7 Aralık 2012 Cuma

Ev aranıyor



Pazar günü Nero'da kahvemi yudumladığım andan bu yana, zaman çabuk geçti. Günler yeni bir ev aramakla ( Oldukça tüketici ve zaman alan bir aktivite :( ), fitness antremanları ve 
 Miu Miu ilkbahar yaz 2013 koleksiyonu arasında bitiverip, cumaya ulaştı bile. Bu çirkin askıyı takmak inanın hayatımı kolaylaştırmıyor, ne giyseniz olmuyor, detaylar askının karanlığında kayboluyor. Kıyafet seçmek beni zorluyor ve bu sebeple ben bu akşam gerçeleşecek Elle Style Awards'a bile gitmek istemiyorum.


The days went by so quickly: from that moment I sipped my coffee at Nero on sunday until today. This week consisted of house hunting (Very consuming and tough job!), fıtness training and various events such as Miu Miu SS 2013. I have no idea where the days have gone and it's already Friday! Believe me, wearing this hideous arm strap doesn't make my life easier as well and whatever I wear dissappared in the darkness of the thing. I have a hard time in choosing my outfits and this even led me deciding not going to Elle Style Awards tonight. 


Tayt / Leggings: Versace for H&M
Tişört/ Tee: Junky Styling
Denim ceket/ Denim Jacket: Levi's
Parka: H&M
Botlar/Boots: French Connection
Çanta/Bag: Longchamp
Gözlük/Sunnies: Marni at H&M

5 Aralık 2012 Çarşamba

Pazar egzersizi


İyi haftalar :) . Blogda değişiklikler olmasını istiyorum demiştim ya, bu post o yöne doğru bir adım olacak. İstiyorum ki adı Moda Cadısı olsa da, her zaman modadan bahsetmeyelim çünkü ben ve hayat sadece modadan ibaret değiliz. Blog çok yönlü olsun, seyahatler, yemek yazıları daha çok olsun, onlara mesela spor ve sağlıklı yaşam da eklensin, hayatta ne varsa burada yer alabilsin, daha fazla hayatın kendisi haline gelsin.  Siz ne dersiniz?

Benimle aynı fikirde ve okumaya kararlı iseniz hemen bu postun esas konusuna geçiyorum. Bir süredir düzenli olarak spor yaptığımı artık bilmeyen kalmadığını varsayarak, size biraz pazar günü yaptığım  eğlenceli egzersizden bahsetmek istiyorum. Bu hafta sakatlığıma rağmen, sevgilimle 3. kez evimize çok yakın olan Maçka Parkı'nın yolunu tuttuk. Maçka Parkı şu an devam eden inşaatlar sebebiyle, en iyi durumunda olmasa bile, açık havada egzersizi seven bizim gibiler için, hala vaadedecekleri mevcut.

Parka yaklaşık 8 dakikada yürüyorum. Şimdi teleferiğin altına uzun, beton merdiven yaptılar ve son günlerde koşamayan ben için o merdiven tempomu arttırmak amacıyla fazlasıyla kullanılıyor. Parka yürüdükten sonra o merdiveni 6 kez hızla çıkıp, yavaş tempo ile indim.  Bundan sonrası daha keyifli ve parkın başka bir tarafında geçiyor.  

Normalde koşarak çıktığım "cehennem merdivenleri" dediğimiz ama yeni yapılan uzun merdiven sebebiyle artık ikinciliğe düşen merdivenlerden, koşarak makbul olsa da, elimden gelen en hızlı şekilde çıktım. 




Aradaki yolda yürüyüp basamaklara vardım ve diğer bölüme geçtim. Önce bir ayağımı basamağa koyup, diğerini yanına getirdim, sonra attığım adımı indirip diğer ayağımla aynı seyi yaptım. Başa döndüğünüzde, ister başladığınız ayakla devam edin, ister her seferinde ayak değiştirin o size kalmış. Ben her ayak için 5 şer tekrar yaptım ama sayıyı neden 8-10 yapmayasınız ki?


Diğer merdivene kadar olan mesafede de, temel hareketlerden yürüyerek bacak açmayı yaptım (walking lunges), her bacak için 10 adetten toplam 20 adım etti. Bu harekette dikkat etmeniz gereken, omuzlarınızın geride, sırtınızın dik olmasının yanı sıra, bacaklarınızın 90 derecelik açı yapmasıdır. Diziniz yere yakın olmalı ama asla değmemelidir. Son sette yaptığımız foto cekiminde, artık biraz zorlanmaya basladığımı dilimin dışarıda olmasından anlayabilirsiniz :).

2. merdivenlerden indikten sonra yine temel kalça hareketlerinden çömelmeye (squats) geçtim. Bu hareketi de 10 kere yaptığımda 1 turu tamamlamış oldum. Son iki hareket sıkı bir kalça ve bacak istiyorsanız mutlaka yapmanız gerekenler arasında, benden söylemesi.



