Scotland etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Scotland etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Yine mi kış?


Sıcak ve güneşli İskoçya'dan selamlar! Hhaaha hayır tabi ki, fotodan da anlaşılacağı üzere burası hala kış ve bir yerlerimiz donmakta. Ben anladım buranın havasından pek fazla bir şey beklememek lazım, burayı böyle kabul etmek lazım. Pazartesi Glasgow'a vardık, Hotel De Vin diye şehir merkezinin 10 dk. kadar dışında  bir otelde kaldık, klasik bir İskoç, yemekleri ve şarap mönüsüyle çok başarılı bir restorana sahip.Hemen karşısındaki Botanik Park bonusuydu, doğa, içinden geçen nehir koşmak için bulunabilecek en güzel mekanlardandı sanırım. 

Kıyafetime gelince, sevgilim o derecelerde şort giymemi cesur olarak değerlendirdi ancak gün sonuna kadar durumu idare ettim. Paltoyu indirimden alıp, 1 kere falan giymişken burada değerlendirmek iyi oldu. Gözlüğü de ayak bastı alışverişi olarak sayabiliriz :)

Şu an bulunduğum yerde, nedense telefonumdan wifi 'ya bağlanamıyorum, o yüzden twitter ve instagramı biraz aksattım ama merak etmeyin, ufak bir  hastalık da atlattık ama şimdi iyiyiz. Daha fazlasını paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Yakında görüşmek üzere! 

Hello from warm and sunny Scotland! Noot, as you can see from the picture winter is still here and we are freezing. I got it now, not to much expect from this country's weather, you should accept and  love it as the way it is. We landed Glasgow on Monday and stayed at Hotel De Vin which is 10 min. away from the center by car.I can say it's a classical Scottish and they have a great bistro with its food and wine selection.The Botanical Gardens almost accross to it is a bonus and I think that must be one of the stunning places you can run with its nature as well as the river running through it.

On my outfit, my boyfriend called me brave as my choice was wearing shorts in that degrees but I was ok till    evening.I got this coat from sales and wore it like once but thanks to Scottish weather I've made more use of it. Sunnies can be considered as my first shopping on my arrival.

Here, weird but I can not connect to wifi from my phone so not very active on twitter and instagram as well. Don't worry we are fine now although we had a little bit of health issues.I'm looking forward to share more!

See you soon!




Palto/ Coat : Zara
Şort/ Shorts: Miss Selfridge
Kazak/Sweater: Topshop
Botlar/Boots: KG by Kurt Geiger
Snood ve çanta/ Snood and bag: H&M
Gözlük (Yeni) /Sunnies (New): Oscar de la Renta

10 Mayıs 2012 Perşembe

Martılara sordum, söylemediler


Ofiste terelelli picturesı oynuyoruz, her şey çılgınca ve tüketici. Neyse ki, haftaya yine bir İskoçya seyahati var, oraya kadar kendime hakim olmam gerekiyor. Orada havalar pek iyi değil, Mayıs'ta kışlık bavul yapmak  en güzel şey olmasa da, uzaklaşmak iyi gelecek. Burası da son zamanlarda oraya özendi sanırım, sanki ekim ayına geri döndük. 

Office is crazy and consuming lately. Thank god, I will go to Scotland next week to get some air.The weather is not the best there, it's almost annoying to prepare a winter suitcase in May but hey being away would be great. Istanbul also similar to there right now, it feels like we are back to October again.

Ceket ve hırka / Jacket and cardigan: Zara
Gömlek / Shirt: Silence +Noise
Pantolon/Pants: Moto (Topshop)
Ayakkabı/Shoes: Aldo




Ben de martılar gibi uçabilir miyim acaba?

I wonder if  I Can  fly like seagulls? 

27 Ocak 2012 Cuma

Her şeye rağmen, bugün günlerden cuma


Bugünkü karın gelişi pazardan belli olurmuş, sonunda geldi. Ben de söylene söylene ofise geldim, belli ki pek hareketli bir gün olmayacak. Neyse, kıyafete odaklanalım, üst üste giyinmeme rağmen üşüdüğüm bir kıyafet :) Böyle bir yelek arayıp bir türlü istediğimi bulamamıştım, aradığımı Aberdeen'de buldum, yakasındaki işlemelerle gönlümü bu yelek çaldı. Sahi bu botları da Aberdeen'de bulmuştum, şehre bayılmasam da dolabıma katkısı fena olmamış :).

