31 Aralık 2007 Pazartesi

Bir yıl daha sona ererken...


Bugun 2007 yılının son gunu. Saat 8:00'den beri yatakta donuyorum, uyku tutmadı. Aslında yeni yıl yazısı yazmak pek istemiyordum, zaten her yer bu yazılardan geçilmiyor ama yatağımda laptopum kucağımda yazıyı yazarken buldum kendimi.




Aralık ayının basından beri tuketim çılgınlığını ateslemek için empoze edilen yapay sevinç dalgası bugun son bulacak. Ben de bu dalgaya ara sıra kendimi kaptırsam da, aslında hüzünlü bir durum bu yeni yıla girmek. Çogu insanı olduğu gibi beni de bir muhasebe yapma durumu sarıyor yılın bu zamanlarında. Nasıl bir yıl geçirdim, neleri gerçekleştirebildim, nelere uzuldum, nelere sevindim.. Benim yılım pek verimli değildi, belki son 3 ay biraz durumu kurtarır gibi olsa da pek çok konuda yine yerimde saydım, sebepler çeşitli, onlara burada girmek gereksiz. Siz iyi bir yıl geçirip, yapmak istediklerinizi gerçekleştirdiyseniz ne mutlu size.

Aslında bir yıl daha yaşlanmanın neresi kutlanılabilir? Bedenimiz, ruhumuz biraz daha o kaçınılmaz sona yaklaşırken nasıl bu kadar mutlu olabiliyoruz. Ve ben neden bu kadar iç karartıcı seyler yazıyorum ? :)

Dışarda parıldayan bir gunes var, bununla başlayıp belki de elimizde olanlara sukredip, bu yıldan ders alıp, 2008'e yepyeni baslangıçlar yapmak en iyisi. Ben akşam evimde sakin bir yılbası kutlaması geçireceğim sevdiklerimle, siz de sevdiklerinizle, sizi mutlu eden insanlarla olun. Alkolu çok kacırıp, yerlerde surunmeyin, hatırlanası bir gece geçirmeye çalışın :)


Burada bu yazıya son vermem, deminden beri bir fransız tostu ( bugun bir değişiklik istedi sanırım) isteğiyle guruldayan karnımı da dusunmem gerekiyor. Yarın yeni bir gun, yeni bir baslangıç demek bu vesileyle hepinize stil dolu, mutlu bir yıl diliyorum.

29 Aralık 2007 Cumartesi

Outlet kabusu ek resimleri



Bu blogun bir alt yapı çalışmasına ihtiyacı var, boyle ayrı ayrı post etmek olmuyor canım :))

Armani - Gucci Outlet kabusu




Ailenizin cadısı yine tatil gunu falan dinlemedi, yemedi içmedi haber askı ile sizin için olay yerinde durumu yasadı hatta fotograf bile cekti :) Bilindiği ( veya bilinmediği uzere) Garanti Bankası'ndan Bonus Card sahiplerine dun gelen mesaj ve emaillerde 29-30 Aralık gunleri saat 09:00-21:00 arası Ortaklar Garanti Subesi ustu, Dogus Han'da %90'a varan indirimlerle Emporio Armani ve Gucci outlet satısının olacagı duyurulmuştu. Outlet satışları tabiki sevdiğimiz bir şeydi kim daha az paraya tasarımcı ürünlerine sahip olmak istemezdi ki. Bizde bu heyecanlı habere istinaden cumartesi planımızı buna göre sekillendirip, kahvaltı sonrası, kimlere sunuldugunu merak ettiğimiz bu fırsatı değerlendirmeye karar verdik.


Saat 12:00 gibi hedefe vardıgımızda, devlet binaları gibi eski pusku bu binanın 7. katına çıkmadan, elinde torbalarla çıkısa seğirten insanları gorunce, alınacak bir şeyler bulacağımız için sevindik. Asansörden indiğimizde sonu asansorun onunde biten kuyruktan bu haberin her hangi bir fark gozetilmeden herkese gonderilmiş oldugunu anladık. Buraya kadar gelmişken içeriye bakmadan gitmek saçma olacağından ve her guzel seye ulaşmanın bir zorluğu oldugu gerçeğinden yola çıkarak beklemeye karar verdik, sırada her ceşitte insan vardı, hatta bebeğiyle gelip şimdiden hayatın gerçekleriyle tanıştıran insanlar bile :). Biz bebeğin ağlamaması için dua ederken, içerden çıkan insanların bazılarının yorumlarını da dinledik, içeride zaten az olan cantaların çoktan bittiği, nerdeyse hiç kalmadığı, pahalı urunlerin yine pahalı oldugu ama erkekler için daha fazla seçenek bulundugu haberi verildi. Neyse ,herkes bu gerçekleri kendi gozleriyle gormeden ordan gitmeyecekti, içerden çıkan insanlar olduğu gibi, aşağıdan da insanlar gelmeye devam ediyordu ve gelen yeni insanlar nedense sıranın sonu yerine asansorden çıktıkları yerden sıraya girmeyi tercih ediyorlardı, ben yine cadılığımı yapıp bazılarına çıkışsam da çok uğraşmadım. Oradaki bekleme yerinin darlığı sebebiyle bunun onleminin insanları asağıdan yukarı çıkartmayarak, daha duzgun bir organizasyonla sağlanabileceğini ve ellerinde o kadar geniş yerler varken neden burda yapıldığını dusunurken, Doğus'un buna pek kafa yormadığı kanaatine vardık. Aslında bu satısın Doğus grubu çalışanları için oldugunu ama bu yıl ilk kez halka açıldığını öğrendiğimizde, zaten iyi urunlerin onlar tarafından secilmis olacagı gerçeğinden emin olduk.


Yaklaşık 20 dakikalık bir bekleyiş surecinden sonra içeriye girmek nasip oldu, hemen dağılıp etrafta ne var bir goz gezdirdik. 1 kata yayılmış, 5-6 odadan olusan bu yer giyinme odalarının olması, giysilerin asıldığı askıların yerlere monte edilmiş olması sebebiyle muhtemelen bir show room olarak kullanıldığı dusuncesini aklımıza getirdi. Neyse, içersi tabiki pazar/savas alanı gibiydi, söylenildiği gibi fiyatları 1500-2000 tl arasında olan ,3-5 adet pek te matah olmayan çanta ( en pahalısı 07 yaz sezonundan kalma) , 1 adet yine 07 yaz sezonundan kalma fuşya uzeri gumus plakalar bulunan clutch %50 indirimle 800 tl idi. Ayakkabıda Emporio Armani'de daha fazla seçenek kalmıştı fiyatları 150-350 tl arasında değişen, duz ve topuklu sandaletler alınabilir gorunuyordu. Hatta ben de resmini gorduğunuz , gri, rugan beyaz ve siyahı bulunan burnu ve topuğu açık, onunde tokaları olanları almaya yeltendim. Gucci'de ayakkabı cesidi olarak daha başarılı modeller vardı ama fiyatları 300-500 tl arasında değişmekteydi , gelin gorun ki çogunun numarası zaten çoktan bitmişti. Armani ve Gucci dışında Alaia, Sergio Rossi, Jimmy Choo ve Informal'ın bazı urunlerine rastladım modellerin coğu 90 lardan kalmış gibiydi, 150 tl ye bronz rengi Alaia altı kalın tabanlı sandalet buldum numarama uygun ( duz olsa çok daha alınır olurdu) ama almadım, 75 tl ye yine Alaia nın kanvas babetlerini bulmak mumkundu ama 35-36 gibi çok kucuk numaralar kalmıştı.

