7 Şubat 2010 Pazar

IFW de bitti


Dün ilk olarak 18:00'deki Elaidi defilesine katılmayı planlarken, önemli bir ayrıntı olan fotoğraf makinesinin pilini şarjda unutunca, bir u dönüşü ile eve gidip defileyi kaçırdık. Tamirane'de pancar cipsi ve kişle geçiştirilen mide kazıntısı sonrası ilk defilemiz ilhamını kara kargalardan alan Hatice Gökçe oldu. Koreografisi diğer şovlara göre farklıydı, modellerin ani kafa çevirişlerle , izleyicilere haşin bakışlar fırlatmaları önce şaşkınlıkla karşılansa da, alışıldı, şapkalar oluşturulmaya çalışılan karga imajını iyi tamamladı.Koleksiyon kargaların parlak tüylerine gönderme yapan parlak siyah kumaşlardan takımlar, ayrı parçaları içerirken transparan detaylar, kalın örgüden uzun elbiseler ve yine örgü pantolonlar dikkat çekse de giyilebilirliği ve modellerin üzerinde bile kötü duruşlarıyla akıllarda soru işaretlerine sebep oldu. İlk kez bayan koleksiyonunun da sergilendiği, uniseks tasarımları da içeren defilenin en kayda değer parçaları bana göre deri olanlardı, farklı kesimleri  ve datayları hoşumuza gitti.

For us the first show of the closing day was Hatice Gökçe, she was inspired by the black crows.It was like a unisex collection and  also  the  debut for the women's collection.


Günün en ilgi gören defilesi kuşkusuz Hakan Yıldırım for Koton defilesi idi,  erken saatte doldu, sıralarda otobus misali biraz ilerleyelim beyler muamelesi yapıldı. Defile konukları için hazırlanan torbaların içinden  Maybelline'den ruj, üzerinde koleksiyonu simgeleyen kelimeler bulunan bir küp ve Koton katalogu çıktı, rujun kırmızısının da olduğu söylense de bizim sansımıza çıkan  sedefli pembe rengin pek sansı yoktu :). Zamanında başlayan defilede ilk sunulan triko hırka, kazak ve taytlar beni biraz korkutsa da, bir süre sonra olay daha ümit verici hale geldi. Gri pelerin, safran ve mavi renkli mini ipek görünümlü elbiseler, üzerleri baskılı triko elbiseler, Sherlock Holmes'a gönderme yapan paltolar  bunları ben giyerim dedirtirken yüksek bel, ekose, renkli çoraplarla seneye ne giyileceğinin sinyalleri verilmiş oldu.

The second show was belong to Hakan Yıldırım for Koton collection, there were nicely done casual pieces I'd  like to wear like gray cape, bright colour dresses and Sherlock Holmes inspired coats.

Beklerken fotograf çekerek biraz vakit geçirdik.
We were goofing around before the show.




Defile olmadığı zamanları yine farklı tarzlar arayarak geçirdik ancak dünkü kadar şanslı değildik.


Ahu Yağtu, tarzı ve Second Chance gibi keyifli bir vintage dükkanına sahip olmasıyla sempati duyduğum bir isimken, fotoğrafını çekmek istediğimde takındığı tavır ve yüz ifadesiyle bazı insanların dış güzelliklerinin içlerine yansımadığının güzel bir örneğiydi.

She was so rude while I asked for her photograph.


Marc Jacobs'ın izinde

Following the foot prints of Marc Jacobs

Saç aksesuarı kayda değerdi.
Headpiece was worth to see.


İki renkli çoraplara dikkat.
Watch the two tone thights.


Er kişiye not: Kısa zamanda sevebileceğiniz bir iş bulmanız dileğiyle  :)

Defile sonrası kapanış partisi için enerji santraline yöneldik,. İlk kez geldiğim bu güzel müze ah burada fotoğraf çekimi yapmalıyız dedirtirken , kalabalık bir parti için bana pek uygun bir seçim gibi gelmedi. Yaklaşık 1,5 saat kadar kaldığımız partiden ayrılıp geceyi Den Cafe ve Corridor'da noktaladık.

İki gününe katılabildiğim 4 günlük moda haftasıyla ilgili diğer notlarıma gelince:

* İlkine katılmış biri olarak herkes gibi Santral Istanbul'un bu olay için daha uygun bir yer olduğunu düşünüyorum.

* İlkine göre fazlalaşan oturma düzeni defileleri daha rahat izleme olanağı yarattı.

* Fashionable Istanbul'dan sonra blog yazarlarının resmi olarak davet edilmesi ile biraz daha ilerleme kaydedildi, farklı bakış açılarıyla anında bilgi aktarımına olanak sağlandı.

