13 Mayıs 2008 Salı

Geri sayıma az kala





Nefesimizi tutmuş favori dizimiz Sex and The City'nin filmini bekleye duralım, filmin Londra prömiyeri 12 Mayıs'ta gerçekleşti. Geceye Sarah Jessica Parker herkesin taşıyamayacağı ama tam Carrie'lik,50'lerin mezuniyet elbiselerini çağrıstıran açık yeşil Alexander McQueen elbise ve yine onun tasarımı ayakkabılarla katılırken, görünümünü İrlandalı şapka tasarımcısı Philip Treacy'den "bahçe" temalı bir şapka ile tamamlamıştı. Miranda rolundeki Cynthia Nixon göğüs dekolteli,siyah Calvin Klein elbisesiyle bence gecenin en hoş olanıydı.Kristin Davis kırmızı vintage Guy Laroche Couture kıyafetiyle klasik güzelliğine uygun giyinmişken, Kim Cattrall'ın tercihi yine kırmızıdan yana olmuştu.

Açlığımızı şimdilik geceden fotoğraflar ve basında çıkan bazı kapak ve posterlerle yatıştırmaya çalışa duralım,gösterime sadece 17 gün kaldı. Bekle bizi 30 Mayıs!!!

12 Mayıs 2008 Pazartesi

Hayalim, Juergen Teller ve ben
















Sizlere cuma gunu bahsettiğim uzere,Marc Jacobs'ı da görmek umuduyla Cumartesi ünlü moda fotoğrafçısı Juergen Teller'ın Nurnberg adlı sergisine gittim.Daha once planlanmış mani-pedi aktivitelerimi tamamlayıp ( Erken bir saate aldırmaya çalışsam da doluluktan dolayı başarılı olamadım)saat 20:00'ye doğru Mısır Apartmanı 4. katta bulunan Galerist'e Juergen Teller ve Simon Periton ( Kendisinden bu sergiye kadar haberdar değildim, çok da bir şey kaybettiğim söylenemez :) ) fotoğraf sergisine arkadaşımla, kelimenin tam anlamıyla koşarak vardık. Sergi açılışı 19:00 - 21:00 arası olduğundan ve Marc Jacobs'ın orda olma dedikoduları yuzunden ( Buradan bu haberi bir tarafından uyduran Akşam gazetesi yazarı arkadaşa sevgilerimi(!) yolluyorum) geç kaldığımız için hayıflansakta, içeri girip tanıdık insanlarla konusunca kendisinden eser olmadığını anlayarak hem üzüldük, hem de rahatladık. Konustuğumuz fotoğrafcı Emre Ünal gunduz, hayranı olduğu Juergen Teller'ın fotoğraflarını çekerken nasıl heyecanlandığını ve Teller'ın sakin cool bir kişilik olduğundan bahsetti. Onunla vedalaşıp sergiyi dolaşmaya başladık. Aralarında ingiliz model Lily Cole, Kate Moss (sanırım),kendi nu fotoğraflarını ve çocuğunun fotoğraflarını da içeren yaklaşık 20-30 kadar fotoğrafı inceledikten sonra gözlerimiz Bay Teller'ı aradı kendisini çocuğunun peşinden koşarken gördük, görüntü gerçekten sevimliydi. Simon Periton bölümü hem içerik hem de işler bakımından biraz zayıftı, çalışmalarında bir psychedelic etkisi gözümüzden kaçmadı ;).

İki sanatcının da eserlerine gereken zamanı ayırdıktan sonra,sıra Juergen Teller ve sergiye gelenlerin tarzlarıyla ilgi fotografları çekmeye gelmişti. İçerdeki insanlar çok farklı tarzları da bir araya getirmişti,dergi sayfalarından fırlamış gibi görünen insanlar kadar,sokak tarzını da görmek mümkündü, havaların durumu insanları da iki arada bir derede bırakmıştı. Bense geç kalmanın da verdiği telaşla, üzerime risksiz bişiler giymiştim ( Jean Citizens of Humanity, Miss Selfridge çiçek desenli tunik, Zara deri ceket,Fendi çanta, Marc by Marc Jacobs ayakkabı) burada ben Tokidoki karakteri olarak karsınızdayım. Doğrusu ben kendimi, aynadaki halimden bile sevimli buldum :)