Hazır giyim bazında bazı secenekler olmasına rağmen yine modellerin coğu eski ve fahiş fiyatlıydı özellikle yeni sezon urunlerinin fiyatları 1500 tl leri buluyordu, konfeksiyon bolumunden de bana bir fayda olmadı. Yine ayakkabı bolumune gittiğimde 2 kadının 1 çift ayakkabının her bir tekini ellerine almış kavga ettiklerini gordum, kimse denediğini yerine koymadığı için ayakkabıların teklerini bulmak çok zor bir işti, hatta bir ara tum kadınları Armani ayakkabı reyonunun dışına çıkartıp, orayı bir duzene koymaya çalıştılar ( resim mevcut) ben gri sandaletlerin numarama uygun olanını buldum ama siyah ruganları daha bir çekiciydi, onları bulamadım. Gri almaya karar verip, her marka için ayrı kasa kuyrugu olduğunu farkedip ( Alaia için kuyruk yoktu mesela) Armani ve Gucci kuyrugunun odalar boyunca devam ettiğini gorduğumde tum cumartesimi orda geçirmeye ve almak istediğim ayakkabıların da bu kadar eziyet cekmeye değmeyeceğini dusunerek bıraktım.


Erkekler içinde durum kadınlardan farksızdı, pek secenek yoktu, olanlar eski veya fahiş fiyatlıydı, 300 tl'ye klasik Gucci ayakkabılar, 80-100 tl'ye Armani jeanler vardı, Armani'de sadece acaip plaj terlikleri kalmıştı.


Sonuç olarak bu atağımız hayal kırıklığı ile son buldu, bir daha olası bir outlet satısında aç bilaç kahvaltı etmeden sabahın körunde sıraya girmeye veya geceden kamp kurmaya karar verdik :p. Hevesimi ve paramı Beymen'in kış indirimine harcamanın ürünlerin daha guncel olması sebebiyle daha isabetli bir seçim olacağı, insanların çogunun bir şey almış olmak için o kadar eziyet çektiği, bugun geç saatlerde ve yarın gelenlerin oraya bir hiç uğruna gideceği dusunceleri kafamda cirit atarken bu Medya Markt misali yerden ayrıldık.


27 Aralık 2007 Perşembe

Bugun ne giydim?



Havalar soguk ama gunesli, benim kıyafetimse havaya inat gri :) Buyrun bakalım:
  • Gap gri gomlek elbise
  • Zara kaşmir hırka
  • Calzedonia gri opak çorap
  • Diesel pembe-gri ayakkabı

Uzuntu insanı ne hale getiriyor


Gazetelerin dedikodu sutunlarını biraz okuyorsanız Sinem Bayer ismi size yabancı gelmeyecektir, gerci gelse bile onemi yoktur. Bu bayan!( bayan lafını sevmiyoruz biliyorum keh keh) evliligiyle ilgili yasadıgı sorunlar sebebiyle bu aralar magazin basınının malzemelerinden biridir. Beni de ilgilendirmeyen bu konu bizim blogumuz dısındadır, bizi ilgilendiren yonu yanda resmini gordugunuz durumla alakalıdır(Daha net goruntu icin en asagıdaki link tıklanmalıdır). Goruldugu uzere ozel hayatıyla ilgili uzuntusu bu kiside giyim kusam zevki, goz zevki, farkında olmak.... hiç bişi bırakmamıs hepsini tahrip etmistir. Kıyafetin ustunu olusturan beyaz gomlek, siyah etek ( sanırım) ikilisi kalk gidelim derken, alttaki pembe kısa UGG botlar, otur ne isin var demektedir. Ust kısmı bir sekilde duz siyah stiletto veya biraz renk katmak istiyorsa kırmızı, kobalt mavi gibi renkli stilettolarla tamamlayıp durumu kurtarabilecekken, ben image maker olacagım o zaman aykırı ve yaratıcı olmalıyım diyerek pembe botlarıyla bize unutulmaz bir gorsel solen!! yasatmıstır. Sayın Bayer, bundan sonra bu giydirme isini ( her yapacak isi olmayan sosyetik guzelin aklına gelen ilk meslek bildiginiz uzere, moda tasarımı veya image maker'lıktır) meslek olarak yapacağını buyurmus ilk kurban olarak kendisine Yonca Evcimik'i secmiştir. Evcimik'in giydiği kalpak, elbise ve pembe UGG botlardan anlasılan bu isin sonunun pek de hayırlı olmayacagıdır, kendisi basında yer alan bu resimle bence potansiyel musterilerini de omur boyu kaybetmistir :) Duygusal boslukta olan Sinem Hanım'a kendisine gelip, bu olaya hic baslamamasını, fazla enerjisini pilates, yoga,thai chi .. vs gibi sporlara yonlendirmesini tavsiye edip, hepimizi olası bunun gibi goruntulerden kurtarmayı hedefliyorum.

26 Aralık 2007 Çarşamba

Seytan detaylarda gizlidir


Gormemisin elbisesi olmus, her turlu fotografını cekmiş hahaha, saka bir yana kocaman pembe sevimli dugmesi ve as seen on Sienna Miller etiketi ayrı bir fotografı hakediyor.

Bugun ne giydim?


Bu aralar etek, elbise tutkum agır basıyor, hava soguk olsa da giymekten kendimi alamıyorum. Arka fon pek hos olmamış kabul ediyorum ama onemli olan benim secimlerim :) :




  • Zara siyah hırka


  • H&M yanları cepli mini elbise


  • Calzedonia siyah opak corap


  • Zara babet


  • Agatha marka gumus melek detaylı kolye Barcelona'dan

25 Aralık 2007 Salı

Nursace'den tekzip var :p

Cuma gunu Sabah gazetesini gorunce kahkahalarıma hakim olamadım, sanki pazar vırvırları baslıklı yazımda Nursace ile yazdıgım yazıya onlardan tekzip gelmiş gibiydi, ben hala 94 yılında Gianni Versace'nin onderliginde, Cindy Crawford, Naomi Campbell,Claudia Schiffer, Linda Evangelista'nın ve Versace moda evinin en şaşalı doneminde ben Versace'nin V sini duymamıstım lafını pek inandırıcı bulmuyorum, karar sizin.
http://arsiv.sabah.com.tr/2007/12/21/haber,327A4B6E9C6D46989E15D787E659714F.html

24 Aralık 2007 Pazartesi

Ve macera devam ediyor :)




Devam filmleri gibi oldu :)) su 2 resmi de eklemek istiyorum. Resimlerden biri Kurt Geiger botlarımın yakın cekimi, diğeri de icinden cıkmak istemedigim taksi :)

