27 Şubat 2008 Çarşamba

Siz hangi ünlüden bir parça isterdiniz?




Cancer Research UK, İngiltere'nin önde gelen ve kanser araştırmalarına adanmış bir vakıf. İşte bu vakıf dört senede bir olan 29 Şubat'ı daha hatırlanır kılmak ve kendilerine yardım sağlamak amacıyla " Make Today Count " projesini başlatmışlar. Bu projeye destek sağlayanlardan biri de başta Kate Moss olmak üzere pek çok ünlünün kuaförü olan Londra asıllı James Brown. The James Brown London Collection markasıyla Kate Moss'dan esinlendiği saç bakım ürünleri de bulunan kıvırcık James kalbine çok yakın bulduğu bu vakıf için şöhretli arkadaşlarından topladığı kıyafetleri 29 Şubat 2008 günü Marlybone Londra'da bulunan Cancer Research Shop'ta sessiz açık artırma usuluyle satacak. Şu anda ebay'den de ulaşma imkanı olan kıyafetler kimlere ait derseniz, Kate Moss'un 2007 V&A Golden Age Couture galasına giydiği soluk altın renkli vintage elbise ki, elbise kazayla yırtılıp, ortadan katlanıp, bir fiyonkla daha etkileyici bir mini elbise haline dönüşmüştü, Sienna Miller'ın Karen Walker marka kırmızı elbisesi, Jude Law'un Alfie'de giydiği gri çizgili ceketi, David Beckham'ın koyu kahve deri ceketi.. ilgimi çekenler olurken bunların yanısıra Jade Jagger, Lilly Allen, Kylie Minogue, Eva Herzigova, Naomi Campbell, Kelly Osbourne, Dita Von Teese .. gibi diğer ünlülerden de parçalar bulmak mümkün.


Kate Moss'un yukarda belirttiğim moda tarihi yazan bu elbisesine ulaşmak tabi ki çok kolay değil çünkü su anda elbise 500 poundluk fiyatıyla vakıfa en çok para getirecek parçaymış gibi gözüküyor, diğerlerinin fiyatları daha uygun olmasına rağmen, yardım amacıyla yanıp tutuşan moda severlerden bayağı ilgi görecekleri kesin.

Daha fazla bilgi ve satın almak için:






26 Şubat 2008 Salı

Parfüm savaşları


Oscar ödül töreninde Anne Hathaway ki, kendisine sempatim sadece Devil Wears Prada'da oynamasından kaynaklanır yoksa tarz sahibi ve güzel bulmam, tamamen şans, yine Lancome ile yaptığı anlaşma ve parfüm reklamından söz edince aklıma diğer parfüm ve ünlü beraberlikleri geldi. Paris'te yapılan reklam çekimlerinden sonra adı sır gibi saklanan parfüm hakkında ki kendisi de ismini söylemedi, henüz bir bilgi sahibi olmamamıza karşın, reklamların sonbaharda gösterileceği ve aralarında Sophie Marceau'lu Guerlain reklam filmi olmak üzere pek çok parfüm reklamı yönetmiş olan fotoğrafçı Peter Lindbergh tarafından çekildiği bilinenler arasında.


Diğer bir ünlü ve parfüm birlikteliği benim de hayranları arasında olduğum Justin Timberlake ve Guerlain'den gelmekte. Guerlain parfümleri Başkan ve CEO'su Alain Lorenzo Justin'in modern şıklığı temsil eden dünyaca tanınan bir trendsetter olduğu için seçtiklerini belirterek, reklamların bu sonbaharda gösterime gireceğini belirtti. Modern ve rahat şıklığın güzel bir örneği olan Bay Timberlake'in, avangard moda evine nasıl bir katkısı olacağı merak konusu olurken, bize de daha fazla Justin Timberlake görebilmek için iyi bir fırsat olacağı kesin :)


Son birlikteliğimiz biraz daha ilginç; İngiliz Vogue dergisinin yazısına göre Erykah Badu, Tom Ford parfümlerinin uluslararası elçisi olacakmış. Müziğini takdir ettiğim bir sanatçı olmasına rağmen, kendisini bu kadar ikonik bir markanın yüzü olabileceği aklıma gelmezdi, ama Tom Ford'un bir bildiği vardır demekten de kendimi alamadım, bakalım bu birliktelikler bize neler gösterecek.


25 Şubat 2008 Pazartesi

And the oscar goes to...




