12 Ocak 2012 Perşembe
11 Ocak 2012 Çarşamba
Silence or noise?
İstanbul'da yine insanı yataktan çıkmamaya sevk eden bir hava var. Ben maalesef çıkmak zorunda olanlardanım, en azından bir post yaparak bu durumu değerlendireyim. Günler yavaş geçiyor. Evle ilgili ne zamandır yapmayı düşündüğüm eklemelere hızlı bir başlangıç yaptım ve kısa sürede hatırı sayılır bir yol aldım, mutluyum. Bu arada, yeni yıl kararı mı, ne dersiniz bilmiyorum ama dün yine spora başladım, bu da benim için yine güzel bir gelişme. Kıyafete gelirsek, Glasgow'da giydiğim bu gömlek şeffaflığı ve arkadaki penceresi ile tatildeki ilk alışverişlerimden.
The weather is so bad in Istanbul that makes you never want to leave your bed. In my case I had to leave the bed so why not making a blog post? Days are slow. I've started doing some additions at home which I have been thinking about a while. It's been a short time but going so fast which makes me happy. By the way, whether you call it a new year resolution or something else, I've started going to gym since yesterday which is also a great progress for me. I wore this outfit in Glasgow night out and, the shirt is one of the first purchases on my holiday with its sheer fabric and cut out at the back.
Gömlek (Yeni) / Shirt (New): Silence + Noise
Pantolon/Pants: Topshop
Palto/Coat: MNG
Çanta ve yüzük/ Bag and ring: H&M
Botlar/Boots: KG by Kurt Geiger
10 Ocak 2012 Salı
Aberdeen ve Glasgow
Haftasonum biraz keyifsiz geçti. O kadar gezmenin sonucunda azıcık hastalandım, pazar akşam üstüne kadar neredeyse yataktan çıkmadım diyebilirim. Pazar akşamüstü uzun süredir uzak kaldığım Nişantaşı'na küçük bir ziyaret, Scotch & Soda indirime girmiş. Ne, sadece %30 mu? Sevgilinin göz koyduğu turuncu pofuduk montu alıyoruz. Görevimiz Tehlike 4? Neden olmasın, sonuç şalteri kapattığınız hareketli bir 2 saat, benim gözüm filmdeki suikastçi Sophie Moreau'nun Prada çantasında, oldukça güzel. Haftasonundan yine İskoçya'ya bağlanalım da, hikayenin devamını anlatayım.
Seyahatim sırasında birer gün de Aberdeen ve Glasgow'da kaldık. Aberdeen bir sanayi şehri, granit binaların çokluğu sebebiyle "gri şehir" diye de biliniyor. Primark, New Look, Topshop..vs gibi bilindik markaların olduğu Union Caddesinde istediğinizi pek çok şeyi bulmak mümkün. Caddelerden birbirine küçük alışveriş merkezleri ile bağlanılıyor, böylece soğuktan biraz korunmuş oluyorsunuz. Akşam yemeği için Moonfish Cafe'yi seçiyoruz. Adından da anlaşılacağı gibi balık ağırlıklı yemekler sunan bir menusu var, başlangıçlar biraz küçük gelse de, ana yemek olarak yediğim levrekle doyuyorum.
Sonra ver elini publar, barlar. Dışarıda acayip bir rüzgar,en iyisi içeride kalmak ama Aberdeen kızları soğuğu hissetmiyor, hepsi kısa elbiseleri ve çıplak bacakları ile caddelerdeler. Ne olurdu ben de biraz böyle olsaydım diyerek onları hafif kıskanmıyor değilim :) . Neyse bir kaç pub ziyaretinden ikisi diğerlerine galip geliyor. Ninety Nine ve Orchid. Birincisinde Indian Summer, diğerinde Pink Orchid içiyorum, hatta sonuncusundan 2 tane içiyorum, öyle lezzetli ki.
Sevgilim beni anlata anlata bitiremediği Siberia Vodka Bar'a götürüyor. Bara oturuyoruz ama o ne, barmen saatin 24:00'ü gösterdiğini söyleyip servis yapmıyor, sizin anlayacağınız çoğu barda servis gece yarısı bitiyor. Bu kadar da kuralcı olmayın canım :) Hevesim kursağımda kalarak otele dönüyoruz. Aberdeen çok etkileyici değil, sırada Glasgow'u keşfetmek var.