Londra maceralarım





Biliyorum yazamadım, nerdeyse 1 hafta oldu doneli, bayram, tatil, rehavet.. ne derseniz o iste bir turlu olmadı. Çok az kaldım hic bir seye yetmedi ama benim sehre asık olmama yetti de arttı. İlk kez gittigim bu ulke ve sehirden bu kadar etkilenecegimi tahmin etmiyordum ama her şey o kadar cabuk oldu ki :)

Westbourne Terrace denilen Hyde Park'ın kuzeyinde, sehrin en elit semtlerinden birinde, 19. yuzyılın ortalarında yapılmış çok guzel bir butik otelde kaldım. Sehir stili (Metrosundan, market tabelalarına kadar her seyin bir tarzı var), sokakları, temizligi, duzeni, taksileri( Siz hiç Chanel taksiye bindiniz mi? Ben bindim, benim gibi bir moda manyagı için unutulmaz bir deneyimdi), yeme-içme durumları, insanları, imkanları, gece hayatı ve farklılıklarıyla beni cok mutlu etti, is sebebiyle gittigimden oncelikli olarak isimi bitirmem gerekiyordu sonra ver elini Oxford Street, Carnaby Street, Regent Street, Knightsbridge, Trafalgar Square .. vs vs. Guya sokak modası cekecektim ve dukkanları, Rellik gibi Kate Moss'un favorisi olan vintage dukkanlarına gidecektim, hatta Nothing Hill'de cumartesileri kurulan Portobello Market'a, ama hem Christmas curcunası, hem vakit azlıgı biraz da fotograf makinesinin gazabıyla gerceklestiremedim tum bunları, uzgunum.


Nerden baslamalı; insanlar, sıcak, kibar, cogu stil sahibi, 15-25 yas arası genc kadın nufusunda İstanbul'da da oldugu gibi UGG bot patlaması gozlemledim. Ben de yaklasık 4 sene once aldıgım kum rengi, rengi ( sand) artık kirlilikten gorunmez market alısverisi gibi gunluk işlerde giydiğim ve zamanında çok sevdiğim bu dunyanın en rahat botlarının burası gibi soguk ve cok dolasmanız gereken sehirler icin optimum sehir ayakkabısı oldugu gercegine bir kez daha inandım, ben ilk aldıgımda insanlar uzaylı gormus gibi bakıyordu, artık Tr'de bu yıl itibarıyla resmi olarak satısa baslanması bu bakısları sona erdirdi allahtan. Neyse Londra'ya donelim, insanlar canları ne isterse onu giyiyorlar havanın sogukluguna inat ve kimseyi yadırgamadan, bir daha donup bakmadan, artık zaten yaz-kıs kavramı kalmadı onemli olan sizin kendinizi nasıl iyi hissettiğiniz, kısa kollu paltolarla gezenler mi istersiniz, yazlık elbise altına corapsız babet giyenler mi, her seyi gordum ve kesinlikle yadırgamadım, gerçi burda olsa kıza bak yazlık elbise giymis, donacak gibi serzenislerde bulunan cok olur, gorus farkı iste.



Alısveris konusuna gelince, her konuda o kadar çok seceneginiz var ki, birbirinden bagımsız ve her butceye gore, bu saydıgım caddeler oyle bizim Abdi İpekci gibi falan hemen bitmiyor, cok uzunlar her birinde bir gun gecirebilirsiniz tum magazalara girmek isterseniz, sıkı bir kondisyon lazım, hava buz ( hatta mevsimin ilk karını gördum) ama kimsenin umurunda değil, tabi benim de :) Reiss, Uniqlo, Primark, Topshop, Office, H&M .. gibi cogu İngiliz markası sundukları cesitlilik ve uygun fiyatlarıyla butceye gore yasayanlar için birebir. Bunların hepsi ayrı Topshop ayrı, kesinlikle ayrı bi yazı konusu, sadece bu magaza da her seyi didikleyecek olursanız çok rahat bir gunu tamamlarsınız. 5 katlı kocaman bir mağaza dusunun, insanlar holiday season sebebiyle açılıs saatinden once kapıda kuyruklar olusturmaya baslamış, sadece kendi markaları değil, Mina, Nine West, Ugg, Faith.. gibi baska markaları da iceren, isterseniz manikur yaptırabileceğiniz, isterseniz bacaklarınızda derman kalmadıgı zaman "Eat" adlı cafe de ( Burda Maslak'ta var sanırım) bişiler atıştırıp soluklanabilceğiniz, katların ucu bucagı gorunmeyen kocaman bir yer. Bir Kate Moss koleksiyonu var ki burdaki magazaların nerdeyse 1 katı kadar :) . Benim Londra'da hissettiğim genel duygu, (arkadasımın da oyle, sanırım burayla ilgili genel bir ruh hali) o kadar cok secenek ve az zaman arasında sıkısıp, araba farı gormus tavsan gibi donup kalmak, ne alacagınızı bilememek, buradan sadece Sienna Miller'ın uzerinde gorulen ( etiketinde bile Bayan Miller uzerinde gorulmustur diyor, biliyorum cok sığım :)) Mina adlı markaya ait kısa bir elbise aldım ki zaten dilek listemde bir suredir vardı, Burberry benzeri zımba detaylı ayakkabılara ne yazık ki rastlayamadım. Bunların dısında Harvey Nicks, Harrods, Selfridges tavaf edildi tabiki, her yer o kadar kalabalık ve senlikliydi ki :) Pret a Mange de hayatımın en guzel sandviçlerinden birini yedim, Eat gibi Pret a Mange Londra'nın pek cok yerinde bulunan, salata, sandviç, meyve.. gibi sunumu ve kendisi leziz atıstırmalıkların tadına bakabileceginiz bir yer. Muji herkesin vuruldugu tarz sahibi bir uzak dogu ( Japon) dukkanı, ilginç hediyelikler, guzel kokulu sabunlar, cesitli ev tekstili ve esyaları, satan çok seker bir yer, mutlaka ugranmalı. ( Mandarin kokulu kalıp sabun ve likit el sabunu alındı, muhtesem) . Benefit ( http://www.benefitcosmetics.com/), uzun suredir bir kac urununu makyaj cantama katmak istedigim, rastlayınca çok sevinip alısveris yaptıgım, urun sunumları ile beni benden alan bir kozmetik markası. Bir de sonunda bir bootie ( bilekte biten ayakkabı-bot arası ) alabildim keyfime ve parama uygun Kurt Geiger marka, pek mutluyum.


Seyahatimle ilgili yazacagım bisiler daha mutlaka vardır, simdilik aklıma gelenler bunlar, zaten zamanım yok çıkmalıyım. Benim size ve tabi kendime tavsiyem, yılın bu Christmas zamanlarından uzak bir zamanda gidip her seyin tadına vararak gezmek( Muzikaller, muzeler, Busaba' da... dahil), karmasa bazen sizi hedefinizden saptırabiliyor ayrıca hayatımda gormedigim kadar eziyetli bir donus yolculugu yaptım, bu da bu seyahatin eksisi olmakla beraber, o kadar memnun kaldım ki sozunu bile etmeye degmez. En kısa zamanda, en az 5 gun kalmak suretiyle Londra'ya gitmek 2008 yılı hedeflerim arasına yazıldı.

Bugun ne giydim?