Juergen Teller'ın başkalarıyla ve vintage kraliçesi(!) Ece Sükanla konusurken bazı fotograflarını cektim, ayrıca Ece'nin Chanel çantasına bayıldığımı da söylemeliyim. İstediğim herkesi çekemesem de sanırım fotolar sizlere yine de bir fikir vermekte yardımcı olacaktır. Fotoğraflarımı çekmenin de verdiği gonul rahatlığıyla oradan ayrılıp, 2. katta yaklaşık 1 yıldır faaliyette olan Midnight Express adlı dukkanı da gezdik. Burası tasarımcı Banu Bora ve mimar eşi Tayfun Mumcu tarafından oluşturulan Banu Bora, Hakan Yıldırım, Ümit Ünal gibi tasarımcılardan parçalar, çeşitli farklı takılar sunan, her odanın farklı bir havada olduğu, pek çok yönüyle diğerlerinden ayrılan bu butik, size alışıla gelmişin dışında br alışveriş alternatifi sunuyor. Burada fotograflama fırsatı da bulduğum kuması ve tasarımı çok hoş gri tshirtle beraber beğendiğim parçalar da oldu. Fiyat aralığına gelince uygun olan parçalar kadar pahalı olarak nitelendirilebilecek parçalar da vardı diyebilirim.

Mısır apartmanından karnımız zil çalarken çıkıp, İstiklal Caddesi boyunca Galatasarayımızın şampiyonluk kutlamalarına eşlik edip, akşamımızı White Mill'de satsumalı votka üstü yemekle tamamladık.

10 Mayıs 2008 Cumartesi

Bugun ne giydim??


Bir Galatasaray taraftarı olarak tabiki bugun GS forması giydim, tüm Galatasaraylıları canı gönülden kutlarım :)

9 Mayıs 2008 Cuma

Ben mi, Alexa mı??





Bu gri bahar havasını nasıl uzaklaştırabilirim diye düşünürken, arşivdeki görüntülerimin de yardımıyla aklıma bir süredir yapmak istediğim bir şey geldi. Hani kime daha çok yakışmış anketleri oluyor ya, işte şimdi ben ve dunyadan insanları karşılaştırıp,biraz eğleneceğiz, bu blog benim olduğuna göre en azından ben eğleneceğim :)( Çok mu cadıca oldu? )

İlk kıyafetimiz Topshop kahve-mor desenli elbise, elbiseyi benim dışımda İngilizlerin son bir yıldır falan yıldızı parlayan yeni stil ikonlarından model/ sunucu Alexa Chung giymiş.Bu elbiseyi ben 07 yaz indiriminde aldım, yazın giyme fırsatım olamadan,kışa mor çorapla kombinlendim, Alexa ise elbiseyi yazlık olarak naturel tonlardaki ayakkabılarıyla tamamlamış. Ben de yazın o tipte olmasa da o tonlarda bir ayakkabı ile giyerdim, kızımızın uzun ve ince bacakları da kendisinin bir artısı tabi :))

İkinci parçamız H&M yakası fiyonklu bluz. Ben bu üstü siyah dar paca jean, gri platform ayakkabı ve siyah çanta ile tamamlarken, dunyadan aynı zevke sahip diğer hanım kızımız yine siyah dar kesim pantolon,duz çizmeler ve çapraz çanta ile tamamlamış, ancak onun fiyonguna ne olmuş anlayamadım.

Simdi sizin göreviniz, fotoğraflara bakıp, kime yakışmış yorumlarında bulunmak, hadi bakalım!!

Dip not: Bu arada bugun okuduğum bir yazı üzerine Marc Jacobs'ın acaip reklam fotoğraflarını çeken( En son bakınız Victoria Beckham ), tarzına hayran olduğum fotoğrafcı Juergen Teller'ın fotoğraflarından oluşan bir sergi nedeniyle İstanbul'a geldiğini öğrendim, aynı yazıda Marc Jacobs'ın da İstanbul'da olma ihtimali olduğunu okuyunca, halimi tahmin edersiniz sanırım. Bu hafta sonu bu dedikodunun izini süreceğim, doğru olmasa bile en azından sergiye gideceğim kesin. Herkese iyi hafta sonları :))

8 Mayıs 2008 Perşembe

Bugün ne giydim?


Havaların çok iyi gitmemesi, dolabımın arka tarafında uzun süredir duran Minnetonka botlarımı ihmal ettiğimi aklıma getirdi, bugün onlara biraz ilgi gösterip, içimdeki Pocahontas'ı hayata geçirdim :)

*Zara jean
*Topshop tshirt
*Minnetonka botlar
*Zara deri ceket
*Divided by H&M şal
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...