ama ben yine de ne giydiğimi yazayım:
On this trip, I prepared a very light luggage because we moved in to our new home just before the trip and I didn't have much time on my hands for preperation. Well, maybe I also didn't care what to wear much! 2 sweaters for 2 weeks are never enough but I tried. You'll be sick of this sweater just like me when you'll read the upcoming posts but here's what I wore anyways:
Kazak / Sweater: Zara
Pantolon / Pants: Silence+Noise
Palto / Coat: Vintage
Çanta / Bag: Longchamp
Kolye ve şal / Necklace and scarf: Urban Outfitters
Bere/Beanie: Topshop
Çizmeler/Boots: Hunter
Endüstriyel devrimin yol almasında büyük rolü olan mucit, James Watt'ın İskoç olduğunu da bu heykel sayesinde öğreniyorum. :)
In this trip, I learnt that well known inventor James Watt was also Scottish, thanks to this statue. :)
Seker sever misiniz? Cevabınız ne olursa olsun, Glasgow'daki Henleys rengarenk şekerlemeleri, dışarı taşan neşe ve kokusuyla sizi tuzağına düşürecektir.
Do you like candy? Whatever your answer is, Henleys in Glasgow will trap you with its colorful sweets, joy and incredible smell coming out of the store.
Henleys de gördüğüm, şeker mi şeker bir fikri de sizinle paylaşmadan geçemeyeceğim. Bu şişelerde aromaları farklı, sıvıyla eriyen şekerler var. Hangi tat favorinizse, alıyorsunuz onu, üstüne en sevdiğiniz votkayı ekleyip birbirinden leziz votka shotlarınızı yapıyorsunuz. Slange var!
In Henleys, they have these bottles with diffrent flavoured sweets. You choose your flavour, add your favorite vodka and here's your delicious vodka shots you can enjoy at home. Slange var!
Bu ülkedeki hoşgörüye ve espri anlayışına bayılıyorum :)
I love this country's tolerance and sense of humor :)
Diğer postuma kadar, sizi fazla bekletmeyeceğimi umuyorum!
Hopefully it won't be long 'till my next post!
*Başlık "I belong to Glasgow" şarkısından alınmıştır. / The title comes from the song "I belong to Glasgow" .