Aslında bunu bugun giymedim, sizi kandırmak gibi olmasın :) Bazen fotografları cekiyorum ama yazmaya vaktim olmuyor, ekte gecen hafta sıradan bir gunde giydigim, biraz da sıradan bir kıyafet var :
  • Zara kırmızı hırka

  • Topshop beyaz t-shirt

  • Moto koyu gri dar jean

  • Siyah botlar

  • H&M gumus zincir kolye

Fotografın kalitesi için ozur diliyorum, her sey kırmızı gezegen filminden bir sahneymis gibi cıkıyor, zira flasın yanmasını saglayamıyorum :( Poz da sadece kıyafetin tumu hakkında bilgi sahibi olabilmeniz icin idare ediverin :)

15 Aralık 2007 Cumartesi

İstikamet Londra !

Hersey o kadar son anda oldu ki, vizemi bile dun aldım. Birazdan Londra'ya ucuyorum ama keyiften de ucuyorum :) Hic beklenmedik bir anda ortaya cıkan bu fırsata cok sevindim. 3 hafta once giden arkadasım o kadar begendi ki sehri ve o kadar uzuldu ki hic bir seye yetmemesine kaldıgı zamanın, ben de cok istemistim. Zamanım az, ondan bile az, yapmak gormek istedigim cok sey var, oldugu kadar artık . Donunce artık anlatıcam her seyi size, simdilik gorusmek uzere diyorum, yetismem gereken bir ucak var :)

10 Aralık 2007 Pazartesi

Pazar vırvırları


Dun Cevahir Alısveris Merkezine gidip biraz zaman gecirelim, etrafa bir bakalım dedik. Bayram, yılbası, haftasonu birlesince adım atacak yer yoktu desem abartmıs olmam. Topshop, Miss Selfridge, River Island.. gibi magazalar allı, pullu pek bir ozelligi olmayan yılbası koleksiyonlarını gorucuye çıkartmıslardı. Ben gecen hafta yazdıgım Burberry ayakkabı yazısından sonra Topshop ayakkabı reyonuna gidip, bu ayakkabıya baktım, kendisini goremedim, belki Nisantası magazasında sansımı denemeliyim. (Bu arada o yazıda belirttigim benim numaram olan 2 adet Burberry ayakkabı, ebay'de acık arttırmanın sonunda 520 ve 590 usd ye yeni sahiplerinin oldular, magaza fiyatının 940 usd oldugu dusunulurse kar bile etmis sayılırlar, sanslı kızlar :)) Bahsettigim magazalardan 1-2 parca, Nine West'ten yılan derisi baskılı portfoy gibi parcaları indirimde yakalamak umuduyla gozume kestirdim. Bilindigi uzere yılbasından sonra ocak ayı icersinde pek cok magaza indirime giriyor, bu urunleri simdi alıp indirimde yarı fiyatına gormek hepimiz icin can sıkıcı olur, en iyisi biraz beklemek. Zara'ya da bir goz attık genel olarak koleksiyonda bir Burberry etkisini, ayakkabılarda Prada ve Chanel etkisini farketmemek elde degildi, begendigim cok bir sey de olmadı, yalnız fotografta gordugunuz uzeri zımba detaylı siyah rugan babetleri, hem trende hem de butceme uygunlugu sebebiyle aldım. Bu zımba detaylı babetler ortaokul- lise yıllarında uzeri barıs ısareti ile ıslenmıs zımbalı oxford ayakkabılarımı hatırlatıp beni gulumsetti. Zara'nın karsısına acılan Mango'yu da ziyaret ettim, sonuc olumsuzdu.


Yemek katının altında bulunan ayakkabı magazalarına soyle bir goz atarken Nursace adlı magazanın vitrininde biraz zaman harcayalım dedik, cunku gecen hafta itibari ile Milliyet gazetesi Cumhurbaskanının esinin ayakkabılarının kırmızı tabanlarına kanarak ayakkabı dunyasının en onemli markalarından olan Christian Louboutin marka ayakkabı giydigini yazmış bu ayakkabıların daha sonra Nursace adlı markaya ait oldugu ortaya cıkmıstı. Nursace ( Nurettin Sabri Celik(ti sanırım) kelimelerinin ilk 2 harfi alınarak olusturulmus, Versace'ye olan sasırtıcı benzerligiyle yaratıcılıgı takdir edilesi ) vitrini knock off denilen Louboutin, Marc Jacobs modellerinden asırma ( hatta birebir kopya ) ayakkabılarla dolu idi. Agzımız acık bu ayakkabılara bakarken, firmanın sahibine Ahmet Vardar soruyor tadında hesap sorup kendimizi biraz eglendirdik: Bak simdi Nurettin kardesim, Sabri de var ama ben sana Nurettin demeyi tercih ediyorum (ac parantez sevgiliye tesekkur opucugu kapa parantez ), marka adın zaten Versace'den arak, ayakkabılar Louboutin ve Marc Jacobs'tan, boyle bir yere varılmaz insanların emeklerine saygı gosterip kendinize has modeller yaratmazsanız oraya gelir kulaklarınızı cekerim :)) Eeeehh neyse, tabi bu taklitciligi yapan bir tek onlar degil, sadece gundemde oldugu icin onları yazdım, esinlenme olabilir,yoksa taklitcilige tumden karsıyım, kızım sana soyluyorum gelinim sen anla hesabı :)

Cevahir Alışveriş merkezinde otopark eziyeti

Bugunku diger yazımda belirttigim gibi dun zamanımızın bir kısmını Cevahir Alısveris Merkezin'nde gecirdik. Bayram, yeni yıl, haftasonu faktorleri birlesince ziyaretci sayısı pek fazlaydı buna karsılık otopark ucreti odemeye gittiginizde karsılastıgınız manzara icler acısıydı. Alt katta otopark odeme noktasında (koskoca alısveris merkezinde otoparka inmeden sadece tek bir nokta var) yaslı bir amca onunde birikmis uzuuun kalabalıga tek basına yetmeye calısıyordu ama ne yaparsa yapsın elinizde paketlerle, yorgun argın ayakta en az 15-20 dakika beklemeniz gerektigi gercegini degistiremiyordu. Her gun bir suru alısveris merkezinin acıldıgı ulkemizde maharetin en buyugunu yapmak değil, hizmette fark yaratmak oldugunu anlayamayan, otoparkı 5tl ucretli olan ve bu kadar unsurun bir araya gelmesiyle tabiki yuksek bir ziyaretci yuzdesiyle karsılasılacagını dusunemeyen ya da dusunup umursamayan, en azından hafta sonu otopark ödeme noktasında 2 adet kasiyer calıstırılmasını saglamayıp musterilerin cektigi eziyeti gormezden gelen bu alısveris merkezini cadının kazanının en dibine atıp, bir an once bu zihniyetten kurtulmalarını diliyorum.

