Üzerinden bir hafta geçmiş olabilir ve ben moda haftasının 4. gününü anca bitirmiş olabilirim. O gün podyumdan, sahne arkasına, defilelerden, sunumlara her yerdeydik. Belki hayatta bir defa olacak bir deneyim ve gün yaşadık, dolayısı ile sizlerle geç de olsa, paylaşmadan geçmek imkansızdı. Sizi kocaman megafonumla uyarıyorum!! devamı butonuna bastığınız anda fotoğraflar, videolarla ve bir sürü kelimeyle dolu, kalabalık bir post sizi bekliyor. Deneyimlerimiz ve değerlendirmelerimle, şimdi beraberce MBFWI'a son noktayı koymaya ne dersiniz?
Sabah fırtınalı ve yağmurlu bir güne uyanmamıza rağmen, Arzu Kaprol'le konuştuğumuz üzere saat 09:00'da en uykulu, şaşkın ve doğal halimizle backstagedeydik.
Makyajlar yapıldı, Studio Kaprol defilesinin saçları, genelde yandan farklı örgüler uygulanmış doğal saçlardı. Doğala giden yol, benim ince telli saçlarım söz konusu olunca çokca krepeden geçiyordu :). Modeller yemek yemezler dense de, biz gerçek insanlar olduğumuz için sandviçimi sabah kahvaltısı olarak mideme indirmekte sakınca görmedim.
Didem Soydan'ın yorumu
Tüylü yeleğiyle Arzu Kaprol'un de bize katılmasıyla defile provaları başladı. Studio Kaprol defilesi Berlin'e yapılan bir seyahatten ilham alıyordu ve moda haftasında görülen sıradan defilerlerden değil, daha çok interaktif bir şovdu. Podyumun bir tarafı backstage gibi kurulmuştu, modeller sanki orada hazırlanıyormuş hissi yaratılmak istenmişti. Backstage bölümünde hazırlanıp, belli bir rotayı takip eden modeller, podyumda yürüdükten sonra yine Berlin'den manzaraları anımsatan 3 bölüme gelip orada duracak, kah içkilerini yudumlayacak, kah kitap okuyacaktı. Arkalarında grafik fonlar bulunan bu bölümlerden biri cafe, diğeri kütüphane ve bir diğeri de park idi. Uğurkan Erez bir saatten az bir zaman içinde bu farklı kurguyu anlatmakta ve modeller uygulamakta zorluk çekse de, olay sonunda anlaşılmış gibi duruyordu. Alt yapısı biraz karmaşık olan bu şov için, prova zamanı maalesef azdı.
Biz 3 polis adayına Uğurkan Erez bizimle ilgilenene kadar beklememiz söylenmişti, biz de provayı seyredip, etrafı izledik.
Bize kostumlerimizden ilk ulaşanlar FP (Fashion Police) yazılı havalı polis şapkalarımız oldu. Onlara alışmaya çalışırken, benim saçlar hala yapılmamış, ne giyeceğimize bakılmamıştı ve zaman giderek daralmaktaydı. Bize sıra geldiğinde, bölümlerden birinin arasında takılacağımızı zannederken, Arzu Hanım ve Uğurkan Bey'den neden podyumda yürümüyorlar lafının çıkmasıyla, artık bizim için podyum yolu görünmüştü. Şaşkınlık içinde kabul ettik. Instagram için fotoğraf çekip, moda polisliği yapma senaryosu da uygulamada rafa kalktı.
Doğrusunu söylemek gerekirse saçım ve makyajım bittikten sonra podyuma çıkılacağı zamana kadar 15 dklık bir süre vardı ve ben hala giyinememiştim. Kızlar hazır görünürken ben alalacele askıda bulduklarımı üzerime geçirdim, büyük gözlüklerimi taktım ve artık ben de rolüme hazırdım.
Oben Budak ve Alexander Kokoskerya defilenin diğer normal konuklarıydı ve bizden sonra fashion crowd olarak podyuma çıkacaklardı, eh podyum öncesi bir hatıra fotoğrafı çektirmeden olmazdı.
