Merhaba! Sonunda sıra geldi haftasonu yapılan koşuyu anlatmaya. Pazar günü Reebok Realflex 11.1k yarışının yapılacağı Ayvad Bendi'ne gitmek için saat 08:30 gibi Levent'te buluştuk. Arabayı kullanan arkadaşımız yol tarifini almış, her şey yolunda görünüyordu.
Ayvad Bendi'ne Belgrad Ormanı'nın içinden gidecektik. Hadi biz koşmaya gidiyorduk da, o mangalcıların saat 08:30'da orda ne işi vardı? :) Yolumuza devam edip, yolun bozulduğu, fazla aracın geçmediği yerlere geldik. Yolun çok bozuk olmasının yanı sıra, hiç bir aracın yollardan geçmemesi ve bu kadar uzun sürmesi, artık bize garip gelmeye başlamıştı. Telefonlar çekmiyor, ortada in cin top oynuyordu. Telefonun çektiği yerde, hemen nerede olduğumuza baktık. Yolun U çizerek döndüğü yerden hedefe daha yakın olduğumuz anlaşılıyordu. Saat neredeyse yarışın başlayacağı 10:00'u bulmuş, biz hala alana varamamıştık. Bir süre sonra karşımıza ormancılar cıktı, 1 km kadar sonra asfalt yola varacağımızı ve ordan sağa devam etmemiz gerektiğini söylediler. Sevindik ve ilerlemeye devam ettik. Ta ki yukarıda fotoğrafını gördüğünüz son metrelere kadar. Araç çamura saplanıp kalmış, yoldan geçen bisikletçilerin yardımı kurtarmaya yetmemişti.
Biz 3 kız araçtan inip, çamurlara batmamaya çalışarak aracımızı çekecek bir araç veya traktör aramak için yola çıktık. Bir süre sonra, içinde yine ormanda çalışanların olduğu bir araçla karşılaşıp, durumumuzu anlattık. Adamlar 4 kişiydi ve aracımızı çamurdan çıkartmayı başardılar. Yarışı hala kaçırmamış olabileceğimiz düşüncesi tekrar filizlendi kafalarımızda. Alana vardığımızda, kalabalığın hala orada olduğunu görünce, rahat bir nefes aldık.
Kayıt masasından göğüs numaralarımızı alıp 1 vine ve aşağıdaki fotoyu çekecek kadar bir zamanımız oldu, zaten sonra hemen start verildi.
Parkur ormanın pek kullanılmayan bir yerinde, tabiri caizse biraz "vahşi"ydi. Yol taşlı ve ağaç parçalarıyla doluydu. Üzerlerine basıp, dengemi kaybetmemek için koşu boyunca maksimum çaba sarfettim. Hava serin, ağaçların varlığı rahatlatıcıydı. Yukarıdaki foto sanırım 5. k'dan sonra çekildi, gördüğünüz tırmanma hali ise, son kmler hariç koşu boyunca devam etti. Organizasyonda en hoşuma gitmeyen durum 4 ve 8. kmlerde verilen suydu. Küçük bardak olması su israfını önlemesi açısından iyiyken, maalesef koşucunun rahatlığı açısından sınıfta kaldı. Suyu açmak, koşarken bardaktan içmek ve üstünüzü sırılsıklam etmemek gerçekten büyük çaba harcattırıp, temponuzu düşürüyor. En iyisi minik sişe sular, en azından dökülmeden rahatça taşıyıp, yol boyunca da içebiliyorsunuz.
Neyse, son 2k'da hızımı arttırıp, parkuru kazasız belasız tamamladım. Biz elmalarımızı yerken, ne giymişim ona bakalım.
Üst : Adidas
Tişört: Reebok
Tayt: Nike running
Ayakkabılar: Nike Flyknit1
Şapka: Stella McCartney x Adidas
Gelelim sonuçlara. Katılan 80 kadın arasında, 1.08.37 zamanlama ile 31. sırada yer aldım. İlk yarının içinde olmak ve yokuş yukarı parkurda bu dereceyi yapmak, ilk başladığımda 10 dk bile durmadan koşamayan beni sevindirdi. Belki bir gün gelir de dereceye girersek hayalleriyle, Duygu ve Kıvanç'la podyumda fotoğraf çektirmeyi atlamadık.
Neden yolu bulamadığımıza gelince, yön tabelasının önüne gelince yanlış ok yönüne saptığımız ortaya çıktı. Neyse bize de anlatacak bir macera ve bir dahakine iyi bir deneyim oldu : )
Görüşünceye kadar, kendinize iyi bakın !
3 yorum:
seni takip etmek cok keyifli .. kosu parkuru gayet naturelmis :) ama sen cok fitsin nazar degmesin :P tanısmak icin sabırsızlanıyorum. Pazar sana sesleniyorum HEMEN GEEEL :)
Sabahları senin koşu tweetlerini gördüğümde o kadar imreniyorum ki anlatamam!Ne yazık ki işten dolayı koşamıyorum ama tabi bu işin mazereti:(En kısa zamanda ben de asfaltlara dönücem inşallah:)
Neşeli kalem: Çok teşekkürler, geldiğine de çok sevndim :)
Gülşah: Evet o biraz mazeret, mesela Duygu'da çalışıyor ama erken buluşuyoruz, o koşup sonra işe gidiyor, zaman yaratmak senin elinde :)
Yorum Gönder