6 Aralık 2007 Perşembe

Ah Burberry vah Burberry



Bu aralar takıntılarım yine ayakkabılara yogunlaştı anlamadıgım(!) bir biçimde :) . Bugunku takıntı konumuz Burberry Prorsum zımba/metal detaylı siyah rugan platform ayakkabılar. Bu yaratıklar anne-baba markası olarak bilinen Burberry'nin baş tasarımcısı Christopher Bailey'den sonra ne kadar degistiginin en guzel ornegi, hiç bu markadan s&m tadında bir ayakkabı cıkabileceğini dusunmus muydunuz? Ben dusunmemistim doğrusu, neyse bu bebekler onden capraz zımba detaylı bantları, yaklasık 10cm lik topukları, arkadan fermuarlarıyla 07 Sonbahar koleksiyonunun en populer parcalarından biri olup, icinizdeki rock ruhunu acıga cıkartmak icin birebir. Bu bebekleri daha onceki "pesmelba" baslıklı yazımın konu mankeni ( kendisi aktristir yanlış anlasılmasın) Diane Kruger'ın ayagında, Sienna Miller'da, Burberry'nin podyum ve ilanlarda modelliğini yapan Agyness Deyn'in ( bkz İngiltere'nin en iyi giyinenleri listesi 3 numara ) ayagında gorebileceginiz gibi tam Olsen ikizlerinin kalemi olan bu ayakkabıların, o incecik bileklerini sarmaladıklarını ve tabiki siyah opak corapla kombine ettiklerini gozunuzun onune getirebilirsiniz. Bu kadar populer olan bir ayakkabının, tabi populerligiyle dogru orantılı bir de etiketi var, 940 dolores. Su anda sadece dilek listemde bulunsa da, kaç paraya gidecegini merak ettiğimden ebay'de izlediğim ve 350-380$ arasında seyreden, benim numaramdan 2 adet bulunmakta.

Fiyatı konusunda siz de benim kadar uzuluyorsanız, uzulmeyin, sizin de içinizdeki asi kızı serbest bırakmanız için, moda endustrisi tabi ki bos durmus degil. Aclıgımıza derman olabilecek cevap sokak modasının oncu markalarından Topshop'dan geliyor. 133 $'lık fiyatıyla icimize az da olsa su serpen bu ayakkabıya (2. resim) ulasabilmenin su anda en sağlıklı yolu Türkiye'de koleksiyon secenlerin bu ayakkabıyı buraya getirmesi, sizin ve/veya tanıdıklarınızın yurtdısına gitmenizden geciyor :( .

4 Aralık 2007 Salı

Bugun ne giydim?


Arkadasımdan kucuk bir yardımla, ta taaa!! bugun giydiklerim:


  • Zara siyah, kırmızı,beyaz grafik desenli tunik

  • Tophop siyah skinny jeans

  • Vintage siyah süet kemer (Tesekkurler ebay :))

  • Zara siyah onu fiyonklu babet

  • Topshop siyah canta

27 Kasım 2007 Salı

Peşmelba :)



Mango magazalarına eskiden daha fazla ugrar ve alısveris yapardım, sonra Zara ve digerleri acıldı, Mango'nun koleksiyonları da tasarım ve kalite olarak kotulesince ilgimi cekmez oldu pek. Onlarda bu durumu farketmiş olacak ki, gecen Nisan'dan beri kendilerine ait giyim markaları olan model/aktris Milla Jovovich ve Carmen Hawk'dan destek aldılar. Yaz koleksiyonu yine beni pek tatmin etmemisti ama bu kıs gelen gece koleksiyonundan seftali tonlarında, ucusan, tiril tiril elbise ilgimi cekmeyi basardı. Önceleri kendisiyle pek ilgilenmedim, zira çok fazla dugun, acılıs ve kokteyle katılan bir insan degilimdir, para ödeyip dolabımda yatmasını istemem. ( Gerci elbisenin fiyatı 109,00 tl, benzerlerine oranla ucuz bile denebilir) Neyse, bir gun elbiseyi resimde Diane Kruger'ın kullandığı sekilde gorunce elbiseye ilgim daha bir arttı, kıs sezonunda opak corap ve sal ile tamamlayacagınız elbise yaz sezonunda yuksek topuklu sandaletler ve hafif bronz bir tenle ( biliyorum biliyorum gunes zararlı, ben de pek cıkmıyorum zaten, sadece hayal ediyorum) pek hos olabilirdi. Sadece merakımı gidermek icin, gecen haftasonu Kanyon Mango magazasında kendisine sans verip denemeye karar verdim. Kucuk bedeni kalmamıstı, satıs gorevlisi arkadasın kalıbı kucuk uyarısıyla medium u denedim, sonuc olumsuzdu dolayısıyla tam olarak nasıl durduguna dair bir sonuc elde edemeden oradan ayrıldım, diğer magazalarda sansımı denemeye karar verdim. Elbisenin iki kucuk kusurunu yazmadan edemeyeceğim, biri boyundan baglanan askıların materyali, digeri de % 100 polyester olması, uygun fiyatın sebebi için yeterince acıklayıcı sanırım, yine de fiyatına oranla durusu takdire değer. Eger yılbasında partide giymek için bir elbise arıyorsanız, katılacagınız bir dugun varsa bu elbiseye de bir goz atın, Mango'dan aldıgınız bir elbiseyi baskasında gorme olasılıgınız yuksek olsa da, daha sonrası icin kullanacaksanız sorun olmayacaktır. Elbiseyi deneme sansım olursa yine yazacagım, hatta kalırsa indirimde almayı da dusunebilirim.
Dip not: Kanyon demişken haftasonu Sıpsevdi ( The Heartbreak Kid) adlı filme gittik. Ben Stiller ve Michelle Monaghan'ın bas rollerde oldugu bu romantik komedi, bize eglenceli bir kac saat gecirtti, fazla bir sey beklemediginiz takdirde onerilir :)

26 Kasım 2007 Pazartesi

Bu bu nedir bu??



Sayfamda ele almak istediğim ana baslıklardan birisi daha önce de bahsettigim üzere, kamuoyunun tanıdığı, yerli/yabancı "ünlü" baslıgı altında ele alabilecegimiz kişilerin, kendilerine özgü stillerini de icerecek. Bu tarzlar hakkında fikir beyan ederken, her yerde gordugunuz o toz pembe yorumlara her zaman rastlamayacagınızı tekrar belirtmek isterim.