Moda polisleri Offnegiysem, Iconjane ve Moda Cadısı emir ve görüşlerinize hazırdır! :) Bloglarımızın logolarından yapılan pinler yakalarımızda yer alan, güzel düşünülmüş bir detaydı.
Defileden önce nedense fazla heyecanlı değildim, hatta buna ben bile şaşırmıştım. Podyuma çıkmayı beklerken yaşadığımız bir olay bana göre günün en heyecan verici noktasıydı ve kalbimin hızla çarpmasına sebep olmuştu.
Sahne arkasına gelen Jefferson Hack Iconjane ve benle sohbet etmeye başladı. Bize işimizin ne olduğunu sordu, defiledeki görevimizle ilgili bilgi aldı. Blog yazdığımızı söyleyince, diğer moda haftalarına katılıp katılmadığımız, bu moda haftasını nasıl bulduğumuzu üzerine küçük bir sohbet gerçekleştirdik. Sakin ve cool tavrıyla sohbeti noktalayıp, teşekkür edip gitti. İşte bu hikaye, benim için yaşadığım önemli moda anlarımın en güzelleri listesinde ilk sırayı zorlar! :)Vakit geldiğinde kaderimizden kaçış yoktu ve üzerimize düşen görevi yerine getirmek için podyuma çıktık. Zaten farklı bir ambiyansla karşılaşan insanların şaşkınlığının, bizi podyumda görünce nasıl arttığını görmek çok keyifliydi. Kalabalığın arasından yürüyüp iki bölüm arasında yerimizi aldık. Megafon ve düdüklerimiz aksesuarlarımız olarak bizimleydi. Defile formatı rahat ve hayattan bir parça gibi olduğundan, etrafa janti bakışlar ataken, video ve fotograf çekmeyi ve ara sıra çalışan instagram duvarında paylaşmayı ihmal etmedik. Defile devam ederken çektiğim videoyu Vine hesabından ayrıca izleyebilirsiniz.
2 kere yapılan defilenin başından sonuna kadar çok eğlendik ve inanılmaz bir deneyim yaşadık. Böylesine bir ilk olan çalışmanın bir parçası olmaktan aldığım hazzı anlatmaya sanırım kelimeler yetmez.
Defile günün ilk defilesiydi ve sonrasında esas görevimiz bloggerlık bizi bekliyordu.
Studio Kaprol AW'13 defilesinin açılışını bizim yaptığımız videosu
Yolculuk nereye? :)
Argande defilesinden önce öğlen yemeği için zamanımız vardı, biz de Istanbul Modern'in kafesini seçtik ve yolda kıyafet postu çekmeyi ihmal etmedik.
Gömlek/Shirt: H&M
Pantolon/Pants: Topshop
Kaban /Coat:Isabel Marant
Çanta/Bag: Marc by Marc Jacobs
Ayakkabı/Shoes: Deena and Ozzy
Kolye/Necklace: Mango
Gözlük/Sunnies: Celine
Argande AW'13 final videosu, Sweet Dreams'in güzel bir versiyou eşliğinde
Hakan Akkaya
ADL+Cengiz Abazoğlu keşke kopyadan çok, orijinal olmayı deneseydi.
Antrepo 3 yerine, Karaköy Istanbul'74 de yapılan Aslı Filinta AW'13 sunumuna yetişebilmek için düştük yollara. İşte burada ben dolgu topuk ve daha rahat bir bot seçmenin farkını tekrar gördüm. :) Türk tasarımcılar deyince, aralarından vizyon ve tasarım farkıyla sıyrılan Aslı Filinta koleksiyonun ilhamını, bu sefer Mimar Sinan ve Selimiye Camii'inde bulmuştu. Koleksiyon ilham kaynaklarının, Emre Doğru tarafından çekilen, büyük fotoğraflarla da desteklenirken, bizim kaçırdığımız müzik performasıyla da birleştirilmişti. Kalabalıktan parçaları tam inceleyebilmek mümkün olmasa da, kapıda bizi karşılayan bomber ceket ve eteğe vurulmamak ve fikre aşık olmamak imkansızdı.
