İstanbul'a her hafta yeni bir alışveriş merkezi açılıyor ve ben de her hafta denetçi gibi bu alışveriş merkezlerini gezip, yazı yazıyorum :) Blogun ismini belki alışveriş merkezi cadısı olarak değiştirmek daha anlamlı olur :p
Bu hafta Esentepe'de yeni açılan Astoria alışveriş merkezine gittim. Herry, De facto, Lacoste, Network, Pretty Fit, Brandroom.. vb gibi, çeşitli fiyat kategorilerinde mağazaların bir arada bulunduğu, tasarımı ve mağazalarıyla yine ben de pek iz bırakmayan, City's Nişantaşı ile benzerlikler gösteren ve ilginçtir ki yine indirimle açılan diğer bir mekan. Bu mağazalar içinde, en çok zamanı içindeki binlerce çeşidi ve yüzlerce LCD televizyonla sizi aptallaştıran Electro World'de harcadık ve alışveriş yaptık. Genelde bulunduğu muhit itibari ile iş çevrelerine hitap etmesi düşünülen, bu alışveriş merkezinde benim sadece 3 dükkan ilgimi çekiyor: Sephora, Aldo( henüz yapım aşamasındalar) ve Charles & Keith. İlk iki mağaza zaten İstanbul'da Nişantaşı, Taksim ve İstinye Park şubeleriyle daha önce bizimle tanışmışlardı, Charles & Keith ise yurtdışında ayakkabı fiyatlarının 25 doları aşmadığı, trendy ama ucuz ayakkabılar satan bir marka olduğundan, burada bu fiyatlara ne kadar yaklaşılacağını görmek açısından ziyaret etmem gereken mağazaların başındaydı. 25 dolar olmasa da babetler ve düz ayakkabılar 70-80, platform ayakkabılar ve botlar 80-90, çizmeler de 100-120 tl lik fiyatlarıyla uygundu diyebilirim.
Henüz yemek katında çalışmalar devam ederken, tavan yüksekliği ile sizi saşırtan Kanyon alışveriş merkezinden tanıdığımız Kitchenette faaliyetteydi, ancak aç olmadığımız için bu seferlik es geçtik.
Alışveriş merkezleri söz konusu olur da tezatlar olmaz mı, burada da tabiki bizi hayrete düşüren bir olay yaşadık. Merkezin ortasında masa ve 2 adet mikrofon ve bangır bangır disco partizani çaldığını görünce birilerinin konusacağını anlayıp, gezerken söyle bir aşağıya baktık , Pakize Suda ve Müge Anlı, karşılarında Seda Sayan tarzı sabah programlarında görebileceğiniz bir kitle ve gündemdeki malum tartışmanın diğer tarafı olan kitle hep beraber bir ağız dalaşındalar. Yine lüks olmak gibi bir iddianın gözümüze sokulduğu , yukarda rezidansların milyon dolarlardan satıldığı böyle bir yerde bu manzara ile karşılaşmak bize sadece Türkiye'de!! durumlarını bir kez daha yaşattı.
Maksimum 35-40 dakika arası kaldığımız bu alışveriş merkezi de bana yine bir tat vermedi anlayacağınız. Alışveriş merkezi savaşlarının iyice kızıştığı zamanımızda, hangi alışveriş merkezinin, fark yaratıp kalıcı olacağı, sizde gitme hissi uyandıracağı ve hangilerinin hastane, okul, otel.. vs gibi başka mekanlara dönüşeceğinin sonucunu merakla beklemekteyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder