8 Haziran 2008 Pazar

Giyecek bir şeyim yok!!!





Hatırlayacağınız üzere, geçen haftalarda sözde "galaya" gitme durumu söz konusu olunca pek çok kadının hayatında daima başına gelen allahım giyecek hiç bir şeyim yok !!! ruh haliyle karşı karşıya kalıp, Harvey Nichols ve Beymen'e küçük bir tur düzenledim. Bu tur sonucunda, resimlerini gördüğünüz ( Dağınık bir cadıyım napalım ama emin olun geçici bir şey :p ) patenci kostümüne benzeyen ama üstte resimden çooook daha hoş duran Anna Sui elbiseyi ve Dolce&Gabbana ayakkabıları aldım. Elbise siyah, fuşya, mor renklerden oluşup mağazalardaki aynı kategorideki elbiselerle karşılaştırıldığında uygun fiyatlı iken, ayakkabı siyah rugan, muhteşem ve yüksek topuklu olup, indirim de olduğu halde uygun fiyatta 6-7 ayakkabıya bedel olduğunu söyleyebilirim. Sevgilimin delirdin mi sen??Kaç kere giyeceksin bu ayakkabıları, geri ver!! diretmelerini görmezden gelip şimdi onları giyeceğim parti/düğün her neyse sabırsızlıkla bekliyorum. Ya da siz ne dersiniz, geri mi vermeliydim?


Size küçük bir dip notum var, pek çok mağaza %50'lere varan ara sezon indirimine başladı, parçalar tükenmeden ve yaz sezonu indirimine girilmeden , mağazalara bir göz atmanız tavsiye edilir.

Bugün ne giydim?


Sabah iki kız Maçka Parkı'nda kahvaltıya gittik, kıyafette pek fotoğraflık bir durum olmasa da, yeşilliği görünce çekelim dedik:



  • Tshirt ve puantiyeli babetler Topshop

  • Denim şort Bershka(Boyundan pek hoşlanmıyorum aslında, kıvırsan bir acaip duruyor ama belki de şehir için daha iyi)

  • Kolye H&M

  • Bileklikler Fendi

  • Çanta Codello

Daha bastıbacak görünebilir miydim? Hmm belki, ayrıca benim gibi sakar bir kızın olmazsa olmazı bacakta morlukta must have accessorry,biliyorum pek estetik değil ama Sex & The City'de, sinema da koltuğa çarptım :(



Haftasonu...




Dün İkea'ya yaptığımız ziyaretten sonra, sevgili tarafından yapılan hatırlatma üzerine ki, ben tamamen unutmuştum, burda duyurduğum ve ismini aldığı Galata'da olanı kaçırdığım Galatamoda etkinliğinin Ümraniye Meydan ayağına söyle bir göz attım. Arzu Kaprol, Bahar Korçan, Ümit Ünal, Hatice Gökçe,İdil Tarzi,Müge Ersin.. gibi moda dünyamızın pek güzide tasarımcılarını içeren bu etkinlik düşünce olarak pek hoş olmasına karsılık, Galata ayağının daha bir şenlikli ve başarılı geçtiğine eminim, hatta Galata ayağını gezen Yeliz'in sitesinden daha ayrıntılı bilgi ve fotoğraf edinebilirsiniz. Tüm standları gezdim zaten maximum 15 dakikanızı alacak kadar bir çeşitlilikte idi. Genelde tasarımcıların geçmiş sezon mallarının satıldığını çok belli olan etkinlikte, Galata'da o satıldı, bunun siyahı vardı ama Galata'da bitti cümlesini bir kaç kere duyduğum için ben suyunun suyu bölümüne denk geldiğimi düşünüyorum. Fotoğraf fazla çekmedim ayrıca, çektiğimi düşündüğüm fotoğrafları çekmediğimi görmek bana makinemin bir sürprizi oldu. Beğendiğim bazı tshirtler 30-80, elbise ve tunikler 100-250( Bahar Korçan'da 2008 yaz sezonu bikini üstüne giyilen elbiselerden 110 tl fiyatıyla turuncu-fuşya olanı beğendim ve Ümit Ünal'dan tshirtler beğendim, ancak ufukta bir tatil durumu olduğu için kendimi tuttum) saç aksesuarları 5-40 tl ye satılan fiyatlarla, tasarım olan seylerin genelde fiyatının fazla olduğunu bir kez daha bana kanıtladı ama itiraf etmeliyim ki pek çok sey materyal ve tasarım açısından zayıf durumdaydı. Ben bir adet arkadaşıma, bir adette benim için olmak üzere fotoğrafını gördüğünüz taçlardan aldım ve bir dahaki seneye Galata'da olacak etkinliğe gitmek üzere kendime not düştüm.




Okuyucuya not: Yeşil dallı budaklı şey ( Çirkin!! ve bir o kadar meraklı kedimi gözardı edin :) ) aksesuarlarım için bir süredir aradığım çözümü bana sağlayacak gibi gözüküyor, eğer siz de benim gibi ,onlarla başa çıkmakta zorlanıyorsanız, size de yardımı olabilir. Eeee ne demişler, İkea evimizin herşeyi :p

4 Haziran 2008 Çarşamba

Bugün ne giydim?



Hala havalar biraz serin gidiyor, o yüzden tam yaz moduna giremedim. Bugun aslında kırmızı büyük portföyümü almak istiyordum ama işe giderken içine sığmam mümkün olmadığı için, pek istemesem de siyah çanta ile değiştirdim.