SAG ödüllerine ve Bafta'ya blogumda kayıtsız kalmış olabilirim ancak Oscar ödüllerini es geçmem mümkün değil. Yıllardır kim ne giymiş diye merakla beklediğim bu ödül töreni, bu yılda 80. kere gerçekleşti ve heykelcikler sahiplerine kavuştu.

Dünya yıldız ve yıldızcıklarının kırmızı halıda arz-ı endam ederken, bana hakim olan duygu genellikle hayal kırıklığı idi, vay be dedirtecek tasarımları bu yıl göremedik. Genelde fazla risk alınmayan, sade görünümlerin tercih edildiği kırmızı halıda, Heidi Klum ve en iyi kadın oyuncu oskarını kazanan Marion Cotillard cesur seçimleriyle öne çıktılar. Heidi Klum'un ipek taftadan yapılmış, John Galliano imzalı elbisesi, renk olarak güzel olmasına ve halı ile uyum içinde olmasına karşın:P, boynundaki Star Wars'ı andıran fazlalık ve aksesuarların uyumsuzluğu yüzünden çok iyi bir seçim olarak görünmedi, elbisenin tek önemli özelliği bana göre yarın yapılacak açık arttırmada gelirinin hayır kurumuna (Red Heart Truth) bağışlanacak olmasıydı. En iyi kadın oyuncu dalında Oscarı kucaklayan Fransız aktris Cotillard'a gelince saçı, makyajı ve kendisi hoş olmasına karşın, modifiye edilmiş balık görünümündeki Jean Paul Gaultier elbisesi, bana göre yeteneğiyle ters orantılı idi, ancak bu elbise farklı olduğu için kimileri tarafından beğenildi.

Gecede kırmızı ve siyah en çok tercih edilen renkler olurken, sarı, krem, mor, yeşil, açık pembe renkleri az da olsa seçenler de vardı, straplez ve tek omuz , deniz kızı benzeri kuyruklu tasarımlar göze çarpan diğer detaylardı. Törende, Marchesa, Dior, Valentino, Chanel, Versace isimleri öne çıkarken, tek bir moda evinin hakimiyeti söz konusu değildi. Kimler hangi modacıları tercih etmişti diye merak edecek olursanız, yukarda belirttiklerim dışında Anne Hathaway ve Jessica Alba Marchesa, Nicole Kidman Balenciaga, Vanessa Paradis ( o siyah çoraplar da neydi öyle böööğğkk) ve Penelope Cruz Chanel, Cameron Diaz Dior, Jennifer Garner Oscar de la Renta, Hillary Swank Versace, Cate Blanchett Dries Van Noten'i tercih etmişti. ( Balenciaga bekliyordum) Elbise olarak değerlendirildiğinde Kathrine Heigl'ın kırmızı( mercan rengi de diyebiliriz) tek omuz askılı Escada'sı ve Anne Hathaway'in yine tek omuz detaylı, önünde çiçekler olan helenistik elbisesi, (geçen seneki kocaman fiyonklu Valentino elbisesini düşünürsek), benim açımdan elbise oscarına layık görüldü. Orjinal senaryo dalında Oscar alan ve alkışı hakeden eski striptizci /yeni yazar Diablo Cody dövmeleri, leopar desenli, yürüdükçe üst bölgelerini teşhir eden ve kendisini de rahatsız eden kıyafetiyle ne yazık ki çok bayağı görünüyordu. Daniel Day Lewis'in eşi Rebecca Miller'da kırmızı fiyonklu askıları ve önünde kafam kadar broşu olan elbisesiyle zevksizlik sınırlarını zorlamıştı.15 yaşında olan ve oraya neden çağrıldığına bir anlam veremediğim itici Miley Cyrus, Valentino elbisesiyle kendisinin ne kadar sanslı olduğunu düşünmeme sebep oldu. Bu arada Miley Cyrus ve Heidi Klum'un ödül törenine davetli olup, Angelina Jolie, Charlize Theron ve Reese Witherspoon'un olmaması bana anlamsız geldi.

Mücevherler arasında Chopard, Cartier, Harry Winston, Lorraine Scwartz markaları öne çıkarken, Cameron Diaz'ın sade straplez ve buruşuk! elbisesini neden bir kolye, sallantılı küpeler veya bilezikle süslemediği ben de merak uyandırdı ( Son iki yıldır kıyafet seçimlerinde pek bir isabetsiz ). Saç ve makyaj trendlerinde kıyafetler gibi sade bir hava hakimdi, koyu göz ve dudak makyajı fazla yoktu. Marion Cotillard, Penelope Cruz en hoşuma giden makyaj örnekleri olurken, Jessica Alba da saçıyla ve makyajıyla benden bir heykelcik kaptı. Elbisesini beğendiğim Kathrine Heigl Marilyn Monroe havalarındaki saçı ve fazla turuncu/bronz olan makyajıyla başarısızdı.