Dun evde pazar keyfi yaparken Gunaydın ekinde gordugum bir resim ve yazı, beni su an bulundugum kacınılmaz duruma getirmis bulunuyor. Life + adlı kösenin yazarı aynı zamanda moda polisi baslıgı altında o hafta kendince sık gordugu kisi hakkında yorumlarda bulunuyor, bu haftanın konugu da benim genelde fiziksel olarak beğendigim Begum Sen'e ait. İsmini iyi kötü duydugunuzu varsayarak, sizlere giyinirken ne yapmamanız!! gerektigi konusunda nacizane yorumlarda bulunacagım. Kendisi genel olarak Roberto Cavalli ve Dolce & Gabbana cizgisinde bir stile sahip; hayvan desenleri, şatafatlı kıyafetler, kürk, işlemeli elbiseler.. gardrobunda önemli bir yer tutuyor. Resme ilk baktığımızda gozumuzu alan bir parlaklıkla karsılasıyoruz, her parça ayrı telden bir parıltıya sahip. Ayrı ayrı ele alırsak; bronz Dolce & Gabbana trençkot iddialı bir yapıda, sade bir kıyafetin üstüne giyildiğinde kıyafeti farklılaştıracak bir parça, benim tarzım olmasa da giyilebilecek imza bir parça. Simdi siz bu kendi başına buyruk, göz alıcı parçayı, yine gumus- bronz parlak bir kemer ve Miu Miu gumus parlak botlarla tamamlarsanız ortaya işte bu facia görüntü çıkıyor. Botların yuvarlak burnunu ve düz olmasını sevdim, yine daha sade tercihlerle kombinlendiğinde kıyafete hareket katabilecek karaktere sahip, tüm bunlara rağmen bu kadar birbirinden farklı parlak tonlarda, "ben burdayım" diyen parçanın aynı anda bir araya gelmesi gözümüzü yormaktan başka bir şeye yaramıyor, hepsi bu parlaklık denizinde, değerini bulamadan kaybolup gidiyor. Bu kadar parlaklık size hala yetmediyse, bu kıyafetin bir de içi var ki başka bir alem :) Alttan görebildiğimiz Kate Moss'un Glastonbury müzik festivalinde Alexander McQueen siyah çizmelerle kombinlediğine benzer siyah pvc tayt bize bu kadarı da olamaz dedirtiyor ama oluyormuş. ( Bu kadar parlak kelimesi gecen bir yazı yazabileceğimi hiç düşünmemiştim ama bu kıyafeti başka bir kelimeyle tanımlamak imkansız :) )

Son bir notumda köse yazarına; yazısından gordugumuz uzere, ülkemizde hala marka giyinmenin stil sahibi olmakla es değer tutulması, bizim daha çok yol kat etmemiz gerektiğinin en güzel kanıtı. Bu yazıyı burda bitirirken, dünyada sadece marka giyinen ve paranın alabileceği en pahalı parçalara sahip olan Victoria Beckham sizce neden en rüküşler listesinde? sorusunu oncelikle kose yazarımıza sonra hepinize sorup, herkese ev odevi veriyorum :)

Bugün ne giydim?


Uzun bir aradan sonra herkese selamlar :) Güneşin azıcık görünmesi içimden renkli giyinmeyi getirdi, su saat itibarı ile güneşten eser kalmasa da, günün seçimleri baki kaldı :



  • Diesel koyu yıkama, boru paça denim pantolon

  • Topshop grafik desenli üst

  • Mango pembe minik hırka

  • Pretty Fit açık kahve yuvarlak burunlu çizme

  • BCBG Max Azria çanta

  • Accessorize mor taşlı, sallantılı küpe

17 Kasım 2007 Cumartesi

İstinye Park'ta bir cadı

Yaklaşık 1,5 aydır açık bulunan İstinye Park'a artık daha fazla kayıtsız kalamayarak bu cumartesi gitmiş bulunuyoruz. İstinye Park öyle sanıldığı gibi İstinye'de sayılmaz aslında, daha çok Maslak'ta diyebiliriz. Cumartesi olmasına rağmen trafik fazla yok, taki İstinye Park'ın otoparkına yaklaşana dek. Yol boyunca sanki bir şantiyede ilerliyormuşsunuz gibi çeşitli kum yığınları arasından, çamurlu yollardan gidiyorsunuz. 10 dakikada falan otoparka giriyoruz ama o kadar dolu ki, park edebilmemiz yaklaşık 15-20 dakikamızı alıyor, neyse ki yönlendirmeler Kanyon otoparkından çok daha iyi. İçeri adım attığımızda diyebileceğim yegane şey büyük olduğu, alt katta genelde ev ile alakalı bir şeyler satan dükkanlar var, Koleksiyon, Esse, Linens gibi.. bu katta bir de pazarımsı bir bölüm var ki, görüntüsü şahane, her şeyi bulabileceğiniz manavlar, Mısır çarsısı tadında baharat, sünger, kurutulmuş sebzeler satan dükkanlar, balıkçı ve balık restoranı ( İnsanların mideye indirdikleri balıklarda gözüm kalmadı değil ama masanın boşalmasını beklemeyecek kadar gururluyum ve aç değilim :) ) Neyse bir üst kata çıktık burada çeşitli spor mağazaları ( Dünyada pek çok spor ayakkabı markasını bünyesinde bulunduran Foot Locker'ın ilk mağazası, Adidas, Puma, Nike), çocuk mağazaları, hamile giyim mağazaları ve yiyecek katı bulunuyor. Mağazaları şöyle bir dolaşıyoruz, Nike'ın tekstil ürünlerini pahalı bulup, Adidas'ta bir tshirt, Top Ten Sleek serisinden çiçek baskılı bir ayakkabı ve Stella Mccartney Koleksiyonu'ndan 1-2 parça bir şey beğeniyoruz.

Yiyecek katında durum fena, masalarda insanlar üst üste Cevahir Alışveriş Merkezinden farkı yok, yemek yemek bir işkence olabilirin ilk sinyallerini alıyoruz, neyse ki şimdilik aç değiliz. İlerlemeye devam, diğer 2 katta Bershka, Zara, Mango, Accessorize,Yargıcı.. vs gibi bildik mağazalar ki bunların hiç birine girmiyoruz, bunun dışında Aldo, Sephora ( Merakla beklediğim çok markalı kozmetik mağazası ), Gap.. gibi yeni mağazalara dalıp merakımızı gideriyoruz. Aldo'nun Nişantaşı ve Beyoğlu mağazalarına gitmiş biri olarak, burada bazı ayakkabıların (özellikle reklamlarında görünen metalik renkli, önü açık ayakkabının fiyatının yaklaşık 600 tl olduğunu görünce) normalde Amerika'da ortalama fiyat kategorisinde trendy ayakkabılar sattığı göz önüne alınarak, fahiş fiyatlı olduğunu olduğuna karar verip, bazı aksesuarları beğeniyoruz. Uzun süredir gelmesini beklediğim Sephora yeni markaları literatürümüze katması, uygun fiyatlı kendi makyaj ürünleri, rengarenk reyonları ve peşinizde dolaşıp sizi sıkmayan satış görevlileriyle bizden tam not alıyor, istediğiniz gibi markaları tecrübe edebiliyorsunuz, tam sevdiğimiz gibi . Gap diğer katlarda Gap kids ve Baby Gap mağazalarının da ayrı olmasınında etkisiyle gözümüze biraz küçük görünüyor, yurtdışında da çeşitli koleksiyonlarıyla tecrübe ettiğimiz Gap bu mağazasında genelde basic dediğimiz temel koleksiyonuyla bize merhaba diyor, genel olarak yurtdışına kıyasla azıcık pahalı bulduğumuz Gap'te iş ve günlük hayatımız için kullanılabilecek kazaklar, gömlekler ( 80-90 tl), pantolonlar, penye uzun ve kısa kollu üstler (40-50 tl), jeanlerle ( 110 tl civarı) alışveriş yapılabilecek mağazalardan biri oluyor. Arkadaşlarımın karnı acıktığı için, Juke Box adlı bir yerde tıkış tıkış yemek katı sıkıntısından kurtulup bir şeyler yiyoruz , yemekler sıradan, zaten yemeğe çok vakit ayırmak istemiyoruz, servis hızlı ama devamlı bir şeyleri yanlış yapıyorlar, neyse daha önemli bölümlere doğru yöneliyrouz. 4. katta biraz daha üst kategori mağaza ve restoranları görüyorsunuz, Go Mongo, Mezzaluna, Max & Co., Max Mara, DKNY New York, Vario, Furla, Molu.. gibi mağazalara şöyle bir göz atıyoruz. Beymen'de zaman harcıyoruz, Christian Louboutin koleksiyonu başta olmak üzere, ayakkabı ve çanta koleksiyonları muhteşem ve pahalı, istediğimiz modelleri belirleyip indirimin gelmesini beklemeye karar veriyoruz. Buradan en merak ettiğim bölüm olan ve bu iç mekandan tamamen ayrı bulunan Bottega Veneta, Jimmy Choo, Chloé, Gucci, Moschino, Dior, Etro, Louis Vuitton.. gibi mağazaların bulunduğu dışarıki bölüme geçiyoruz. Burada kullanabileceğiniz vale servisi var ve içerideki halkla!!

