6 Şubat 2010 Cumartesi

Sonunda IFW

Full time çalışan, part time blogger olan ben Istanbul Fashion Week'in üçüncü günü olan cumadan itibaren olaya dahil oldum. Olay yerine vardığımızda saat 16:00'yı geçiyordu, yakında olan İdil Tarzi defilesini es geçip, alanı keşfe çıktık ve ilk olarak her zaman olduğu gibi fuar alanına yöneldik. Fuar alanı konunun heralde en sakin! bölümünü oluşturuyordu, haftaya defilesi ile konuk olan tasarımcıların yanı sıra neden orada olduklarına bir anlam veremediğimiz ( Parayla alakalı olsa gerek), bir anlamda "Rus pazarına" hitap eden markalar da görmek ilginçti. Bir sosyal sorumluluk projesi olan Argande ürünleri ile özellikle ilgilendim ancak Zeynep Erdoğan ve Zeynep Tosun'un standını sergilenen kıyafetler bazında başarılı buldum.

I had a chance to visit Istanbul Fashion week yesterday on its 3rd day,I arrived the location around 4:00 pm, had a tour at exibition area. It wasn't very impressive I like the clothes  of Zeynep Erdoğan and Zeynep Tosun.
Dışarda yaptığımız çekim sonrası, sıcak bir bardak çayı hakettik.
It was so cold outside,we earned to have a hot tea after the shoot outdoors.

Benim için günün ilk defilesi Özlem Süer'di.Canlı müzik ve değişik bir koreografi ile başlayan defile bizde acaba tiyatroya mı geldik düşüncesini  oluşturdu. Koleksiyon siyah, pudra tonları, gri ve alt tonlarından oluşurken, askılı, önden açılan ve birbirine benzeyen romantik gece elbiselerinin çokluğu farkedildi. Biz en fazla siyah ve bej tonlarında kısa elbiseleri severken, kollarında fırfır detayı olan her şeyi genelde beğendiğimizi düşünerek bunların benzersiz veya daha önce görülmemiş şeyler olmadığı konusunda hem fikir olduk.

Images are  from Özlem Süer fashion show, I like the mini dresses with frills on shoulders but nothing new.



Defile bittikten sonra loungeda biraz dolaştık, after partye baktık ancak kayda değer bir ortam olmadığı için geri döndük. Sıradaki Mavi defilesinde arka sıralarda kalmamak için erkenden salona girdik. Sıraların üzerindeki siyah çantaların içinden, fotoğrafları Okan Bayülgen tarafından çekilen içinde Mavi ürünleri dışında, İstanbul'a ait keyif noktalarını da içeren bir kitap çıktı. Defile Erdil Yaşaroğlu 'nun tişört tasarımlarını da yaptığı animasyon ile  ile başladı. Smells Like Teen Spirit'in açılış parçası olduğu defilede, payetli şortlar, dar pantolonlar, farklı yıkama da jeanler fedora şapkalar ve topuklu ayakkabılar ile kombinlenmişti. Ayakkabıları önce koleksiyona ait sansam da geçen yazın gladyatör Guiseppe Zanottiler'ini görünce oyle olmadığına karar verdim. Önü baskılı koton mini elbiselerin geniş yer bulduğu koleksiyonda, bu elbiseleri izlerken model seçimlerinin fazla kıvrımlı ( spesifik olarak büyük göğüslü diyelim) olması bu elbiseleri genç göstermekten çok avamlaştırıyordu.

Mavi Fashion show had sequins, studs and shredded jeans along with different styles.


Defile arasında makyaj tazeleme molası
I refreshed my lipstick between the shows.

Mavi defilesinden önce ön sırada laptopu ile oturan kişi görevinin bilincinde bir yabancı blog yazarı mıydı?
I wondered if she was a blogger who loves to blog much.
Tavi'nin fiyongundan sonra, D.'nin fiyongu neyseki defileyi izlemeyi etkileyecek kadar büyük değildi :)
This is D's bow after Tavi's but it's not gigantic as hers so it was easy to see the runway :)
 I like those shoes.
Özellikle bu ayakkabıları beğenmiştim.
Zımba detayları da unutulmamış.
Studs on the runway
Başka planlarım olması sebebiyle Mavi defilesinden sonra parti ve Bahar Korçan defilesine kalamadım, rotayı Nişantaşı'na doğru kırdık. İlginç ve bencil  bir konsepti olan Vapiano'da biraz muhabbet ve şarap eşliğinde karnımızı doyurduktan sonra Beymen Blender partisine bir göz attık, son bir saatine yetiştiğimiz parti çok kayda değer olmamasına rağmen, başka arkadaşlarımızla buluşup grubumuzu genişletmek açısından yararlı oldu. Bu grup geceyi Minimüzikhol ve 11:11'de devam ettirerek noktaladı. Bugün başka bir gün bakalım neler olacak :).

I couldn't stay for the last show which was Bahar Korçan's, I run to the Vapiano for meeting friends and dinner. After dinner we went to Beymen Blender's party, Minimuzikhol and 11:11 , we danced until the end of the night. Today is the last day of the IFW, will see what the day will bring.

3 Şubat 2010 Çarşamba

Black fedora

Pazar günü, sonunda elimin uzun süredir gidip durduğu çiçekli elbisemi giydim, bu aralar bir de hep oversized giyinesim var onu farkettim, iyi bir şey olmasa gerek.

I was thinking about to wear this dress with flowers for quite some time, I managed to wear it last Sunday. Lately I'm very much into the oversized things, that shouldn't be good.