It was very obvious that we will have snow, you can tell it even from Sunday and finally snow has arrived today. I came to the office in a slightly grumpy mood, looks like it's not gonna be a busy day. Anyways let's focus on the outfit, an outfit that made feel cold even though many layers :) I have been looking for a fury vest and I found this one in Aberdeen, liked it with its embellishments on the collar.I also found these boots in Aberdeen. I wasn't a big fan of Aberdeen but obviously that city helped my wardrobe to expand in a nice way :).





Gömlek ve deri ceket/ Shirt and leather jacket: Zara
Kazak ve pantolon /Sweater and pants: Topshop
Yelek(Yeni) / Faux fur vest (New): Cynthia Rowley
Botlar(Yeni)/Boots (New): KG by Kurt Geiger
Çanta /Bag: Longchamp
Bilezik/Bracelet: Edinburgh'dan sokak tezgahından/ From street market in Edinburgh
Büyük yüzük (yeni)/Big ring (New): Forever New
Diğer yüzükler/Other rings: Hepsi  H&M, All from H&M
Gözlük(Yeni) /Sunnies(New): Kenneth Cole Reaction


10 Ocak 2012 Salı

Aberdeen ve Glasgow


Haftasonum biraz keyifsiz geçti. O kadar gezmenin sonucunda azıcık hastalandım, pazar akşam üstüne kadar neredeyse yataktan çıkmadım diyebilirim. Pazar akşamüstü uzun süredir uzak kaldığım Nişantaşı'na küçük bir ziyaret, Scotch & Soda indirime girmiş. Ne, sadece %30 mu? Sevgilinin göz koyduğu turuncu pofuduk montu alıyoruz. Görevimiz Tehlike 4? Neden olmasın, sonuç şalteri kapattığınız hareketli bir 2 saat, benim gözüm filmdeki suikastçi Sophie Moreau'nun Prada çantasında, oldukça güzel. Haftasonundan yine İskoçya'ya bağlanalım da, hikayenin devamını anlatayım.

 Seyahatim sırasında birer gün de Aberdeen ve Glasgow'da kaldık. Aberdeen bir sanayi şehri, granit binaların çokluğu sebebiyle "gri şehir" diye de biliniyor. Primark, New Look, Topshop..vs gibi bilindik markaların olduğu Union Caddesinde istediğinizi pek çok şeyi bulmak mümkün. Caddelerden birbirine küçük alışveriş merkezleri ile bağlanılıyor, böylece soğuktan biraz korunmuş oluyorsunuz. Akşam yemeği için Moonfish Cafe'yi seçiyoruz. Adından da anlaşılacağı gibi balık ağırlıklı yemekler sunan bir menusu var, başlangıçlar biraz küçük gelse de, ana yemek olarak yediğim levrekle doyuyorum.


 Sonra ver elini publar, barlar. Dışarıda acayip bir rüzgar,en iyisi içeride kalmak ama Aberdeen kızları soğuğu hissetmiyor, hepsi kısa elbiseleri ve çıplak bacakları ile caddelerdeler. Ne olurdu ben de biraz böyle olsaydım diyerek onları hafif kıskanmıyor değilim :) . Neyse bir kaç pub ziyaretinden ikisi diğerlerine galip geliyor. Ninety Nine ve Orchid. Birincisinde Indian Summer, diğerinde Pink Orchid içiyorum, hatta sonuncusundan 2 tane içiyorum, öyle lezzetli ki.


Sevgilim beni  anlata anlata bitiremediği  Siberia Vodka Bar'a götürüyor. Bara oturuyoruz ama o ne, barmen saatin 24:00'ü gösterdiğini söyleyip servis yapmıyor, sizin anlayacağınız çoğu barda servis gece yarısı bitiyor. Bu kadar da kuralcı olmayın canım :)  Hevesim kursağımda kalarak otele dönüyoruz. Aberdeen çok etkileyici değil, sırada Glasgow'u keşfetmek var.



