5 Mayıs 2008 Pazartesi

Me likey!!!

Çok sevdiğim iki arkadasımın bir süredir bu bloga el atması bekleniyordu, beklenen gün bugunmuş:) Bişiler yaptılar ve sayelerinde karalardan kurtulup, bahara merhaba dedim (gerçi siyah benim tercihimdi). İşte 2008 ilkbahar/yaz Moda Cadısı karsınızda :)) Blogumun yeni görünümünü çok çok çok beğendim, renkli ve iç açıcı görünüyor,arkadaşlarımı buradan öpücüklere boğup, çok teşekkür ediyorum. Mac kullananlar için font sorunu sanırım devam ediyor,onu halledemedik, onlar beni affetsin. Blogun yeni görünüsü hakkında sizler de bir iki kelime ederseniz memnun olurum, yeni görünümüm ve yazılarımla tam gaz devam :))

4 Mayıs 2008 Pazar

Bugün ne giydim? ( Toplu gösterim)






Maç seyrederken 15. dakikada giden elektrikler, bir süredir ihmal ettiğim blogumu hatırlattı, insan elektrik olmayınca yapacak fazla şey bulamıyor :)Gelin görün ki geçici bir süre bulduğum internet bağlantısı da bana yardımcı olamadı, dolayısıyla post bugune kaldı. Geçen hafta fotoğrafını çekip, yazmaya vakit bulamadığım kıyafetleri sizinle 3 film arka arkaya havasında paylaşmak istedim.

Pazartesi: Hava hala kış mevsiminden şarkılar çalmakta, çareyi renklerin vereceği enerjide aradım:

* Topshop jean
* Zara hırka, rengine bayıldım.
* Ginatricot tshirt
* Bershka şal
* Siyah botlar Amsterdam'dan

Burada elimdeki oje Chanel "Blue Satin" , belki kullanmak isteyip emin olamayanlar için bir fikir verebilir diye yakın çektim ama fotonun çok iyi olduğu söylenemez. Chanel'in 219 numaralı limited edition Black Satin'ini de kullanmış biri olarak aralarında çok büyük fark olduğunu söyleyemeyeceğim, ojenin lacivert olduğu çoook dikkat edilirse "belki" anlaşılıyor,biraz daha maviye dönük yapabilirlerdi diye düşünüyorum.

Gelelim sıradaki kıyafetimize geçen hafta cuma, hava fena diildi,ben de böyle daha bir özenli giyindim:

* Citizens of humanity jean
* Zara tshirt
* Topshop deri ceket
* Marc by Marc Jacobs ayakkabı
* Mango kemer
* LV çanta


Son kıyafetimiz cumartesiden, hava guzel ama ben biraz uykusuz ve yorgundum:

* Seven for all mankind jean
* Oysho tshirt
* H&M hırka
* Zara kemer
* LV çanta
* Ayakkabı Converse ( Evet benim de beyaz Converselerim var :p)

İşte geçen haftanın özeti aşağı yukarı böyle sevgili okurlar, bu hafta daha çok yazmayı umuyorum.

2 Mayıs 2008 Cuma

AÇILDIIIIIIII :))))))

30 Nisan'da açılması beklenen ülkemizin ilk Marc by Marc Jacobs ve Marc Jacobs mağazaları bu sabah itibarı ile kapılarını açmış bulunuyor, öğlen gitmeyi düşünüyorum,izlenimlerimi aktaracağım,şimdilik hoşçakalın :)

30 Nisan 2008 Çarşamba

Bunu, sunu ve onu da istiyorum!


Bayağıdır içimi gıcıklayan bazı nesneleri sizinle paylaşmak istiyorum,bu yazıya başlayalı bir süre oldu,sonunu bir türlü getiremedim,sanırım fazla şey istiyorum, çünkü yazı bitmek bilmiyor:) Bu listedekiler arasında pahalı ve ulaşması neredeyse imkansız olanlar kadar uygun fiyatlı olanlar da var,kimisi yazı içindeki linklerdeyken (Bunu yeni keşfettim, teknik olarak zayıf bir alt yapım var :) )kimisi de yukarıdaki görselde, öncelik ayakkabıların:

1.Christian Louboutin platform ayakkabı ve cutout bootie (siyah):Böyle platform kaba saba ayakkabılara bayılıyorum,ismini öğrenemedim ama safari trendiyle güzel gidebilecek, alınası bir model,diğeri ise Nicole Richie'nin ayağında görüp vurulduğum bir Louboutin çalışması, beji de var ama siyahı pek bir güzel, Beymen'de ikisine de rastlamadım.

