15 Nisan 2008 Salı

Cehalet erdemdir


Moda dünyası bizi bazen alenen aptal yerine koyuyor diyorum. Aslında moda denen sey bir takım insanların bizim için bazı imajlar belirleyip onları uygulamamız gerektiğine inandırmaları gerçeğine dayanmıyor mu? Dayanıyor, sizi bilmem ama benim, bu gönüllü aptal yerine konmak konusunda bir sıkıntım yok :)


Her ay Vogue 'un yanısıra İngiliz Glamour dergisini de alırım, Vogue'a göre daha basit konuları ele alması, Vogue da gördüğümüz ulaşılması imkansız, rüya parçalar yerine daha alabileceğimiz şeyleri sunması ve kombinasyonları bu derginin hoşuma giden taraflarıdır. Aptal yerine konmak bağlantısına geliyorum, az kaldı :). Glamour'un Nisan sayısındaki editoryal çekimin konusu; uygun fiyatlı bir parça ile, fiyatları daha yüksekçe olan tasarım parçaları birleştirip, aslında düşük fiyat etiketlerine sahip parçaların da, uygun kombinasyonlar yapılırsa fiyatlarından daha değerli görünecekleri konusunun işlenmesi,bir başka deyişle konunun ana fikri hepimizin giyim mottosu olması gereken mix & match ( karıştır ve uydur).
Mix& match denilen kavram adı üzerinde parçaların karıştırılması ile elde edilen giyim tarzıdır, şöyle ki podyumdaki/vitrindeki mankenin üzerinde gördüğünüzü tıpatıp uygulamak yerine, 2. el mağazalardan, pazardan topladığınız, daha önce edindiğiniz dolabınızdaki başka parçaları veya vintage şeyleri, aldığınız yeni parça ile birleştirerek sizin karakterinize, tarzınıza, yaşamınıza..vs uygun bir sonuç elde etmektir. Çekimlerde 55 poundluk bir elbise, fuşya Chanel babetlerle, 140 poundluk Banana Republic palto, Marni ve Louis Vuitton'dan parçalarla birleştirilmiş. Bir fotoğrafa gelene kadar tepkimi normalde tutarken, bu 10 fotoğraftan birisi var ki, beni gerçekten çıldırttı. Resmini çektiğim bu görünümde, çizgili bir hırka, gri triko elbise, içine tshirt ve kırmızı fiyonklu bir kemer ile birleştirilmiş, buraya kadar herşey normal gibi görünse de aslında değil çünkü ben o resme baktığımda sadece ve sadece modelin belinde, cadının Pamuk Prenses'e yedirmeye çalıştığı elma gibi parlak renkli, göz alıcı kıpkırmızı bir kemer görüyorum ve diğer parçaları hiç sallamadan hemen kemere bakıyorum ve ne görüyorum kemer 685 POUND (yaklasık 2000 ytl) DEĞERİNDE BİR CHANEL!!! Bu arada burda vurgulanmak istenen parça 120 pound değerinde Jigsaw marka çizgili hırka ama o kemer yüzünden onu görmek ne mümkün. Şimdi bana söyler misiniz, benim zaten o kemeri alacak param olsa, diğer parçaları da zaten ona göre seçmez miyim, zaten bir kemere bu kadar verebiliyorsam, diğer parçalara param yetmez mi? Ayrıca belimde o dünya güzeli Chanel kemer varken, diğer parçalara kim bakar ya da değerini kim sorgular?
Siz bana burda ucuz parçaların da güzel olabileceğini göstermek isterken, orda kullandığınız 2000 tl.lik kemerle aslında bana o hırkayı alabilirsin belki ama bu kemeri asla mesajı vererek kalbimi parçalara ayırmıyor musunuz ve bu moda denen şeyin ulaşılabilir olduğunu göstermek isterken, aslında biz normal insanlar için sadece bakabilecekleri ama ulaşamayacakları bir mit olduğunu bizim yüzümüze vurmuyor musunuz? Buna gerçekten canım sıkılıyor işte. Ne demişler " ignorance is bliss" yani cehalet erdemdir, bazen bu sözün ne kadar doğru olduğunu görüp, bir sahil kasabasına (!) yerleşip, herşeye kulaklarımı tıkamak istiyorum ne de olsa bilmezsen istemezsin, öyle değil mi?