Erkekler de ise Armani ve Dior tercih edilen markalardı, Daniel Day Lewis, Patrick Dempsey ve George Clooney görünümleriyle gözümüzü oksadılar.

Bir Oscar ödülleri töreni de böyle bitti ve bence gerek filmler bazında gerek kırmızı halı bazında 80. yılın ihtişamını göremedik. Gelecek sene daha iyilerini görmek umuduyla diyerek, bu yazıyı noktalıyorum.

Bugün ne giydim?




Bu aralar sık mı yapmaya başladım bu bölümü ne? Cumartesi günü yine kızlarla buluştuk, Hakan Köse Difference'ta yeni saç kesimlerimizi yaptırdıktan sonra yemek yedik ve ben bunları giydim:



  • Topshop beyaz tshirt

  • Zara siyah şort

  • H&M gri hırka

  • H&M kareli trençkot

  • Chloé ayakkabı

  • Cordello çanta

Çanta, hırka ve trençkot sevgilinin son seyahatinden kendi elleriyle seçilmiştir, nasıl bir erkek için hiç de fena değil, değil mi? Bunca yıllık eğitim meyvelerini veriyor sonunda :))



21 Şubat 2008 Perşembe

Bugün ne giydim?



Dün akşam kızlarla dışarı çıktık, ne zamandır görüşemiyorduk. Yemek, şarap, muhabbet derken, bugün şu saatte hala akşamdan kalmayım :p Evden zor çıktım, ama blogum için resim çekmeyi de ihmal etmedim:



  • H&M siyah kendinden puantiyeli elbise

  • Gri opak çorap ( Pentiydi sanırım)

  • Kurt Geiger oxford botlar

  • H&M kolye ve küpeler

  • H&M fular

  • H&M çanta

  • River Island krem rengi palto

Yalnız H&M reklamlarından fırlamış gibiyim, reklamlardaki modellerin üzerinde anca bu kadar H&M ürünü olur heralde heuheuhee..



18 Şubat 2008 Pazartesi

Melankoliklere tavsiye



Hani olur da şu karlı soğuk günleri aşıp, güneşli ama serin geçiş mevsimine ulaşabilirsek mart gibi falan. Hani vitrinlere bahar çoktan gelmiştir, siz de kışlıklarınızdan sıkılmış olursunuz ama hava hala soğuktur ( Burada küresel ısınmayı anmadan geçemeyeceğim, ara mevsimler artık pek olmuyor :() İşte o zamanlarda üzerinize yerleşen ara mevsim melankolisinden kurtulmanın yolu kıyafetlerinize renk eklemek olacaktır. Kışın siyahlar ve griler ile geçtiğini düşünürsek, baharın habercisi canlı renkli bir şal veya bir çantayı kıyafetinize eklemeniz, gelecek güneşli günlere adapte olmanızı kolaylaştıracaktır. Mary Kate Olsen alışılmadık Dior by John Galliano (Soft Dior babe small shopping bag ) sarı çanta ( Çantayı sevmedim, Dior değil de sanki , sıradan başka bir marka gibi görünüyor) mor şal kombinasyonuyla Rachel Bilson yine sarı renkte şalıyla, yaz mevsiminin ve yazın bu hit renginin habercisi gibiler.

Gisele Bundchen- Max Factor elele, hep beraber türbüne(!!!)


Gisele Bundchen'nin Victoria's Secret ile anlaşmasını bittiğinde kariyerinin de biteceğini mi sandınız? O güzellik ve popülerlikle böyle bir durum söz konusu bile olamaz :) Viktorya'nın sırrına servetinin ve ününün önemli bir bölümünü borçlu olan Brezilyalı güzelimiz çok geçmeden yeni bir anlaşmaya imza atmakta gecikmedi. Enews sitesinin haberine göre Max Factor, Gisele i 2,5 milyon dolar karşılığı, 2 yıllığına renklerine bağladı. Markanın uluslararası yüzü olacak süper modelin şu an markanın yüzü Carmen Electra'yı ekarte edip etmediği sorusu akıllara gelirken, kaynaklar kampanyanın yazın başlayacağını haber verdi. Forbes'un en çok kazanan listesinde modeller arasında geliriyle, 2007 yılı içersinde ilk sırada yer alan güzelimizin, anlaşma ile ilgili olarak heyecan duyduğu gelen bilgiler arasında, 2,5 milyon karşılığında sadece heyecan duymak çok "cool " bir tepki :))