Suni kurk, bilezik ve botlar/Faux fur coat,bracelet and boots: MNG
Elbise/dress: Topshop
Kazak/Sweater: Topman ( Evet yine erkek arkadaşın dolabına dadandım/My bf's)
Çanta/ Bag: H&M
Atkı/Scarf: ??
Çorap/Thights:??
Yüzük/Ring: Chris Kami
Sapka/Hat: Benetton

We’ve been having fun all summer long


Dışarıda kar, aklımda IFW ve sıcak yaz günleri var. Bu düşünce bulutu kafamda uçuşurken aklıma daha önce gördüğüm, gelecek yazın favorilerinden iki güzel şortlu kıyafeti post etmek geldi, hayal etmeye devam edebilmek  için biraz yardıma ihtiyacımız olabilir.

The snow is outside and I'm thinking about IFW and hot summer days. As this state of mind goes, I've remember two outfits with shorts ( They gonna be huge in summer) that I like lately, everyone needs some inspiration for the day dreaming.
fashionising

2 Şubat 2010 Salı

Galata'da bir pazar

Twitter'dan yazdığım üzere, Pazar günü son yıllardaki değişimiyle bana azcık Barselona'nın  El Born bölgesini hatırlatan  Galata'ya gittik, Galatamoda'yı da hastalık ve hava muhalefeti sebebiyle ziyaret edemeyince, aklımda bir süredir olan Galata mağazaları turunu hayata geçirdik. Karnımız aç, kahvaltıyı daha önce arkadaşımın gittiği Mavra adlı yerde etmeye karar verdik. Mavra yurtdışında benzerlerini görebileceğiniz, cafe, workshop, butik birleşiminden oluşan bir yer, dekorasyonuna ve içeriğine belli ki özenilmiş. Mönusü ve fiyatları ortalama ama tatlılarda iddialı oldukları kesin. Sergilenen oyuncaklar, broşlar, saç aksesuarları alınabiliyor, bu farklı havası insanın hoşuna gidiyor ancak Mavra'da garip bir durum var. Fonda pazar günü neşeli veya dingin bir müzik duymak istiyorsunuz, yok, içerisi de kalabalık olmayınca tek duyabildiğiniz telefonda annesine yorgunluktan dert yanan veya yaptırdığı göğüs ameliyatından bahseden servis elemanları oluyor. Onlar zaten siz ordaymışsınız, duyuyormuşsunuz,, gibi şeylere aldırmıyorlar, aldırmadıkları için  de izin günlerine kızıp, kapıları çarpıp, ardından bağıra çağıra kavga edebiliyorlar. Ben D.'ye "sakın kahve içmeye kalkma diyorum", hesabı ödeyip koşarak uzaklaşıyoruz, zira pazar kahvaltımın yanında bu kadar zırvalık yeter :).


Buraya asıl gelme sebebimiz olan mağazalara gelelim, ilk durak "La Mariquita", Müge Ersin, Elaidi, Rana&Berna Canok, Zeynep Erdoğan, Aida Pekin.. gibi daha pek çok tasarımcının koleksiyonlarını burada görmek mümkün. Ürün seçeneği ve fiyatlar çeşitli, aksesuarlar başarılı, sanırım gördüklerim arasında en sevdiğim mağaza bu oldu.



Biraz ilerleyip Paristexas'a giriyoruz, resimlerde göründüğünden küçük, Stella McCartney'den Marc by Marc Jacobs'a kadar uzanan bir yelpazesi var, kendi markaları ayakkabıları dikkate değer ancak içeride 4 kişiden fazla olunca ortamda kalmak zorlaştığından, kendimizi vintage ve 2. el kıyafetler satan Second Chance'e atıyoruz.
Vitrinde vintage bir Burberry trençkot karşılıyor bizi, içerisi sıcak ve hoş, en çok gece elbisesi arayanlar için seçenek var. Bunların dışında, ceketler, kazaklar, çantalar, maskeler( 1-2 tane beğeniyoruz ama 90tllik fiyat biraz tuzlu geliyor), saç aksesuarları, kürkler .. gibi pek çok başlık altında ürün bulmak mümkün. Elbiseler benim tarzıma göre fazla dönemsel ancak gözlük koleksiyonu oldukça geniş, fiyatlar 180-200 tl civarında.




Bu Sonia Rykiel militer ceketin fiyatı 200TL.



Hava bozmaya başlıyor, ben de şapka olduğu için çok etkilenmiyorum, iyi ki evden çıkarken suni kürkümü giymişim, üşümeye başlıyoruz , Bahar Korçan'ın mağazasına uzaktan merhaba diyoruz ve Tabe Kıyamet adlı vintage mağazasına yöneliyoruz ancak kapalı, üzülerek oradan ayrılıp, Cuppa'da bir mola verip kendimize geliyoruz.

Ne demişler, bir fotoğraf çok şey anlatır, gerisini çektiğimiz fotoğraflardan dinleyin, Tabe Kıyamet, Lastik Papuç, Laundromat ve es geçtiğimiz diğerleri, sizlere de bir daha ki sefere uğrayacağız, söz :)

As I twitterred on sunday we paid a visit to Galata area of Istanbul which really reminds me El Born in Barcelona. We visited some vintage shops, little boutiquies but because of the bad weather we couldn't see more so we took some photos, hope you can complete the story from them.

D'nin çok severek aldığımız mavi ojesi de görülmeye değer, Sephora'dan.
This blue nail polish is from Sephora.


Alexa loves her clogs


Alexa'ya ait gördüğüm son iki fotoğrafta da Chanel sabolarını giymesi beni korkutuyor, merhaba 90'lı yıllar!

Alexa was sporting her Chanel clogs in two latest photos of hers I've seen and I'm scared, hello 90's!

Redcarpetfashionawards,becauseimaddicted
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...