Yağmurlu ve soğuk bir akşamda varıyoruz Glasgow'a. Araba ile geliyorsanız, her tarafa dönmenin yasak olduğu caddeler sizi sıkabilir. Oteli görüyoruz ama ulaşmamız neredeyse yarım saat alıyor. Check-in işlemleri bitince tüm bu sıkıntıları unutuyoruz çünkü otel tarihi tren istasyonunun üzerinde yükseliyor, ismi Grand Central Hotel. Yemek rezervasyonumuz 20:00'de The Corinthian Club'da, o zamana kadar, otelin barı Champagne Central'da vakit geçirmeye ne dersin? Biri size bu teklifle gelirse sakın geri çevirmeyin çünkü burası şampanya üzerine kurulu menusu, istasyona bakan manzarası, rahat havası ve lounge uyla çok çok hoş, denenesi bir yer.
.
Sweet Vivien'ın damağımda bıraktığı tatla, düşüyoruz The Corinthian yollarına.Otele çok yakın ama yağmur fena. The Corinthian restoranı, barı, casinosuyla 4 katlı bir kompleks. Deniz ürünleri güzel ve ülkemize göre oldukça uygun fiyatlı. Lezzetli yemeğimizi takiben, biraz eğlenmek ve şansımızı denemek amaçlı rulete yöneliyoruz ve acemi şansıyla o geceki içecek paramızı çıkartıyoruz. Daha fazla zorlamayıp paramızı alıp, oradan hızla uzaklaşıyoruz :)
Ertesi gün ana caddede biraz tur atıyoruz. Alışveriş imkanı diğer şehirlerden çok ve daha iyi markalara rastlanabiliyor. Şehir olarak güzel ve keşfedecek pek çok yer olmasına karşın, zamanımız yetmiyor, tekrar geliriz diyoruz. Hogmanay için Edinburgh'a dönmemiz lazım. Hogmanay de ne diyorsan o da diğer blog postunun konusu.
6 Ocak 2012 Cuma
Brick walls
Genel standartıma göre tatile çok faza bir şey götürmediğimi söyleyebilirim. Hafif, birbiriyle kombinlenecek parçalar seçmeye özen gösterirken, alışveriş yapacağım gerçeğini nasıl gözardı edebilirdim ki? Bu seyahatte uzun süredir Mango motorcu botlarıma aradığım alternatifleri buldum, ilk çiftimiz French Connection'dan, daha önce bahsettiğim TK Maxx sayesinde dolabıma oldukça hesaplı ve kullanışlı bir katkıda bulundum. Tarves'deki bu eski benzin pompası bugünkü dekorumuzu oluşturuyor, arkadaki tuğla duvarlarla görüntüsüne bayıldım.
I can say I didn't take a lot of clothes to this holiday, well errm on my regular standarts. I tried to pick light weight and easily combined pieces together. Also how could I disregard the fact that I absolutely would shop? :) In that trip I found the alternatives to my Mango biker boots that I have been looking for quiet sometime. First pair is from French Connection that I bought from TK Maxx , very nice and considerably cheap addition to my wardrobe. This old gas pump in Tarves and brick walls looked great together and here they are as the decore of today's post.
Kazak (Yeni), palto /Sweater (New), coat : MNG
Gömlek/ Shirt: New Look
Botlar (Yeni) /Boots(New): French Connection
Tayt ve Snood/Leggings and snood: H&M
Bere/Beanie: Topshop
Kolye/Necklace: Urban Outfitters
Gözlük/Sunnies: Markasız , no name
5 Ocak 2012 Perşembe
CK saat benim olsun diyen şanslı kişi...
137. sıradaki Aslı Yıltır oldu, saatini güle güle kullan Aslı! :) 2012 daha yeni başladı, herkese yeni yılda bol şanslar ve yorum bırakarak yarışmaya katıldığınız için teşekkürler.
2 Ocak 2012 Pazartesi
Yeşilin en huzurlu hali
Londra'dan selamlar ve mutlu yıllar! Internet problemleri ve zamansızlıktan biraz geri kaldım ama ben buralarda mutluyum, anlatacak bir sürü şeyim olmasının heyecanındayım :). Bugün sizi Tarves yakınlarında, yemyeşil huzurlu bir park olan Haddo Country Park'a götürüyorum. Güzel bir yapının çevresinde kurulmuş, bahçeler, piknik alanları, besleyebileceğiniz ördekler, kuğular, şehirde bulamayacağınız bir huzur vaad ediyor size. Kraliçe Victoria tarafından dikilen ağaçlar bugün kocaman olmuşlar. Rüzgar bazen üşütse de muhteşem bir yürüyüş yapıp, harika bir zaman geçirdim. Yazın tekrar görmek, keyfini daha fazla çıkartmak istediğim bir yer oldu Haddo Park.