Muhatap olmadan alışverişinizi yapıp, mutlu bir şekilde evinizin yolunu tutabiliyorsunuz, oradan alışveriş yapabiliyorsanız zaten mutlu olmamanız için pek sebep olamayacağını var sayıyorum :) Neyse, bu markaların ilk mağzalarına da göz attıktan sonra İstinye Park turumuzu tamamlayarak evimizin yolunu tutuyoruz. Sonuç olarak, biraz daha iyileşmesini umduğumuz İstinye Park, tekrar gelinesi bir yer olarak diğer alışveriş merkezleri içersinde bir anda sıyrılıyor, yalnız nasıl hızla bir tüketim toplumu haline geldiğimizin en güzel örneklerinden biri olduğunu kanıtlıyor, haftaiçi bir gün tekrar tecrübe etmek üzere arkadaşlarımla sözleşiyoruz.

15 Kasım 2007 Perşembe

Şalım olmadan asla!!!


Son günlerde Hollywood dünyası ünlüleri hava nasıl olursa olsun, boyunlarına kocaman, çeşitli baskı ve desenlerdeki ( geometrik desenli grafik baskılı olanlar ve hayvan desenli olanlar , özellikle leopar deseni şiddetle tavsiye edilir) şallarını dolamadan sokağa adım atmaz oldular. Benim de severek uyguladığım bu trend, ister bir t-shirt, ister bir ceket, ister bir kazak artık ne isterseniz üzerine atılan farklı renk ve desenlerdeki şalla kıyafetleri hareketlendirmek ve bir karakter katmak için birebir. Fotoğraflarda çeşitli sekillerde uygulamasını gördüğünüz bu trend Sarah Jessica Parker'ın Louis Vuitton leopar desenli şalı gibi gündüz kullanılabilirken, Kate Bosworth'un bir davette kullandığı Etro marka şalı gibi gecelerde de uygulanabiliyor. Gap, H&M,Yargıcı, Mango,Accessorize.... gibi mağazalarda çeşitlerini bulabileceğiniz bu tarz şallara genelde pek çok yerde rastlanabiliyor. Siz de, bu herkes tarafından uygulanabilen ve kolayca tarzınızda bir fark yaratacak bu trendi mutlaka deneyin.

14 Kasım 2007 Çarşamba

İngitere'nin en iyi giyinenleri


İngiliz Harper's Bazaar dergisi 2007 yılının en iyi giyinen 25 şöhretini seçti. Listeye göre baş tacımız Kate Moss, 2004'te birinci, 2005'te ikinci, 2006'da üçüncü olduğu listede bu sene ancak 10. olabildi. Rus model Natalia Vodianova'nın birinci olduğu listede, İngiliz aktris Thandie Newton ikinci ve İngiliz basınınca yeni Kate Moss olarak lanse edilen bence tarzının bir palyaçodan farksız olduğunu düşündüğüm Agynees Deyn üçüncü oldular. Aynı listede, yine sevdiğimiz ama 2005 yılındaki stilini aratan güzel aktris Sienna Miller 18., Keira Knightly 21. , Kate Winslet 23. olabildiler. Derginin aralık sayısında görülebilecek tam listede, ilk on şu isimlerden oluşuyor:

1. Natalia Vodianova (model)
2. Thandie Newton (aktris)
3. Agyness Deyn (model)
4. Helen Mirren (aktris)
5. Lily Allen (sarkıcı) ( Kendisi mezuniyet tarzı kabarık elbiselerin altına giydiği spor ayakkabılarla yaptığı çıkışı, Chanel kızı olup, yüksek ökçeli Louboutin ayakkabılarla sürdürdü, bana kalırsa tipi sevimli ama tarzı özenti )
6. Emily Blunt (aktris)
7. J. K. Rowling (yazar)
8. Anouck Lepere (model)
9. Irina Lazareanu (model) (Kate Moss dışında listede olmayı hakeden yegane kişi, yaptığı seçimlerle farklı bir stil sahibi olduğunu yıl boyunca kanıtladı)
10. Kate Moss (model)

Bence Natalia Vodianova bu listede birinci olmayı hakeden bir isim değildir, ya sizce? Peki ya Türkiye'de bir en iyi listesi yapılsa sizce ilk 10 kimlerden oluşur? Yorumlarınızı bekliyorum.

13 Kasım 2007 Salı

Şair Nedim Caddesi = 5. Cadde ???

Geçen haftalarda 4 günlüğüne ortadan kaybolalım, bir hava alalım dedik, döndüğümüzde ne görelim, sokağımız mini bir 5. Cadde ( New York, Fifth Avenue ) haline gelmiş. Peki ne olmuştu da mahallemiz, 4 günde bu hale gelmişti? Bilindiği üzere, Amerika ve Asya'da şubeleri olan W Otelleri ilk Istanbul otelini Süleyman Seba Caddesi'nde açmaya hazırlanıyor. Uzun süredir bir inşaat sahasını andıran, ne araçlar, ne yayalar için geçecek yer bulunmayan, yürümenin bir işkence olduğu bu caddenin paralel caddesi olan Şair Nedim Caddesi'nde de bazı çalışmalar devam etmekteydi ve buraların rezidans olarak düzenlendiği yolunda bilgiler almıştık. Gördük ki, bu bilgiler kismi olarak doğru, bu evleri kapatan yeni, rengarenk panolar asılmış. Panolarda ne yazdığına gelince : Paul Smith, Etro, Jimmy Choo, Lanvin, Bottega Veneta, Marc Jacobs ( Daha önce de belirttiğim gibi kendisi benim için moda dünyasının en özel tasarımcısıdır), Marc by Marc Jacobs.. yakında açılıyor gibi, okudukça bizi hem heyecanlandıran bir yandan da her gün önünden, çoğunlukla burnumuzu çekerek geçecek olma ihtimalimizden dolayı bizi çok hüzünlendiren, moda dünyasının en önemli markalarının İstanbul'a çıkartma yapmak için burayı seçmiş bulunduklarının ilk işaretleri ( Artık daha önce yazdığım, Oxford ayakkabıları nerden alacağınızı biliyorsunuz.). Harvey Nichols'da Marc Jacobs'a ait ayakkabı dışında tüm hazır giyim ürünlerinin kaldırılmasını bir sinyal olarak algılayıp, kendi mağazasının açılacağını tahmin ederken, bu mağazalarla her gün göz göze olacağımı tahmin bile edemezdim. Bu markaların, buraya mağaza açabileceklerinin, aklıma gelmeme sebeplerinden birisi de Beşiktaş'ın bu bölgesinin, bu markalara uyacak kadar sofistike olmamasından kaynaklanıyor. Beşiktaş çarşı ( Bkz. futbol ) diye bir grubun boş bulduğu her duvara slogan yazdığı, Beşiktaş maçlarında sürüler halinde sokaklarda dolaştığı, mağazaların başladığı yerin tam yanında eski bir mezarlık olduğu, 50 mt ilerde Şampiyon Kokoreç'in yer aldığı, mağazaların bittiği yerde bir oto tamircisinin olduğunu.. düşünürsek bu durum ülkemizin tezatlar albümüne yeni bir sayfa eklemektedir. 2008 yılının ilk aylarında açılacak olan bu mağazaların Amerika'da olduğu gibi % 70 indirimlere gireceğini görecekmiyiz bilemiyorum ama, alışveriş rutinimizin değişeceği bir gerçek. Önceleri alışveriş üstü, cafelerin birinde içilen kahveyle yorgunluğumuzu atarken, bundan böyle Şampiyon'da midye dolma üzeri, yenilen çeyrek kokoreçle ( böyle konuştuğuma bakmayın, iki ürünü seyrekte olsa canım çeker ) alışverişe yeni bir boyut getireceğiz. Hayırlı olsun :)))