Yağmurlu ve soğuk bir akşamda varıyoruz Glasgow'a. Araba ile geliyorsanız, her tarafa dönmenin yasak olduğu caddeler sizi sıkabilir. Oteli görüyoruz ama ulaşmamız neredeyse yarım saat alıyor. Check-in işlemleri bitince tüm bu sıkıntıları unutuyoruz çünkü otel tarihi tren istasyonunun üzerinde yükseliyor, ismi Grand Central Hotel. Yemek rezervasyonumuz 20:00'de The Corinthian Club'da, o zamana kadar, otelin barı Champagne Central'da vakit geçirmeye ne dersin? Biri size bu teklifle gelirse sakın geri çevirmeyin çünkü burası şampanya üzerine kurulu menusu, istasyona bakan manzarası, rahat havası ve lounge uyla çok çok hoş, denenesi bir yer.
.


Sweet Vivien'ın damağımda bıraktığı tatla, düşüyoruz The Corinthian yollarına.Otele çok yakın ama yağmur fena. The Corinthian restoranı, barı, casinosuyla 4 katlı bir kompleks.  Deniz ürünleri güzel ve ülkemize göre oldukça uygun fiyatlı. Lezzetli yemeğimizi takiben, biraz eğlenmek ve şansımızı denemek amaçlı rulete yöneliyoruz ve acemi şansıyla o geceki içecek paramızı çıkartıyoruz. Daha fazla zorlamayıp paramızı alıp, oradan hızla uzaklaşıyoruz :)
 

Ertesi gün  ana caddede biraz tur atıyoruz. Alışveriş imkanı diğer şehirlerden çok ve daha iyi markalara rastlanabiliyor. Şehir olarak güzel ve keşfedecek pek çok yer olmasına karşın, zamanımız yetmiyor, tekrar geliriz diyoruz. Hogmanay için Edinburgh'a dönmemiz lazım. Hogmanay de ne diyorsan o da diğer blog postunun konusu.

6 Ocak 2012 Cuma

Brick walls


Genel standartıma göre tatile çok faza bir şey götürmediğimi söyleyebilirim. Hafif, birbiriyle kombinlenecek parçalar seçmeye özen gösterirken, alışveriş yapacağım gerçeğini nasıl gözardı edebilirdim ki? Bu seyahatte uzun süredir Mango motorcu botlarıma aradığım alternatifleri buldum, ilk çiftimiz French Connection'dan, daha önce bahsettiğim TK Maxx sayesinde dolabıma oldukça hesaplı ve kullanışlı bir katkıda bulundum.  Tarves'deki bu eski benzin pompası bugünkü dekorumuzu oluşturuyor, arkadaki tuğla duvarlarla görüntüsüne bayıldım.

I can say I didn't take a lot of clothes to this holiday, well errm on my regular standarts. I tried to pick light weight and easily combined pieces together. Also how could I disregard the fact that I absolutely would shop? :) In that trip I found the alternatives to my Mango biker boots that I have been looking for quiet sometime. First pair is from French Connection that I bought from TK Maxx , very nice and considerably cheap  addition to my wardrobe. This old gas pump in Tarves and brick walls looked great together and here they are as the decore of today's post.

Kazak (Yeni), palto /Sweater (New), coat : MNG
Gömlek/ Shirt:  New Look
Botlar (Yeni) /Boots(New): French Connection
Tayt ve Snood/Leggings and snood: H&M
Bere/Beanie: Topshop
Kolye/Necklace: Urban Outfitters
Gözlük/Sunnies: Markasız , no name 






2 Ocak 2012 Pazartesi

Yeşilin en huzurlu hali


Londra'dan selamlar ve mutlu yıllar! Internet problemleri ve zamansızlıktan biraz geri kaldım ama ben buralarda mutluyum, anlatacak bir sürü şeyim olmasının heyecanındayım :).  Bugün sizi  Tarves yakınlarında, yemyeşil huzurlu  bir park olan Haddo Country Park'a götürüyorum. Güzel bir yapının çevresinde kurulmuş, bahçeler, piknik alanları, besleyebileceğiniz ördekler, kuğular, şehirde bulamayacağınız bir huzur vaad ediyor size. Kraliçe Victoria tarafından dikilen ağaçlar bugün kocaman olmuşlar.  Rüzgar bazen üşütse de muhteşem bir yürüyüş yapıp, harika bir zaman geçirdim. Yazın tekrar görmek, keyfini daha fazla çıkartmak istediğim bir yer oldu Haddo Park.

Bugünlük bu kadar ama devamı gelecek, şimdi Londra Caddeleri beni bekler!

Görüşmek üzere :)






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...