*Çadır biraz özensizdi, bekleme alanı biraz azdı, özellikle son gün fuar alanının kapanması ile bu hissedildi ancak daha iyisini yapmanın daha fazla para demek olduğunu hepimiz biliyoruz.

*Meg Ryan olayına şimdiye kadar değinmemiştim ancak artık z listesinde olan, tarzıyla hiç bir zaman gündeme gelmemiş, kırmızı halıda esamesi okunmayan birinin açılış için o kadar para verilip buraya getirilmesi anlamsızdı. Meg Ryan'ın gelişinin sponsor desteğini arttırdığı söylense de Istanbul'un moda merkezi olma yolunda ilerlemesine bir katkısı olmadığı gerçektir. Moda etkinliğine film yıldızı getirmek daha önceden yapılmış bir şeydir, böyle bir şey yapılmasaydı bence daha karakterli ve tutarlı bir seçim olurdu.

* Bu Meg Ryan konusundan çıkışla biraz beyin jimnastiği yaptığımızda illa biri getirilecekse mesela bu en iyi giyinen listelerinde ilk sıralarda yer alan, kendine ait moda markası olan Sienna Miller olabilirdi. Çok gerekli olmasa da belki ablası ile kurdukları Twenty8twelve markasının bir defilesi yapılabilirdi. Bunun dısında yine aynı durumda olan Mary Kate & Ashley Olsen, Keira Knightley, yine ünlü modellerden  bazı isimler olaya renk katabilirdi.  Moda alanında sözü geçen Suzy Menkes, Hilary Alexander gibi isimlerin IFW'yi izlemesi sağlanabilirdi veya sitesi binlerce kişi tarafından izlenen Style.com'la güzel ortak çalışmalara imza atan Scott Schuman  diğer adıyla The Sartorialist getirilip, buradan karelerle ülkemizde de moda adına bir şeyler olduğu dünyaya gösterilebilir, belki gelecek kitabında Ece Sükan dışında buradanbaşka  birilerinin de olmasına imkan verilirdi.

*Yemek imkanları çok kısıtlı  ve sunulanlar lezzetsizdi.

*Bir öncekinde IFD'de defileler dışardaki ekranlara verilip izlenme imkanı sağlanıyordu ancak yetişemediğimiz Elaidi defilesini bu şekilde izlemek mümkün olmadı.

* Türkiye'nin diğer önde gelen markaları da olaya dahil edilerek çeşitlilik sağlanabilirdi.

*Fuar alanındaki markalar daha özenli seçilebilirdi.

Moda dünyasında ilerleme yolunda önemli adımlardan biri olan bu organizasyonun ilerde aksaklıklardan ders alıp daha iyi bir duruma geleceğine inancım tam, her şeye rağmen parçası olmak benim için güzeldi.

6 Şubat 2010 Cumartesi

Big buttons

3. günün son postu benim ne giydiğime ait. Fotoğrafları çektirirken çok üşüdüğümü itiraf etmeliyim ancak yapmak gerekiyordu, her şey blog için :)

I'm ending the third day posts with my outfit. It was extremely cold but you gotta do what you gotta do :)
Ceket ve ayakkabılar /Jacket&shoes: Topshop
Etek/Skirt: Athmosphere
Bluz /Top: Dorothy Perkins
Gözlük/Sunglasses: Mango
Broş /Pin: Vivienne Westwoood
Yüzük/Ring: Marc by Marc Jacobs
Çanta/Bag: Marc Jacobs


IFW style day 3

D&G'nın yaz 09 koleksiyonuna ait olan David Bowie tişörtü
D&G's infamous David Bowie tee from S/S 09 collection.

Mor ayakkabılar / Purple Shoes

Mavi defilesinden önce modeller sigara molasında
 Models of Mavi fashion show were having a smoke break before the show

Katılımcı tarzları açısından kuru geçen bir günü Eda Taşpınar'ın Yazbükey Michael Jackson kolyesi renklendirdi. Ben kolyeye odaklanmışken topuğu tabanca biçiminde Chanel ayakkabılarını çekmek gerektiği konusunda beni uyarmasına sevindim :)

3rd day of Istanbul Fashion week was dry in terms of attendees' style but Eda Taspınar, who is a presenter of a show about fashion on tv, brought some colour to the event with her Yazbukey Michael Jackson necklace. I was focused on the necklace but thanks to her she warned me to shoot her Chanel shoes for my blog.