Benim için yaklaşık 36 kalori yaktıran bu turdan 5 tane yaptıktan sonra hızlı adımlarla eve döndük. Sonuç, sıkılmadan geçen 1 saat ve 485 kalori :)








29 Kasım 2012 Perşembe

2012 artık düş yakamdan

 Bayanlar ve baylar ! Duyanlar için 2. baskı olacak ama duymayanlar için söylemek isterim ki geçen çarşamba tam da detoks olayına başladığımız gün,  ülkemizin güzide kaldırımlarında koşarken bir kaldırım taşına takılmış ve düşmüş bulunmaktayım. Sonuç omuzda mikro kırık ve kas yırtılması, 3 hafta kolun askıda kalması. 2012 senin yılın değil mi dediniz? Ben de aynı şeyi düşünüyorum! :) İnanın ki blogda değişiklikler olacak derken, kastettiğim bu değildi. :)

Bu talihsiz olayın yılın en yoğun zamanlarından birine denk gelmesi fazlasıyla can sıkıcı olurken, ben de maalesef sosyal aktivitelere ve bugün ne giydim postlarına bir sınır getirmek durumunda kalacağım. İnanın ki şu durumda topuklu ayakkabı giymek bile  bana fazlasıyla tehlikeli görünüyor. 1 hafta sonra dün hayat devam ediyor diyerek yine Macka Parkı'na yollandım. Koşmak listede bir süre yer alamasa da, yürümek, hızlı merdiven çıkmak, lunges ve squats ne güne duruyordu? *Detoksa da elimden geldiğince devam ediyor, 1 haftada 1,2 kg den kurtulmuş bulunuyorum. Tahtada gördüğünüz Duygu'nun balona benzettiği, benim uzaylı olarak çizdiğim aslında yemyeşil ıspanak çorbasına ithafen Alien soup( uzaylı çorbası ) olarak adlandırdığımız daha hafif ve sağlıklı yiyeceklere beslenmenizde daha fazla yer vererek hedeflerinize yaklaşmanız mümkün.

Üst ve alt: Adidas
Şapka:Stella McCartney for Adidas

Kalın sağlıcakla!

*Detoks programı: Erkek arkadaşımla yılbaşı döneminde fazla yemek ve içmekten kaynaklanacak, bize kilo olarak dönmesi muhtemel durumlar için başladığımız yaklaşık bir aylık avantaj kazanma programıdır. Günlük kalori alımını düşük tutup, daha sağlıklı beslenip, vucuttaki yağ miktarını düşürmeye çalışırken, kas miktarını arttırarak daha fit olmak genel hedefimiz. :) 

Ladies and gentlemen! Maybe you've heard but for the ones who haven't , I have to share the information that I fell a week ago and now have a micro broken bones and tear in the muscle on my shoulder which has to stay strapped for 3 weeks.  If you are saying 2012 is not my year, well you are damn right! :)

I feel sad that accident happened in very busy time of the year, in holiday season but unfortunately I have to limit attending to social events and what I  wore posts. In my case believe in me, wearing high heels seems to be dangerous. Anyways, life goes on and I made my return to Macka Park yesterday with running not on the menu but power walking, walking up and down on the stairs as well as squats and lunges are. My *detox before Christmas is going well against all odds and I've lost 1,2 kgs already by eating more healthy stuff like Alien soup ( It's the name for spinach soup 'cause it's so green:)) 


Top and bottom : Adidas
Hat :Stella McCartney for Adidas

*Detox: It's  advantage gaining  programme for me and my boyfriend before festive Christmas time. Depends on the basics like eating healthy, loosing the body fat while gaining muscle and become fitter.

Stay healthy! 

26 Kasım 2012 Pazartesi

Bir marka yarattık adı İncir (Figue)



Figue (İncir) markasının yaratıcısı Yiğit Özgür karikatüründen esinlenmiş bu başlıktan hoşlanır mıydı bilinmez ama ben bu markadan hoşlandım. İflah olmaz bohem Rachel Zoe'nun da desteğini alan, ve Stephanie Von Watzdorf tarafından yaratılan bu marka, seyahat etmeyi seven veya çok seyahat etmeyi düşleyen, lüks ve bohem hayat tarzını benimseyen kadınlar için mevsimsiz parçalardan oluşuyor. Bir nevi dolabımdaki parçaları nasıl giysem derdine ışık da tutan stylingiyle Figue ,  farkedilebilir olsa da maalesef yine  pahalı ve ulaşılması zor markalar  kategorisindeki yerini alıyor.

I really like the new brand called Figue which also supported by ultimate bohemian Rachel Zoe. The founder of the brand Stephanie Von Watzdorf would like to create seasonless clothes  for women who travels a lot or would like to travel a lot and enjoy the life style of a bit of luxorious and bohemian. As much as I thought their styling can give an idea of combining your own wardrobe, unfortunately Figue is just another pricey an unaccessible brand in the market.

23 Kasım 2012 Cuma

Farkı yok ki pazartesi ve cumanın


Yine bir cuma geldi. Bu hafta yurtdışından  misafirimize kısa da olsa İstanbul'u ve kültürümüzü tanıtmaya çalıştık, bir Boğaz Turu olsun, bir mantı, midye olsun eksik etmedik. Yeni açılan Lilu Nişantaşı'nı denedik, sigara dumanı altındaki Contemporary Istanbul açılış partisinden firar ettik, yılbaşı öncesi zor da olsa spor ve sağlıklı beslenmeyle detoksa başlayalım kendimize avantaj sağlayalım dedik, umarım sonucunu alırız.

It's Friday again! This week was passed while touring Istanbul with our foreigner friend, exploring new restaurant Lilu Nişantaşı, running away from Contemporary Istanbul's opening party because of smokers inside and starting a new detox programme before Christmas.

Güneşli günler geride mi kaldı bilinmez ama benim bu rahat kıyafetime eşlik eden güzel bir sonbahar günüyle işte yeni kıyafet postu.

Hopefully sunny days not leaving us yet but this outfit post took place in a warm fall day.

Pantolon ve sweatshirt/Pants and sweatshirt: Zara
Gömlek/Shirt:Markasız (No name)
Ceket/Jacket: Mango
Çanta/Bag: Louis Vuitton
Ayakkabılar/Shoes: New Look
Kolye/Necklace: Kenneth Jay Lane for Avon
Gözlük/Sunglasses: Celine




Fotoğraflar için teşekkürler Offnegiysem e gidiyor!
Thanks to Offnegiysem for the pics!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...