Bugünlük bu kadar ama devamı gelecek, şimdi Londra Caddeleri beni bekler!
Görüşmek üzere :)
28 Aralık 2011 Çarşamba
Christmas Eve dinner
Edinburgh'dan sonra Cupar'da kısa bir molayla Dundee'ye vardık.Şehir olarak pek iç açıcı bir yer olmasa da TK Maxx gibi yeni ve eski sezonlardan ürünleri bir arada bulabileceğiniz özellikle ev grubuyla fazlasıyla beğendiğim bir seri sonu mağazasında bir süre vakit geçirdik. Sonuç, uygun fiyatlara alınan,1 French Connection bot, Betsey Johnson ve Kenneth Cole marka 2 gözlük. Şimdi bir süredir Tarves adlı minik kasabada vakit geçiriyoruz. Huzurlu, temiz, sessiz,yemyeşil bir yer. Çarşamba akşamı değişiklik yaparak yemeği dışarda yedik ve ben bunları giydim.
After Edinburgh, we stopped at Cupar for a while and arrived Dundee which is not a very nice place. The only thing about Dundee is a store called TK Maxx where you can find new and old seasons' stuff with bargains. The result was 1 pair of French Connection biker boots and 2 pair of sunglasses from Betsey Johnson and Kenneth Cole. We are spending some time at Tarves which is a small town but very peaceful,clean,quiet and green. On wednesday evening we've been out for dinner and here is what I wore:
Gömlek/ Shirt : Asos
Etek/Skirt:Zara
Çoraplar/Tights: Penti
Botlar/Boots: KG by Kurt Geiger
Kolye/Necklace: MNG
Evet buraya ilk kez geliyorum, teşekkürler! :)
Yes,it's my first time here, thank you! :)
26 Aralık 2011 Pazartesi
Edinburgh, sen de çok güzelmişsin
Tatilim devam ederken ilk postumu yazma zamanı çoktan geldi ve geçti ancak yeme,içme, yan gelip yatma modundan çıkmak çok kolay olmuyor tahmin edersiniz ki :) Sorunsuz sayılabilecek bir yolculuktan sonra perşembe akşam üstü 15:00 sularında Edinburgh'a vardım. Nerede kalacağımızdan haberim yoktu ama araba Hotel Missoni'nin önünde durunca, sevgilimin ilk sürprizinin bu olduğunu anladım. Bir moda bloggerı olarak Missoni bayıldığım markalar arasında yer almasa da, iç dekorasyon ile ilgili başarılı olduklarını düşünüyorum.
Yemek için otele yaklaşık 1 mil uzaklıkta Wedgewood'a rezervasyon yaptırmıştık, erken orada olduğumuzdan yol üstündeki bir puba girdik, zencefil birası Crabbie's benim yeni favorim oldu. Wedgewood klasik İskoç mutfağını modern dokunuşlarla sunan güzel bir restoran. Her şey çok güzel ancak yemek arasında sundukları limon sorbesi, ahududu ve zencefilli bira karışımı favorimiz oluyor ve bir daha istiyoruz.
Dönüşte 2 puba daha uğruyoruz, en çok otelin karşısındaki Deacon Brodies Tavern'i beğeniyorum, denenecek o kadar çok şey var ki bu gezide o yüzden de çok heyecanlıyım.
Sabah otelde klasik bir İskoç kahvaltısını takiben Edinburgh Kalesine doğru yürüyoruz, hava soğuk ama yağışsız. Kaleye Royal Mile denilen 1 mil uzunluğunda caddeyle ulaşılıyor ve şehrin tam tepesinde. Ben bu tür yapıları gördükçe kendimi bir Excalibur uyarlamasında falan sanıyorum, gördüklerimden fazlasıyla memnunum.
Kaleyi fethettikten sonra, esas konuya geliyorum ve kendimi birden Urban Outfitters'da kasa sırasında buluyorum. Bilinen alışveriş noktaları tamam ama ben başka bir şeyler peşindeyim. Grass Market'ta bir şubesi bulunan Armstrong's Vintage Emporium'un. Küçük bir aramadan sonra buluyoruz. İçerisi kalabalık, çeşit çok, içerde çok kalamıyoruz çünkü otelden çıkma saatimizi geçmiş bulunuyoruz ama ben çok güzel bir el çantası, er kişi de 70'li yıllardan Donnie Brasco tarzı bir deri ceketle çıkmayı ihmal etmiyoruz. Güzelim Victoria Caddesi'nden yukarı yürüyüp, otelden çıkışımızı yapıyoruz.
