9 Kasım 2012 Cuma

From Scotland with love



Kısa İskoçya seyahatimizde tarihi bir ev olan Meldrum House'da kaldık. Ana binada düğün grubu olması sebebiyle yer olmamasına rağmen, ahırlardan restore edilen bölümdeki 401 numaralı odamız fazlasıyla hoş ve konforlu idi.

In our short Scotland trip we stayed at an old house called Meldrum House. The main building was full because of a wedding group, our  room 401, converted from stables, was extremely nice and comfortable.


Ben bu Highland cinsi ineklere kahkulleri sebebiyle bayılıyorum, bir de bana doğru dönselerdi :).

I'm really in love with these Highland cows with their bangs. I wish they turned to me while shooting them.




Kahvaltıdaki ekose giymiş reçeller tam fotoğraflıktı.

These cute wee jams in tartan deserved a picture taken.




Sevgilimin kızkardeşinin veda partisinde fosforik ve fantastik ben, Junky Styling'den aldığım London Fashion Freak tişörtümle pek mutlu görünüyorum, değil mi?

My boyfriend's sister held a home party as their farewell to Australia. Don't I look so happy in my London Fashion Freak tee (From Junky Styling) in this very neon and psychedelic environment? 

Modanın 2013 kıyamet alametleri



Aktüel dergisi 2013 kışında hangi trendleri uygularken dikkatli olalım dedi, ben dahil bloggerlardan, moda yazarlarından, tasarımcılardan görüş aldı. Benim bölümüm burada, gerisini okumak için Aktüel nerede biliyorsunuz. Teşekkürler Aktuel!

I was featured at Aktuel mag regarding not to do's on this season with along other bloggers, fashion writers and designers. Thanks Aktuel! 

5 Kasım 2012 Pazartesi

Kısa bir aradan sonra devam

İyi haftalar! Arada hayat değiştiren bir olay olduğu için blogun akışı başka bir yöne kaydı ama bu konuyla ilgili son kez olarak sizinle bir şey paylaşmak istiyorum. Facebook'ta durumu yazdığımda, konuya ilişkin pek çok yorum geldi. İçlerinden bir tanesi de, çok sevdiğim Styleseeking Zurich blogunun Neslihan'ıydı, benim durumumu ve nasıl hissettiğimi çok güzel özetleyen bir alıntı paylaşmıştı, o yüzden sizin de görmenizi istedim. Buradan ona "Neslihan'cım çok iyi geldi, çok teşekkürler" demek istiyorum. (Metin İngilizce ama kusura bakmayın):

 “That is why it is so important to let certain things go. To release them. To cut loose. People need to understand that no one is playing with marked cards; sometimes we win and sometimes we lose. Don't expect to get anything back, don't expect recognition for your efforts, don't expect your genius to be discovered or your love to be understood. Complete the circle. Not out of pride, inability or arrogance, but simply because whatever it is no longer fits in your life. Close the door, change the record, clean the house, get rid of the dust. Stop being who you were and become who you are.” Paulo Coelho, The Zahir 



Neyse şimdi Londra notlarımın son bölümüyle hayata ve bloga kaldığımız yerden devam edelim. 






31 Ekim 2012 Çarşamba

Kadehimi yeni baslangiclara kaldiriyorum!




Dun basima hayatimda bir ilk geldi. Kovuldum! Evet, hem de 12 senedir calistigim yerden. Kesin bir sebebi var mi bilmiyorum ama cabuk ve acisiz oldu diyebilirim.  Yara bandini cekmek gibi, hemen bitti. Aslinda ben, o bir aylik Antalya esareti donemimde kafamda zaten bitirmistim, yoksa toplanti odasindan sevincle 'hey kovuldum' diye cikar miydim?  Sanmiyorum, demek ki onlar da hissetmisler, duygularimiz karsilikliymis.

Bu sabaha donelim. Insanin 12 sene sonra gidecek bir isi olmamasi biraz garip ama ben bu sabah sevincle uyandim ve kesinlikle hafiflemistim. Genelde bir seyi kotu sonlandirana kadar goturmek gibi bir huyum var benim, guvenligi seven kahrolasi bir yengec olup, bazen kalmam gerekenden fazla kaliyorum. Neyse, simdi hayatimda yeni bir sayfa acildi, oncelikle issizligimin tadini cikartacagim. Gec kalkacagim, saat 11:00' de Macka Parki'inda kosuya cikacagim, hafta icinin boslugunu doya doya degerlendirecegim. Sonra? Sonrasini ben de su an bilemiyorum, bana da surpriz olacak.

Hayatimdaki bu yeni sayfanin etkileri eminim ki bloga da yansiyacak, bazi seyler biraz degisecek. Sunu biliyorum ki; her sey iyi olacak ve siz yine benim yanimda olacaksiniz.


Simdilik hoscakalin!


29 Ekim 2012 Pazartesi

Bir kamuflaj parka, 2 graffiti sonra


Ekim ayı, bütçenizin sorun olmadığı durumlar dışında, Londra'da alışveriş yapmak için çok iyi bir seçenek değil ve ne yazık ki Londra pahalı bir şehir.Bazı markalarda yarı sezon indirimleri olsa da, bu çok yeterli değil. Ben çok uçmadan yine hatırı sayılır bir alışveriş yaptığımı düşünüyorum, sanırım en çok aksesuar alıp, vintage mağazalarında vakit geçirdim. Seyahatimiz sırasında, yine bir öğleden sonramızı Shoreditch ve Brick Lane'de geçirdik. Bu sefer son ziyaretimizin aksine  Liverpool Street durağında inip, Oldspitalfields Market civarında dolanıp, Blondie  Vintage''a bir göz atıp, Junky Styling'den  bir tişörtü saflarıma katarak graffittiler arasında Brick Lane'e yöneldik.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...