Aslı Filinta'nın dünyasından, Antrepo3'e bu sefer DB Berdan defilesi için döndük. Saatler 20:00'yi gösterirken artık yorgunluk da gözle görülür bir şekilde artmıştı.
DB Berdan'ın yakından görebildiğimiz ilk koleksiyonunun detayları Deniz ve Begüm'ü fazlasıyla yansıtıyordu. Punk dokunuşlar Bram Stoker's Dracula'sına benzeyen Karl Lagerfeld ve japon desenleri ile hayat bulmuştu.
Bu görünüm ve eteğin koleksiyondaki favorim olduğunu tekrarlamadan geçemeyeceğim.
DB Berdan prezentasyonuyla moda haftası da benim için resmi olarak bitmiş oldu. Konuyla ilgili son olarak nacizane bir kaç bir şey söylemem gerekirse (Gerekmiyor deseniz de söyleyeceğim :) :
* Ben ilk kez Karaköy'de yapılan bir moda haftasına katıldım. Karaköy kozmopolit yapısı ve değişen yüzü ile evsahipliği için mükemmel bir nokta olsa da, buraya aktarılan Taksim trafiği bizleri delirtti, bir çok şovu kaçırttı. 15 dk lık yol, 1 saate çıktı. Sunumlar ve defile alanı arası yakın olması çok iyiydi.
*Bu sene global moda da söz sahibi Mercedes Benz ve IMG gibi iki büyük kuruluşun söz sahibi olması organizasyona bozukluğuna bir düzen getirse de, tüm moda haftası beklediğim kadar ihtişamlı olmadı, biraz sönük geçti. Bu sefer dünya modasında söz sahibi olan kalabalık pek görülmedi, hatta geleceği söylenen top model Karlie Kloss bile son anda bize fake attı ama 2 gün sonra turp gibi Sao Paolo Moda Haftası'ndaydı. Bu da yine ülkemizdeki modanın durumu hakkında beni düşündürttü.
*Defile aralarında oturulacak yerler yine azdı, alan büyük olmasına rağmen nedense bu yönde kullanılmamıştı.
*Markaların sayısının azalıp, daha çok tasarımcıya yer verilmesi artıydı, bu kalabalığın kalitesine de yansıdı.
*Tasarım olarak koleksiyonlara bakarsak, yine yaratıcılıktan yoksun pek çok şov izledik, bu kısmı yine biraz hayal kırıklığıydı.
*İzlediklerim arasında en beğendiğim koleksiyonlar, Aslı Filinta, Mehtap Elaidi, Ece Gözen, Niyazi Erdoğan,Studio Kaprol oldu. Elif Cığızoğlu'na nedense bu defa davet edilmedim ama yakından görmeyi isterdim.
*Eğer Studio Kaprol gibi farklı değilse, ben sunumları, defilelerden daha çok sevdiğime karar verdim. Kıyafetlerin tüm detaylarını yakından görebilmek için harika bir fırsat.
*Carlotta sağlıklı salatalarıyla güzel bir seçimdi, Uludağ Premium maden sularının sponsorluğu da ayrı bir hoşluktu.
4 günlük moda haftasını!
özetleyen Emircan Soksan tarafından çekilen bu güzel videoyu da izlemeden geçmeyin, belki yine bir yerlerde bize rastlarsınız? ;)
Haber Türk gazetesinde Studio Kaprol defilesinin yansıması.
Vogue.com.tr için Eymen Topçuoğlu tarafından çekilen bu detay karesiyle ben MBFWI dosyasına bay bay der, sizlere süper bir haftasonu dilerim.
Foto ve video kredileri için, teşekkürler, Iconjane, Offnegiysem, Netmoda,Vogue, Emircan Soksan, Eymen Topcuoğlu :))
5 yorum:
gitmis kadar oldum!
Cadıcım, çok keyifli bi deneyim olmuş..
Katılamayanlar için güzel bir Görsel Şölen olmuş.
http://thefashionon.blogspot.com
Seksi seyler sizi ;) Harikasiniz, sevgiler cok cok <3
Iko,Fatih: Amacına ulaştı o zaman :)
Adsız:Evet, çok eğlendik :)
Deniz: Hihihi, sağol canım x
Yorum Gönder