2.Aldo: Bu markanın Türkiye'ye gelmesine gerçekten çok sevindim, ayakkabı seçeneklerimizi şenlendirdiler, henüz kendilerinden ayakkabı almadım ama bu sezon alacakmışım gibi gözüküyor. Beğendiğim üç model var; ilki beyaz parlak deri biraz farklı bir tip,siz beğenir misiniz bilmem ama etekle kombinasyonu guzel duruyor :)Bu haftasonu Nişantaşı Aldo'ya uğradım istediğim modelin 37 numarasının o şubeye yanlışlıkla gönderildiğini öğrendim,normalde o modeli bulundurmuyorlarmış,siyah 38 (38 giyiyorum) vardı ama sanırım ben beyazda ısrar edicem diğer şubelerde yok dediler,ne kadar doğru bilemiyorum, her subeyi arayıp sorduklarını sanmıyorum. İkincisi ise;bu kaba saba,çirkin şey,çirkin ayakkabı zaafı başladı bende bir süredir, buraya dolgu topuklusu gelmiş,onu beğenmedim ama grisi olabilir, sitede indirime girmiş, burda esamesi okunmuyor :( Sonuncusu da biraz asi, velcro lu falan,bakalım buraya gelecek mi?

3. Zara: Orda burda görüp listeme aldığım bu ayakkabıları her hafta Zara'ya gidip, aramaktan yorulsam da, buraya geleceklerine dair ümidimi henüz kaybetmiş değilim.Zara'da bir sezonda bu kadar ayakkabı beğendiğimi hatırlamıyorum, kısmet bu yazaymış :)Siyah gladyatör olanlar tam benlik,diğerini de bir blogta gördüm, Aldo'nun beğendiğim 2. çiftin grisine benziyor önden,tabi yakından görmek lazım, blogta en alttaki resimde görülüyor kızımızın ayağında :)


3.Louis Vuitton Tahitienne Serisi: Spordan çıkmış dalgın ve yorgun yürürken vitrinde görüp içimi pır pır ettiren bir çanta bu. Bu yaza özel, 1924 yılında çıkan bir Louis Vuitton katalogundan esinlenerek oluşturulmuş bu seri, kanvas üzeri el boyama logo deseni,kocaman ve hafif oluşu,birbirinden canlı renkleri, 2 boyu,ayarlanabilir sapları,lila, pembe,su yeşili ve kum rengi gibi tatili çağrıştıran renkleri ile rüyalarıma girebilecek kadar tatlı, benim favori rengim ise pembe olanı.

4. Marc by Marc Jacobs posh turnlock convertible tote:Önce Beymen'de gördüm sonra Marc by Marc Jacobs mağazasında,bej,siyah,sarı ve yeşil rengi var, benim gönlüm sarı ama en çok yeşilde,sapı da var ama clutch olarak kullanımı çok daha şeker,içi daha da şeker:) Fiyatı 590 ytl civarı.

5.Topshop fırfırlı mini etek ve kloş etek: Fırfırlı olan beyaz Aldo ayakkabılarla ve deri ceketle güzel durur, Luella defilesindeki Masha'nın geek chic görüntüsünü takdimimdir :) Bir de kocaman bir gözlük aldım mı:P Aslında benim lisedeki gözlüğüme benziyor desem yalan olmaz,evet itiraf ediyorum ben de bir zamanlar geek'tim ( bildiğin inek yani),nerden bilicem moda olacağını yoksa saklardım :) Diğeri de renk kombinasyonu ve tipi açısından hoş buldum, üstelik cepleri de vaa!!