Güzel bacaklar, desenli çoraplar ve yüksek topuklar
Nice legs, patterned tights and high heels





Sonunda IFW

Full time çalışan, part time blogger olan ben Istanbul Fashion Week'in üçüncü günü olan cumadan itibaren olaya dahil oldum. Olay yerine vardığımızda saat 16:00'yı geçiyordu, yakında olan İdil Tarzi defilesini es geçip, alanı keşfe çıktık ve ilk olarak her zaman olduğu gibi fuar alanına yöneldik. Fuar alanı konunun heralde en sakin! bölümünü oluşturuyordu, haftaya defilesi ile konuk olan tasarımcıların yanı sıra neden orada olduklarına bir anlam veremediğimiz ( Parayla alakalı olsa gerek), bir anlamda "Rus pazarına" hitap eden markalar da görmek ilginçti. Bir sosyal sorumluluk projesi olan Argande ürünleri ile özellikle ilgilendim ancak Zeynep Erdoğan ve Zeynep Tosun'un standını sergilenen kıyafetler bazında başarılı buldum.

I had a chance to visit Istanbul Fashion week yesterday on its 3rd day,I arrived the location around 4:00 pm, had a tour at exibition area. It wasn't very impressive I like the clothes  of Zeynep Erdoğan and Zeynep Tosun.
Dışarda yaptığımız çekim sonrası, sıcak bir bardak çayı hakettik.
It was so cold outside,we earned to have a hot tea after the shoot outdoors.

Benim için günün ilk defilesi Özlem Süer'di.Canlı müzik ve değişik bir koreografi ile başlayan defile bizde acaba tiyatroya mı geldik düşüncesini  oluşturdu. Koleksiyon siyah, pudra tonları, gri ve alt tonlarından oluşurken, askılı, önden açılan ve birbirine benzeyen romantik gece elbiselerinin çokluğu farkedildi. Biz en fazla siyah ve bej tonlarında kısa elbiseleri severken, kollarında fırfır detayı olan her şeyi genelde beğendiğimizi düşünerek bunların benzersiz veya daha önce görülmemiş şeyler olmadığı konusunda hem fikir olduk.

Images are  from Özlem Süer fashion show, I like the mini dresses with frills on shoulders but nothing new.



Defile bittikten sonra loungeda biraz dolaştık, after partye baktık ancak kayda değer bir ortam olmadığı için geri döndük. Sıradaki Mavi defilesinde arka sıralarda kalmamak için erkenden salona girdik. Sıraların üzerindeki siyah çantaların içinden, fotoğrafları Okan Bayülgen tarafından çekilen içinde Mavi ürünleri dışında, İstanbul'a ait keyif noktalarını da içeren bir kitap çıktı. Defile Erdil Yaşaroğlu 'nun tişört tasarımlarını da yaptığı animasyon ile  ile başladı. Smells Like Teen Spirit'in açılış parçası olduğu defilede, payetli şortlar, dar pantolonlar, farklı yıkama da jeanler fedora şapkalar ve topuklu ayakkabılar ile kombinlenmişti. Ayakkabıları önce koleksiyona ait sansam da geçen yazın gladyatör Guiseppe Zanottiler'ini görünce oyle olmadığına karar verdim. Önü baskılı koton mini elbiselerin geniş yer bulduğu koleksiyonda, bu elbiseleri izlerken model seçimlerinin fazla kıvrımlı ( spesifik olarak büyük göğüslü diyelim) olması bu elbiseleri genç göstermekten çok avamlaştırıyordu.

Mavi Fashion show had sequins, studs and shredded jeans along with different styles.


Defile arasında makyaj tazeleme molası
I refreshed my lipstick between the shows.

Mavi defilesinden önce ön sırada laptopu ile oturan kişi görevinin bilincinde bir yabancı blog yazarı mıydı?
I wondered if she was a blogger who loves to blog much.
Tavi'nin fiyongundan sonra, D.'nin fiyongu neyseki defileyi izlemeyi etkileyecek kadar büyük değildi :)
This is D's bow after Tavi's but it's not gigantic as hers so it was easy to see the runway :)
 I like those shoes.
Özellikle bu ayakkabıları beğenmiştim.
Zımba detayları da unutulmamış.
Studs on the runway
Başka planlarım olması sebebiyle Mavi defilesinden sonra parti ve Bahar Korçan defilesine kalamadım, rotayı Nişantaşı'na doğru kırdık. İlginç ve bencil  bir konsepti olan Vapiano'da biraz muhabbet ve şarap eşliğinde karnımızı doyurduktan sonra Beymen Blender partisine bir göz attık, son bir saatine yetiştiğimiz parti çok kayda değer olmamasına rağmen, başka arkadaşlarımızla buluşup grubumuzu genişletmek açısından yararlı oldu. Bu grup geceyi Minimüzikhol ve 11:11'de devam ettirerek noktaladı. Bugün başka bir gün bakalım neler olacak :).

I couldn't stay for the last show which was Bahar Korçan's, I run to the Vapiano for meeting friends and dinner. After dinner we went to Beymen Blender's party, Minimuzikhol and 11:11 , we danced until the end of the night. Today is the last day of the IFW, will see what the day will bring.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...