Markanın su an sadece bir maskarasına sahip olsam da, benim eve alıp beslemek istediğim makyaj gurusu Pat McGrath'ın danışmanlığında, imajını gözümde düzeltmeye başlayan Max Factor'un, Gisele Bundchen'i de saflarına katması ilerde makyaj ürünü seçimlerimde ne kadar etkili olacağını hep beraber göreceğiz.

14 Şubat 2008 Perşembe

HAPPY VALENTINE'S DAY!!!




Sevgilisi olan, olmayan, isteyen, istemeyen, plan yapan veya umursamayan herkesin gününü kutlarım. Kutlamak adettendir değil mi? Eeeveett, neyse benim için bugün liseden sonra önemini yitirdi dolayısıyla, ben umursamayanlar kategorisindeyim. Önemsemiyorum diyorum ama aklıma da takılmadı değil, hani bu akşam bir planım olsa dışarda, ne giyerdim diye. Ne giyeceğine hala karar verememiş olanlar veya daha sonrası için iki adet seçenek oluşturdum, bakalım hosunuza gidecek mi?
1. seçeneğimiz biraz spor- şık bir tarz; daha günlük kıyafetlerin tercih edileceği mekanlar için uygun olur. Gelecek sezonun rengi olan parlak mavi renkte bir üstü, jean( J Brand Love Story modeli, henüz edinemedim :( ), siyah burnu açık bir ayakkabı ( burda kendisi Christian Louboutin'dir, canıım !!), büyük bir portföy, krem rengi bir palto ve renkli bileziklerle tamamladım, saçlar da stilimize uygun at kuyruğu :)


2. seçeneğimiz ise parti kızları için uygun; bu gece planı önce mum ışığında yemek, sonrası dans etmek olanlar için. Yine canlı yeşil renkte bir elbise, altın rengi ayakkabı, portföy ve takılarla kombinledim. Üstümüze de zamane trendi deri ceketimizi attık mı bizden havalısı olmaz. Siyah opak çoraplarınızı ve bu kadar altın detaydan sonra saçlarınıza abartısız bir fön çektirmeyi unutmayın.


Artık ne giyeceğim derdinden kurtuldunuz :p Hepinize aşk ve keyif dolu saatler dilerim :))

11 Şubat 2008 Pazartesi

2008 İlkbahar-Yaz Ayakkabı dosyası



Geçtiğimiz haftalarda yapılan New York moda haftasından sonra önümüzdeki yılın trendleri konuşula dursun, ben daha yakın bir zaman dilimine odaklanmış bulunuyorum. Ayakkabı konulu anketim bittiğinden beri önümüzdeki ilkbahar- yaz ayakkabı trendlerinden bahsetmek istiyordum. Ankete 30 kişi katılmış olsa da, bu çoğunluğun pek ayakkabı düşkünü olmadığı ortaya çıkan sonuçtur, belki de siz iflah olmaz çanta koliklerden siniz hıı??


Neyse efendim, gelelim havalar ısınınca neler giymemiz öngörüldüğüne. Bu sene ayakkabılar sevimli sıfatından çok uzak, modellerin pek çoğu cesurluk ve yaratıcılık sınırlarını zorlamakta. Geçen sene aldığımız platform, rugan, egzotik deri ( krokodil, yılan..vs), koni topuklar, stilettolar ve babetler giyilebilirliğini korurken, bu yaz bot- ayakkabı karışımı türlerin yeniden yorumlanması Gucci, Peter Som, Chloé, Chanel podyumlarında göze çarpmakta, siz de benim gibi oxford ayakkabılarınızdan kopmak istemiyorsanız, bu ayakkabılardan edinmeniz kaçınılmaz olacaktır.


Çarpıcı renk ve desenler bu yazın ayakkabılarında öne çıkan trendlerden, Miu Miu, Prada, Dries Van Noten podyumlarında güzel örneklere rastlamak mümkün. Bu yaz dolgu topuklarda az da olsa bazı tasarımcılar tarafından kullanılmakta, Phillip Lim, Allessandro Dell' Acqua ve Alberta Ferretti geyşa etkileşimli yüksek ve bantlı tasarımlar yapmışlar.Bunların dışında oxford stili dolgu topuklarda var, Michael Kors, Chanel ve Calvin Klein öncülerden.