Bonus: Balenciaga'nın en sağ üstteki ayakkabılarını da bir süredir istiyorum, kıştan kalma olsa bile :)

27 Nisan 2008 Pazar

Parfum rotasyonumun son üyesi: Chloé



Bir parfum manyağı olarak ben Chloé'nin bir süredir piyasada olan yeni parfumunu denemeden yapamazdım, Tr'de olup olmadığına ilişkin bir arastırma yapmadan kolay yolu seçerek yurtdışına giden bir tanıdığımıza siparis vermiştim, geçen perşembe elime ulaştı, zaten gozume bir yerlerde iliştiğini de hatırlamıyorum. Koklamadan aldığım parfumlerde bomba maceramı Prada'nın parfumu ile yaşamış ve 50 ml. lik şişeden sadece 3 kere kullanmış ve şişeyi bir daha ellememek üzere rafın en arkalarına atmış olmama rağmen, Chloé markasına olan ( en azından Paulo Melim Andersson'a kadar, bence kendisi Chloé'yle imajıyla örtüşmeyen gelmiş geçmiş en saçma 2 koleksiyonu yaratmıştır.) sevgim sayesinde denemek amaçlı 50 ml lik olarak edindim.




Okuduklarım neticesinde parfumun Chloé moda evi tarafından aralarında benim de bir zamanlar severek kullandığım Gucci Rush parfümünün yaratıcısı Michel Almairac'dan diğer bir parfum yaratıcısı Amadine Marie ile beraber bir parfum yaratmasını istemesiyle başladığını öğrendim. Tabi 3 çağdaş güzellik sembolu kadının; basarılı top model Anja Rubik, tarzıyla gözlerimizi kamaştıran Chloé Sevigny ve Fransız sinemasının yine tarzı ve görünümü başarılı ,Clemence Poesy'sinin yer aldığı reklam filmleri de aklımı çelmedi değil, bu 3 farklı yuz ve kişiliğin parfumun farklı yönlerini sembolize ettiği söylenenler arasında. Bu bahsettiğim 3 kadın ile ilgili bir fikriniz yoksa, buradan reklam filminin kamera arkasını izleyerek neye benzediklerini görebilirsiniz.








Kokunun dış ambalajı sade ve şık, kutuyu açınca içinden en az dışı kadar şık bir şişe çıkıyor, sitesinde bu şişe tabiki ikonik !!olarak tanımlanıyor. İçinden çıkan notta doğal ve az bulunan elementlerin bir karışımı olduğu, şişenin gümüş plakayla ve önemli bir son dokunuşla, elle sıkılmış bir kurdele(!!!) ile tamamlandığı yazıyor :) Bu elle sıkılmış kurdele cümlesi moda dünyasının ürünlerini ne kadar süslü, dünyanın en önemli şeyiymiş gibi bize yuttutmalarının en güzel örneklerinden biri olarak beni bayağı eğlendirdi sanki kurdeleye düğüm atabilen makine varmış gibi ya da bu çok önemli bir ayrıntıymış gibi :)) Bunun yanısıra bu benzersiz el işçiliği ve ulvi gül kokusunun Chloé moda evinin ruhunu yansıttığı, çaba harcanmamış şıklığın(Effortless chic, hani hepimizin ulaşmaya çalıştığı tip, Kate Moss gibi bu giysileri öylesine üzerime geçirdim bakın ne kadar stil sahibi ve havalı görünüyorum :)) ve feminenliğin sembolu olduğu gibi bilinen klişe laflar içeriyor.




Kokuya gelince ilk sıkışta bana pek karakter sahibi gibi gelmese de, kokunun çiçeksi özellikle misk ağırlıklı bir gül bahçesi gibi koktuğu kesin, çiçeksi parfumlerden hoşlananların hoşuna gideceğini düşünüyorum. Cuma gecesi dışarı çıkarken, birazda insanların tepkilerini ölçme amaçlı sorduğum sorularda ve aldığım tepkilerde parfumun beğenildiğini söyleyebilirim en azından bence teninize yakışan parfüm sizin hiç burnunuza gelmeyendir savından yola çıkarak ( Prada ve bana hediye edilen bir parfum olan L'instant De Guerlain'in nasıl kötü kötü burnuma geldiğini size anlatamam) beğendiğimi söyleyebilirim. Önemli olan bir nokta Kalıcılığına gelince, baharatlı ve vanilyalı parfümler gibi çok kalıcı olduğunu söyleyemeyeceğim.




Fiyatının benzerlerine oranla biraz fazla olduğu göze alınırsa mutlaka ama mutlaka denemelisiniz diyemem ama her zaman kullanabileceğiniz hoş bir parfum olduğunu söyleyebilirim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...