Sonrası ve bulduklarımı daha sonra yine sizinle paylaşağım, şimdilik hoşçakalın :)
Missoni kilti içinde mutlu bir vale :)
Neredeyse tüm kozmetiklerimi taşımamak için İstanbul'da bıraktığımdan acil ihtiyaçlar için şehrin ana caddelerinden biri olan Princes Street'teki Superdrug'ın yolunu tuttuk. Christmas neşesi her yeri sarmış, her yer ışıl ışıl, insanlar keyifli, bu havadan etkilenmemek mümkün değil. İçilen bir kahve sonrası otele dönerken The National Gallerry of Scotland önünde kurulmuş tezgahlardan birinden 7. yy Kelt eserlerinden birinden etkilenerek yapılmış bu bileziği aldık.
Yemek için otele yaklaşık 1 mil uzaklıkta Wedgewood'a rezervasyon yaptırmıştık, erken orada olduğumuzdan yol üstündeki bir puba girdik, zencefil birası Crabbie's benim yeni favorim oldu. Wedgewood klasik İskoç mutfağını modern dokunuşlarla sunan güzel bir restoran. Her şey çok güzel ancak yemek arasında sundukları limon sorbesi, ahududu ve zencefilli bira karışımı favorimiz oluyor ve bir daha istiyoruz.
Dönüşte 2 puba daha uğruyoruz, en çok otelin karşısındaki Deacon Brodies Tavern'i beğeniyorum, denenecek o kadar çok şey var ki bu gezide o yüzden de çok heyecanlıyım.
Sabah otelde klasik bir İskoç kahvaltısını takiben Edinburgh Kalesine doğru yürüyoruz, hava soğuk ama yağışsız. Kaleye Royal Mile denilen 1 mil uzunluğunda caddeyle ulaşılıyor ve şehrin tam tepesinde. Ben bu tür yapıları gördükçe kendimi bir Excalibur uyarlamasında falan sanıyorum, gördüklerimden fazlasıyla memnunum.
Palto ve botlar: MNG
Çanta ve snood:H&M
Jean: Topshop
Kaleyi fethettikten sonra, esas konuya geliyorum ve kendimi birden Urban Outfitters'da kasa sırasında buluyorum. Bilinen alışveriş noktaları tamam ama ben başka bir şeyler peşindeyim. Grass Market'ta bir şubesi bulunan Armstrong's Vintage Emporium'un. Küçük bir aramadan sonra buluyoruz. İçerisi kalabalık, çeşit çok, içerde çok kalamıyoruz çünkü otelden çıkma saatimizi geçmiş bulunuyoruz ama ben çok güzel bir el çantası, er kişi de 70'li yıllardan Donnie Brasco tarzı bir deri ceketle çıkmayı ihmal etmiyoruz. Güzelim Victoria Caddesi'nden yukarı yürüyüp, otelden çıkışımızı yapıyoruz.
Sonrası ve bulduklarımı daha sonra yine sizinle paylaşağım, şimdilik hoşçakalın :)
21 Aralık 2011 Çarşamba
Yeni yıl, yeni yıl,yeni yıl sizlere kutlu olsun
Yarın Edinburgh'a ulaşarak başlayacak yaklaşık 2 haftalık maceram öncesinde heyecanlıyım. Bavul neredeyse tamam, son bir kaç eksik de bugün tamamlanacak. Ben koştururken sizi ve blogu biraz ihmal ettim, şimdi kendimi affettirme, geri verme zamanı. Biliyorsunuz blogumun 4. yaş gününü geçen senekiler gibi hediyelerle kutlayamamıştık, bugün hem doğum günü, hem yılbaşını bir arada kutlayacağız, peki yeni yıla kolunuzda yepyeni bir Calvin Klein saatle başlamaya ne dersiniz? Saat beyaz deri, modern tasarımlı, oversize, jelatini bile üstünde ve Eren Holding garanti belgeli herkesin hayallerini süsleyecek şık mı şık bir saat. Gözlerinizin parladığını buradan görebildiğim, bu saati kazanan olmanız için :
1. Moda Cadısı facebook sayfasını beğenmeniz. (Like etmeniz)
2. Bu yazının altına kişi başı sadece 1 kere yorum bırakmanız, birden fazla yorumun 1 tanesi kabul edilecektir. Yeni yıl dileği olur, bu saati hangi kıyafetle giymeyi hayal ettiğiniz olur, yeni yıl planınız olur, olur da olur, atış serbest :)
3. Iconjane de çok güzel bir Calvin Klein saat hediye ediyor, ben düşündüm ki orada şansı yaver gitmeyenlerin şansı burada devam etsin, dolayısı ile yorumlarınızı 4 Ocak saat 24:00'e kadar gönderebilirsiniz.