Çok sevdiğimiz gladyatör sandaletleri de her zamankinden daha detaylı ve dizlere kadar uzanan yorumlarıyla beğenimize sunulmuşlar, aynen Balenciaga, Givenchy ve D&G'de olduğu gibi ama benim bu seneki favorim kesinlikle Burberry gladyatör sandaletleri.



Benim 2008 İlkbahar-yaz ayakkabılarında ilk beşim şöyle sıralanabilir:



1.Gucci Shoeboots


2.Burberry gladyatör sandaletleri


3.Gucci siyah rugan sandaletler


4.Versace turuncu rugan ayakkabılar


5.Pierre Hardy shoeboots



Sizin fikriniz nedir, hangi modeller sizin dolabınızda yer bulurken hangileri asla asla durumunda olacaktır?


Resim altı ilk sıra soldan sağa ( benim ilk beşim) : Gucci, Burberry, Gucci,Versace, Pierre Hardy
İkinci sıra soldan sağa: Cholé, Chanel, Balenciaga, Prada, Prada, Sonia Rykiel,Alexander McQueen
Üçüncü sıra soldan sağa: Miu Miu, Dries Van Noten, Balenciaga, Phillip Lim, Chanel, Alberta Ferretti.

10 Şubat 2008 Pazar

Deja vu!!



Bu kelime bu haftasonu bir magazin dergisinde gördüğüm resim karşısında hissetiğimin tam karşılığı. Biz celebrityler diye başlayan cümleler kuran, uzun süredir 2004-2005 yıllarından itibaren Sienna Miller'ın gönlümüze taht kurarak hepimize ilham vermesine ve dünya stil radarına çıkmamak üzere girmesine sebep olan "boho chic" akımını inceden inceye taklit edip, kendini orjinal bir stil ikonu sanan Tuba Ünsal bu işi iyice resmileştirip, Sienna Miller'ın 2007 yılı ocak ayında Factory Girl filminin NYC galasından sonraki partiye giydiği siyah şortlu cesur kombinasyonu yaklaşık 1 yıl sonra, sanırım hiç birimizin görmediğini varsayarak (Aradığı şortu ancak bulabildi sanırım) ülkemiz sokaklarında uygulamayı başarmıştır. Miller'ın vintage üst, 2005 sonbahar - kış sezonuna ait Louis Vuitton botlar ve deri ceketle tamamladığı bu kıyafeti,Tuba da tesadüftür ki yine opak siyah çoraplar, yakası ve kolları kürk detaylı bir ceketle ve yazlık sandaletlerle kombinlemiş. Sienna Miller'ın, 60'lı yıllarda Andy Warhol'un ilham perisi Edie Sedgwick'i canlandırdığı ve biraz şov amaçlı olduğu halde ( Filmi seyrettiyseniz Edie'nin tarzının bu kıyafetle örtüştüğünü görmüşsünüzdür), bu taşınması zor kıyafetle sınırları zorlamış, pantolonunu evde unutmuş, Bridget Jones'un donuyla dışarı çıkmış eleştirilerine maruz kalmıştır. Tuba ise aynı üstte gördüğünüz kötü resim (tüm aramalarıma rağmen, düzgün bir foto bulamadım) gibi kötü bir taklit olmaktan öteye gidememektedir, cadının ona tavsiyesi ise bir an önce taklit etmeyi bırakıp kendi tarzını bulmasıdır. Hepinize iyi geceler :)

8 Şubat 2008 Cuma

Moda Cadısı Maximum'da :o)

Biraz önce fashion out style in adlı blogu okurken, kendi bloguna ilişkin maximum kartın sitesinde çıkan yazıdan bahsediyordu, linke bir tıkladım ne göreyim, aynı yazıda benden de bahsediyorlarmış hahahhhahha :)) Bu haber sürpriz oldu ve yüzüme kocaman bir gülücük kondurdu. Alt başlığı değiştirmiş olsam da, işe yarar bir kaynak olarak görülmek güzelmiş :))
http://www.maximum.com.tr/maksimum_yasam/article.asp?lngArticleID=803

Küçük New York




Bir süredir yazamıyorum, notlar alıyorum ama yazamıyorum. Bugunlerde havaların soğukluğuna rağmen özellikle Nişantaşı'nda soğuğa aldırmadan, açık ayakkabılarla dolaşan hem cinslerimi görüyorum ve kendilerine şapka çıkarıyorum. Yoksa artık biz de New York ve Londra'da olduğu gibi başkalarının ne dediğine aldırmadan, içimizden geldiği gibi mi giyinmeye başlıyoruz ?

