Londra kazan, biz kepçe

Tipik İngiliz kahvaltısını seviyor ve turistik olmayan bir yer arıyorsanız Covent Garden'daki  Diana's Diner sizin de hoşunuza gidebilir.

Kahvaltıdan sonra Covent Garden sokaklarında keşfe çıktık, ana caddeler, ara sokaklar neredeyse gezilmedik yer bırakmadık. 

Sağlık ve güzellik mutluluktur(mudur)? 

Farklı bir gelin olup, düğününüzde böyle yukarıdaki gibi  vintage gelinlikler giyer miydiniz? Cevabınız evet ise bu gelinlikler Rokit'de. Daha önce Bricklane'de iki butiğini gezme şansı yakaladığım Rokit'in Covent Garden'daki mağazası daha bir düzenli ve Diana's Diner'ın sadece 1 sokak üzerinde. Ben mağazadan elim boş çıkarken, sevgili oradan kahverengi bir vintage deri ceketle ayrılıyor. Şanslı insan!

Love Troopers!

Retro severler için Pop Boutique tam bir cennet, aynı sokaktaki Orla Kiehly'i de es geçmeyin derim. İkinci el tasarımcı kıyafetleri içinse The Loft uğranması gerekenlerden. Bunların hepsi Monmouth Caddesi'nde benim aklımsa hala, The Loft'tan almadığım Proenza Schouler etekte.

Bu kadar dolaşınca, ayaklar dayanmaz olunca, attık kendimizi Hotel Chocolat'a. Birer sıcak çikolata ile enerji topladık, üst kattaki mağazasından da alışveriş yapmayı unutmadık.

İşte ben buna yenilebilir lüks derim!

Ve bu yazıyı da, bir değişiklik yapıp uzun süredir yapmadığımız kıyafet postuyla tamamlayalım derim. Kalın kıyafetlerimi sevgilimin evinden alacak vaktim olmadığı için Londra'ya biraz daha hafif gittim diyebiliriz, dolayısı ile  kazak ve şal tamamen zorunluluktan! alınmıştır :)

Kazak (Yeni) /Sweater(New): H&M

Pantolon /Pants: Ksubi

Ceket/Jacket: Zara

Botlar/Boots: KG by Kurt Geiger

Şal/Scarf: Urban Outfitters

Çanta/ Bag: Longchamp

Yüzük (Yeni) /Ring(New): Markasız/No name

Gözlük/Sunnies: Marni at H&M