  • İçteki siyah üst ve beyaz üst Zara

  • Jean H&M

  • Ayakkabı Jeffrey Campbell (ebay)

  • Kemer ebay

  • Yüzük 3c
  • Çanta Longchamp

2 Haziran 2008 Pazartesi

Sex And The City: The Movie Üzerine




Geçen hafta perşembe basın gösteriminde (Aramızda benden sanslı olanlar da var, mesela fashion out style in blogu yazarı Çarşamba günkü galaya gitmiş, pek güzel), cumartesi de City's de sinemada seyredince, artık filmle ilgili bişiler yazma zamanının geldiğini düşünüyorum, zaten yazmayan bir ben kaldım. Basın gösteriminde ya da adı her ne ise, katılımcıların durumları görüp, amanın basın elden gidiyor/gitmiş diye düşündüğümüzü söyleyebilirim, biz ise ne çok şık ne de çok özensiz olmayıp kendi durumumuzu kurtarmıştık, yine koşa koşa zar zor yetiştiğimizden fotoğraf olayına giremedim ama fotoğrafını gördüğünüz goody baglerden bana da bir adet düştü.( Kutuda bir de tshirt var)


Bunları geçip filme gelecek olursak, filmimiz bıraktığımız yerden 4 yıl sonra başlıyor, kahramanlarımız doğaya karşı duramayıp daha bir yaşlanmışlar ama hala bakımlı ve modaya düşkünler. Carrie Big ile ilişkisine devam ederken, Charlotte Harry ile evliliğini Lilly isimli bir Çin'den aldıkları bir çocukla mutlu bir şekilde devam ettiriyor, Samantha L.A.'ye yerleşmiş Smith Jarrod'la birlikte ( Bizim Samantha'mıza naptınız, film boyunca, sadece 1 erkek mi deyip şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz, ayrıca Smith'de daha bir nahoş olmuş) Miranda ise Steve ve Brady ile Brooklyn'de yaşamaya devam etmekte. Carrie 3 kitap yazmış ve artık daha zengin ve kariyer sahibi bir kadın olmuş hatta asistan tutacak duruma gelmiştir ki ben Jennifer Hudson'ı sevmediğimden olmasa da olur diye düşündüm :) Neyse Big'le evlenmeye karar verip, o düğün karmaşası başlayıp olayların zıvanadan çıkmasından sonra, film biraz yavaşlıyor hatta gözlerimizin nemlenmesine sebep olacak duygusal anlarında olduğunu söyleyebilirim, sonuçta diziyi seven herkes kendinden bir şeyler bulup, sonuçtan memnun kalacaktır sanıyorum.


Bu bir moda blogu olduğundan bizi ilgilendiren kısmına gelirsek, film tabiki bir markalar geçidi. Tüm gösterim, Chanel, Manolo Blahnik, Diane Von Furstenberg, Vivienne Westwood, Louis Vuitton,.. vb gibi markaların kahramanlarımız tarafından sunulduğu bir podyum gibi adeta. Sadece Carrie Bradshaw karakterinin 81, tüm oyuncuların toplam yaklaşık 300 ayrı kıyafet giydiğini düşünürseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Tarzlarda çok farklılık yok ama günümüze yönelik bir modifikasyon tabiki var, Miranda Hobbes karakteri eskiye göre daha bir şık, daha bir cilalı hatta belki daha güzel bile diyebilirim :) Filmin geneline bakacak olursak, moda veya sosyal hayatta ileriye dönük olarak; örneğin Carrie kolyesi gibi veya ne bileyim Cosmopolitan kokteyli gibi yaygınlaşacak bir trendin ipuçlarını gördüğümü söyleyemem; belki tek sıra inci kolye olabilir. Onun dışında podyumlarda, dergilerde ve sokakta gördüğümüz çiçek desenleri, gladyatör sandaletler, büyük korsajlar, nerdeyse tüm elbiselerde kemer, abartılı aksesuarlar filmin olmazsa olmazları. Filmden benim istediklerime gelince:

  • Carrie'nin rüya gardolabı: Mümkünse içi en sevdiğim kıyafetlerle dolu olarak :)


  • Defalarca kullanılan piramit metal zımbalı siyah kemer: Bu kemer o kadar çok kullanılmış ki artık filmden bir karakter gibi olmuş hatta SJP kendisine Roger ismini takmış, benzerlerinin Zara gibi mağazalarda suyu çıkana kadar taklit edileceğini sanıyorum. Aslında bir şeye aşkla bağlanmak durumu söz konusu olduğundan, filmin ana fikri ile de bağlantılı diyebilirim.

  • Dior extreme gladyatör sandaletler ki bunlar gladyatör patlamasının öncülerinden. http://www.eluxury.com/ sitesinde 770 usd lik fiyatı ve çok az kalan numaralarıyla bulunabiliyor, benzerleri zaten çoktandır piyasada.


  • Gucci Westman, Patrick Demarchelier,Andre Leon Talley, Plum Sykes'lı ( Bunlar makyöz, fotoğrafçı, editör ve yazar olurlar, Vogue personeli yani ;) )konu mankeninin ben olduğum bir Vogue editoryal çekimi


  • Samantha'nın komşusu Dante :p

Filmde benim de gözlerim, resmini gördüğünüz kombinasyonu aradı ama 2 kere seyredişten ve diğer blog yazarından teyidini de aldığımız üzere ,bu sahne filmden makaslanmıştı ayrıca bence bazı yatak sahneleri de sansüre uğramıştı.



Kısacası kızlarımızı yeniden görmek hepimizi çok mutlu etti, güzel ve eğlenceli bir görsel şölendi, gitmeniz tavsiye olunur, iyi seyirler :)
p.s: Moda dünyasının 20. yüzyılda yetiştirdiği en önemli tasarımcılardan Yves Saint Laurent 71 yaşında Paris'te öldü. Chanel'in kadınlara özgürlük, YSL'ın da güç verdiğini düşünürsek moda dünyası onu hep minnetle hatırlayacak. Rahat uyu Yves Saint Laurent!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...