10 Nisan 2008 Perşembe

Bugün ne giydim?


Güneş yüzünü biraz gösterdi ama ben gri de ısrarcıyım. Gördüğünüz üzere skinny jeanime dönmem pek uzun sürmedi :) :


  • H&M üst

  • Topshop-Moto jean

  • Longchamp canta

  • Nine West ayakkabı

  • Accessorize bilezik

Resmi pek beğenmedim ama sevgiliyi çok uğraştırınca kızıyor:p


9 Nisan 2008 Çarşamba

Marc sen çok yaşa!





Her gün burda en az bir kere Marc Jacobs demeden rahat etmiyorum, sanırsınız kendisi gizli sponsorum :) Neyse efendim, Victoria Beckham'lı yeni Marc Jacobs reklamları mutlaka bir yerlerde gözünüze ilişmiştir. Yine Juergen Teller tarafından çekilen bu rahatsız reklamlarda Posh Spice, kah bir kurbağayı öpüp, prense cevirmeye calısıyor, kah kocaman bir Marc Jacobs torbasının içinden kafasını uzatıyor, kah ayakkabı kutusunun içinden çıkıyor, ya da bacaklarını karnına çekmiş parmağını emiyor ( Yoksa eldivenini mi demeliydim :)). O kadar çok kare var ki burda arka arkaya yazmam imkansız ama bu karelerden birisi beni gerçekten güldürdü, sizi de güldürür umarım. Söz konusu fotografta ( 3. foto oluyor), Victoria'nın, Marc'ın garip topuklu tasarımlı ayakkabılarını ( üzgünüm sevmedim) giymiş bacaklarını, yine Marc Jacobs poşetinden çıkmış bir şekilde görüyoruz, sanki düşmüşte, çıkamıyormuş gibi, poşeti başka bir şey olarakta hayal edebilirsiniz :p. Çoğunlukla heykelimsi bir tatta duran, ulaşılmazı oynayan rüküş Victoria'yı maymun etmeyi Marc Jacobs'tan başka kimse beceremezdi, ben bu reklam kampanyasını komik ve ilginç bulmama karşın çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim, siz de görüşünüzü anketimi cevaplandırarak belirtirseniz beni sevindirirsiniz, tabi ne sevindircem seni be!! diyenlerde olabilir, onlara da burdan sevgilerimi gönderiyorum :))

8 Nisan 2008 Salı

Mac'in yeni serisi: FaFi

Mac'in ürünlerini severek kullanırım. Mail kutuma gelen bu davetiyeyi de, diğer Mac sevenlerle paylaşmak istedim . Mac Cosmetics, Fransız graffiti sanatçısı FaFi ile işbirliğinden doğan yeni bir koleksiyonunun tanıtımına bekliyor bizleri. Her yaşta kadının kendini bulacağı cesur, büyüleyici, şık ( Bu sıfatlar olmazsa olmaz zaten :) )bir koleksiyon olarak nitelendiriliyor, görelim bakalım :)
http://www.maccosmetics.com/fafi/

Gözlüğüm geldiiiii!!!



Bir süre önce ebay'den aldığım Marc by Marc Jacobs gözlüğüm dün elime ulaştı. Mavi vintage tipli aviator, yanında kırmızı küçük noktacıklar var. Tokidoki 'yi sever misiniz bilmem ama Polpettina karakteri de foto da bulunmak için ısrar etti, ben de kendisini kırmadım :) Yeni gözlüğümü ben çok beğendim, siz de beğendiniz mi?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...