6 Mayıs 2008 Salı

I. Akaretler çıkartması









Geçtiğimiz cumartesi Nişantası turu bizi kesmedi ve cumadan beri içimi kemiren Marc Jacobs mağazalarını ziyaret etme isteğiyle Akaretlere doğru yola koyulduk. İlk önce Marc Jacobs mağazasına girdik, girişte sağda ve solda çanta ve ayakkabıların olduğu vitrin ve raflar vardı. Ayakkabılardan pek beğendiğimiz olmadı, o garip topuklu adı her neyse olan ayakkabıların siyahından vardı, yakından daha da çirkin olduklarına karar verdik. Çantalardan bolca Stam vardı ama şu Victoria Beckham'lı reklamlarda, öptüğü kurbağalı çantaları gördük,delirdik ve Marc Jacobs'ı neden sevdiğimizden bir kez daha emin olduk. Pembe,yeşil gibi canlı renklerdeki çantalar gerek şekil, gerek tasarım, gerekse sap olarak kullanılan zincir materyali ile bizi bizden aldılar. Çantalardan kopması zor olsa da iceriye doğru seğirttik, içersi sıradan bir butik gibiydi, etkileyici bir dekor ve içerik yoktu.

Oradan çıkıp Marc by Marc Jacobs'a geçtik burası tabiki bize daha çok hitap ediyordu,giriş diğeriyle aynı şekilde düzenlenmişti, 30 Nisan tarihli istek listemde bulunan çantalardan ve daha önce yazdığım colorblock cantadan vardı ama fiyatı biraz artmıştı, döviz kurundan kaynaklanabileceğini düşündüm.Kıyafet bölümüne geçtiğimizde, bitmemiş gibi ham duran duvarların üzerine sürülen mavi boya hoşumuza gitti, en çok fotografı burda çektim. Bir kaç elbise ve üst beğendik.Erkek bölümünden, erkek arkadaşım için 2 renkli polo yaka tshirtlerden hediye aldım. Personel gayet yardımcı ve güleryüzlü idi ancak çeşit biraz daha arttırılabilir diye düşünüyorum,zaten mağaza çok yeni, bu da olacaktır sanırım.Kötü haber, tshirt en büyük beden olmasına rağmen sevgiliye olmadı, kendisinin Marc Jacobs'dan giyinebilecek incelikte olmadığına kanaat getirip, derhal zayıflamasını salık verdim :), bu hafta içinde değiştirip ssnırım kendime bir şey bakacağım.

Ordan ver elini Chloé;içersi bembeyaz,en çok buranın çalışanlarını sevdik, mağazadaki çantalar gözümüzü kamaştırdı Bay bag senin Saskia benim hepsi birbirinden güzeldi. Bir süredir denemeyi düşündüğümüz o pek stylish duran iki ayakkabıyı denedik,biri bu pembe topuklu ayakkabı, diğeri de sunun mavisiydi ama tüm o muhteşem teknolojik görünümlerine karsın hiç ergonomik değillerdi. Pembe topuklu olanın benim için 3 sorunu vardı, defilede modellerde de görülen, ayakkabının üzerine ağırlık binince yanlardan açılıp kötü durması,topuğunun çok küçük bir alana yayılması yüzünden yürürken oluşan denge sorunu ve bileğime bol gelmesi, diğerinin de yine bilekten sarmaması bu ayakkabıların modellere nasıl olduğu yolunda kafamda soru işaretleri oluşturdu. Neyse, sonra arkadaşım Chloé yüzüklerini beğendi, ben de ona pembe olanı doğum günü hediyesi olarak aldım,üstünde minik taşları ve Chloé yazısı var şirin bir şey, biraz kasada sorun vardı ama bunu da yeni olmalarına verdik.

Sırada bizim yine çok sevdiğimiz bir marka olan Marni vardı, ayakkabı ve takılara bittiğimizi bilmem belirtmeme gerek varmı,bu sene Marni'nin ayakkabıları kesinlikte wish listimde. Bu mağaza da oldukça başarılıydı, içerde ortada elbisenin altından hava üfleyen bir düzenekle farklı bir ortam yaratılmıştı.

Ferretti,Etro ve Lanvin'e girmedik, Sergio Rossi ve Jimmy Choo'ya vitrinden baktık ve turumuzu tamamladık, Marc Jacobs mağazalarının burada olması sebebiyle buraya periyodik ziyaretler yapacağımız konusunda görüş birliğine varıp, Kırıntı'da tavuklu quessadilla ları mideye indirmek üzere yokuşu tırmanmaya başladık.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...