4. Kazanan http://randomresult.com/ yoluyla seçilip, 5 Ocak 2012 Perşembe günü açıklanacaktır.
5. Her konuda değişiklik yapma hakkı bendenize aittir.
Ben birazdan öğle tatilinde, hediye olarak aldığım ehl-i keyf ler için kısa rakı kadehi peşinde koşarken, siz yorumları bırakmaya başlayın. Bu iki hafta süresinde postlarımı İskoçya ve İngiltere'den yazmaya devam etmek amacındayım, dolayısıyla blogu düzenli ziyaret etmeyi unutmayın :)
Herkese iyi şanslar, şimdiden hepimizin dileklerinin bir bir gerçekleştiği mutlu yıllar diliyorum.
Etiketler:
Aksesuar,
Calvin Klein,
Yarışma,
Yılbaşı
20 Aralık 2011 Salı
Yeni yılda Van
Çoğumuzu bir yeni yıl telaşı sardı. Planlar, sevdiklerimize alınacak hediyeler, yeni yıldan beklentiler, kararlar, hayaller, umutlar... Bazılarımızın hayalleri, umutları diğerlerine göre belki biraz daha komplike ama şimdilerde biraz biraz unutulmaya başlayan Van'da yaşayanların hayalleri hala sıcak bir yuva, belki soğuktan koruyacak kalın bir palto, belki de daha azı. SorumluBlog yeni yılda Van'a yeni umutlar götürmek amacıyla bir proje başlatıyor. VAN SOSYAL HİZMETLER İLÇE MÜDÜRLÜĞÜ Erciş’te kurulacak kreş, psikolojik merkez, eğitim merkezi ve etüd merkezi için Sorumlu Blog takipçilerinin destek ve yardımlarını bekliyor. Bu paketlerden en az 10ar adet benim, sizin, tanıdıklarınızın, markaların desteğiyle Van'a ulaşabilir, yardım bekleyen kadınları,çocukları biraz olsun güldürebilir. Paket maliyetleri şöyle:
Kreş (6139.64 TL)
Eğitim sınıfı (9312.17 TL)
Psikolojik merkez (3085.43 TL)
Etüt merkezi (8548.44 TL)
Eğitim sınıfı (9312.17 TL)
Psikolojik merkez (3085.43 TL)
Etüt merkezi (8548.44 TL)
Şimdi siz de bu kampanyaya bir el atın, ister birleşip bir paketin Van'a ulaşmasında yardım edin,ister markaların yöneticilerine ulaşın, ister blogunuzda, twitterda #yeniyildavan etiketiyle kampanyayı paylaşın ama yeni yılda Van'ı unutmayın!
Kampanyanın tüm detayları SorumluBlog da.
Destek olan ve olacak herkese gönülden teşekkürler,şimdiden mutlu ve umutlu yıllar!
16 Aralık 2011 Cuma
Bekle bizi haftasonu
Cuma geldi! Yağmur yağsa da, trafik berbat olsa da, moralinizi bozmayın haftasonuna çok az kaldı. Bu hafta sonu 3 haftadır yapamadığım tembelliğin peşindeyim, kızlarla dışarı çıkmak, bavul hazırlıklarına başlamak da aktiviteler arasında. Kıyafet pazar rahatlığında, saçlar kısaldı ve biraz daha koyulaştı.
Friday arrived! In spite of heavy rain or bad traffic, be strong, weekend is around the corner. This weekend I'm after the laziness that I couldn't get for 3 weeks, meeting with the girls and preparing my suitcase also included. My outfit from last sunday, my hair is shorter and darker now.
Suni kürk ve çanta/ Faux Fur and bag: H&M
Kazak ve şal /Sweater and shawl: Zara
Pantolon/jeans: Dorothy Perkins
Botlar/Boots: Topshop
Kolye(Yeni) /Necklace(New): Urban Outfitters
Etiketler:
Aksesuar,
Alışveriş,
Bugün ne giydim?,
Cadının dolabı,
Cats,
City Life,
Hair,
HandM,
In english please,
The way I wore,
Zara
Happy Friday!
Etiketler:
Friday beauty,
Fun,
In english please,
Kazak,
Movies,
Prada
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)