4 Şubat 2008 Pazartesi

Hayatımız alışveriş merkezi: Astoria

İstanbul'a her hafta yeni bir alışveriş merkezi açılıyor ve ben de her hafta denetçi gibi bu alışveriş merkezlerini gezip, yazı yazıyorum :) Blogun ismini belki alışveriş merkezi cadısı olarak değiştirmek daha anlamlı olur :p

Bu hafta Esentepe'de yeni açılan Astoria alışveriş merkezine gittim. Herry, De facto, Lacoste, Network, Pretty Fit, Brandroom.. vb gibi, çeşitli fiyat kategorilerinde mağazaların bir arada bulunduğu, tasarımı ve mağazalarıyla yine ben de pek iz bırakmayan, City's Nişantaşı ile benzerlikler gösteren ve ilginçtir ki yine indirimle açılan diğer bir mekan. Bu mağazalar içinde, en çok zamanı içindeki binlerce çeşidi ve yüzlerce LCD televizyonla sizi aptallaştıran Electro World'de harcadık ve alışveriş yaptık. Genelde bulunduğu muhit itibari ile iş çevrelerine hitap etmesi düşünülen, bu alışveriş merkezinde benim sadece 3 dükkan ilgimi çekiyor: Sephora, Aldo( henüz yapım aşamasındalar) ve Charles & Keith. İlk iki mağaza zaten İstanbul'da Nişantaşı, Taksim ve İstinye Park şubeleriyle daha önce bizimle tanışmışlardı, Charles & Keith ise yurtdışında ayakkabı fiyatlarının 25 doları aşmadığı, trendy ama ucuz ayakkabılar satan bir marka olduğundan, burada bu fiyatlara ne kadar yaklaşılacağını görmek açısından ziyaret etmem gereken mağazaların başındaydı. 25 dolar olmasa da babetler ve düz ayakkabılar 70-80, platform ayakkabılar ve botlar 80-90, çizmeler de 100-120 tl lik fiyatlarıyla uygundu diyebilirim.

Henüz yemek katında çalışmalar devam ederken, tavan yüksekliği ile sizi saşırtan Kanyon alışveriş merkezinden tanıdığımız Kitchenette faaliyetteydi, ancak aç olmadığımız için bu seferlik es geçtik.

Alışveriş merkezleri söz konusu olur da tezatlar olmaz mı, burada da tabiki bizi hayrete düşüren bir olay yaşadık. Merkezin ortasında masa ve 2 adet mikrofon ve bangır bangır disco partizani çaldığını görünce birilerinin konusacağını anlayıp, gezerken söyle bir aşağıya baktık , Pakize Suda ve Müge Anlı, karşılarında Seda Sayan tarzı sabah programlarında görebileceğiniz bir kitle ve gündemdeki malum tartışmanın diğer tarafı olan kitle hep beraber bir ağız dalaşındalar. Yine lüks olmak gibi bir iddianın gözümüze sokulduğu , yukarda rezidansların milyon dolarlardan satıldığı böyle bir yerde bu manzara ile karşılaşmak bize sadece Türkiye'de!! durumlarını bir kez daha yaşattı.

Maksimum 35-40 dakika arası kaldığımız bu alışveriş merkezi de bana yine bir tat vermedi anlayacağınız. Alışveriş merkezi savaşlarının iyice kızıştığı zamanımızda, hangi alışveriş merkezinin, fark yaratıp kalıcı olacağı, sizde gitme hissi uyandıracağı ve hangilerinin hastane, okul, otel.. vs gibi başka mekanlara dönüşeceğinin sonucunu merakla beklemekteyim.

1 Şubat 2008 Cuma

Moda Cadısı nyc2ist.com'da!!!!

Cadınız artık globalleşiyor sekerler :))) . Bundan böyle moda ve trendler hakkındaki yazılarımı http://www.nyc2ist.com/ adlı siteden de takip edebilirsiniz. İlk yazımızın başlığı "Çiçek Bahçelerinin Dayanılmaz Hafifliği", 2008 ilkbahar-yaz koleksiyonlarını etkisi altına alan çiçek desenleri ve bunların kullanımı hakkında, yazının devamı da işte burda :http://www.nyc2ist.com/content/view/510/145/
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...