12 Kasım 2007 Pazartesi

Bugün ne giydim?




Merhabalar, bugün ofiste bir toplantımız var , Pazartesi de toplantı konur muymuş canım daha haftanın ilk gününden :( , keyfim toplantıya rağmen fena değil, yalnız fotoğraf makinem yok, dolayısıyla bu berbat telefon resmi ile idare edeceğiz. İşte bugünün seçimleri:


  • Atmosphere yeşil şal desenli babydoll mini elbise ( Aslında bir İngiliz markası olan bu elbiseyi geçen sene Beyoğlu İş Merkezi'nden 15 tl'ye almıştım ve her giydiğimde pek çok iltifat alıyorum, anlayacağınız elbisenin aldığı iltifatlar fiyatının çok üstünde :) Bu durum bizi, benimde çok inandığım bir gerçeğe götürüyor: Stil sahibi olmak, güzel giyinmek için illa çok para harcanması gerekmiyor. Bu tarz elbiseler göğüs altından kesimiyle pek çok vucut tipine uygun ayrıca aksesuarlarla zenginleştirerek, iş çıkısı bir randevunuz varsa kıyafet değiştirmeye gerek kalmadan rahatlıkla gidebileceğiniz yeterlilikte. )

  • Calzedonia siyah opak çorap ( fotoğrafta bulunmuyor)

  • River Island yılan derisi baskılı ayakkabı ( Bu elbiselerin diğer bir güzel özelliği de babetlerle de çok güzel kombinleniyor olabilmeleri, eğer topuklu ayakkabı giymekten hoşlanmıyorsanız babetler tam size göre)

  • Fendi siyah çanta ( Akşam çıkacağınız zaman günlük kullandığınız çanta yerine, bu kışın hitlerinden olan büyük portfoy çantalarla görünümünüzü tamamlayabilirsiniz, hatta gündüz kullanabiliyorsanız çok iyi olur, çünkü bu çantaları gündüz kullanmak çok moda )

  • H&M zincir kolye

Bu kıyafeti yine bu kışın hit parçalarından olan küçük deri ceketlerle tamamlayabilirsiniz.

Metrocity Boyner kozmetik reyonu

Cumartesi günü bazı acil kozmetik ihtiyaçlarımızı almak üzere Metrocity'de bulunan Boyner mağazasına gittik. Haftasonu olması, yeni yıla yaklaşılıyor olunması sebebiyle reyonda bir hareketlilik vardı. Aslında bir kaç markayı karşılaştırıp alışverişimizi öyle yapmayı düşünürken, devamlı peşimizde dolaşan satış görevlileri, arka arkaya gelen gereksiz sorular ve açıklamalar sebebiyle ilk olarak düşündüklerimizi alıp, koşarak ordan uzaklaştık. Müşterilerle ilgilenilmesi tabiki istediğimiz güzel bir şey ama bu durumun gözünü çıkartıp insanları sıkmak da ince bir çizgi ve Boyner çalışanları ne yazık ki bu çizgiyi tutturamıyorlar.Tam da geçen hafta strawberrynet. com'dan bahsetmişken, bu durumu yaşayınca size aktarmak istedim. Cadı bu durumu sevmedi, düzeltilmesi dileğiyle ...

10 Kasım 2007 Cumartesi

Marc Jacobs Oxford Ayakkabılar


Bundan böyle is-ti-yo-rumm başlığı altında sahip olabileceğim veya bütçemi aşsa da, alamayacak olsam da (böhüü) benim olmasını dilediğim arzu nesnelerinden bahsedeceğim. Bu bölümün ilk konuğu Oxford denilen, temelde bizim eski okul ayakkabılarımıza benzeyen ama onların günümüze uyarlanmış, şık versiyonu ayakkabılar. Bu ayakkabılar geçen seneden geleceklerinin sinyallerini vermişlerdi( Hatta Chloé ' nin kahverengi tonlarında yüksek ökçeli bağcıklı modeli tüm zamanların en istediğim ayakkabıları listesinde ilk sıralarda bulunmaktadır, hala ebay'den alabilme çabaları içindeyim), bu sene herkesin farkedeceği üzere moda dünyamızı istila ettiler. Şimdiye kadar bütçeme ve zevkime uygun bir modeli henüz koleksiyonuma katamasam da, daha fazla param olduğu takdirde hangilerini alacağımı biliyorum :))) Hayallerimi süsleyen ayakkabılar en sevdiğim ve dolabımda yer vermeye çalıştığım tasarımcılardan Marc Jacobs'a ait. Resim de gri-lacivert (siyahı da bulunmakta) renkte gördüğünüz bu ayakkabı önden bağcıklı, yuvarlak kalın yaklaşık 8cm topuklu, elbiseler, etekler, bol paça kumaş pantolonlar, hatta jeanlerle kombinleyebileceğiniz, kıyafetinizin bir anda çehresini değiştirebilecek güzellikte (tabiki bana göre) . Kimilerinin bu tarz ayakkabıları çirkin-seksi ( hani çirkin olupta çevresine seksi sinyaller saçan erkekler vardır ya,Tehlikeli İlişkiler filmindeki John Malkovich, Jeremy Irons, Mick Jagger, Steve Tyler .. gibi rock yıldızları, onlar gibi düşünün) olarak adlandırmasına rağmen 800 dolarlık etiketiyle beni hicranlara gark etmektedir. Marc Jacobs'un daha az bütçe düşmanı markası Marc by Marc Jacobs'ta daha insaflı !!( yaklaşık 450 dolar) fiyatlara da örneklerini bulabileceğiniz bu ayakkabılar Beymen, Harvey Nicks.. gibi güzide mağazalarımızda var mı henüz araştırmasını yapmasam da Hotiç, Steve Madden, İnci, Nine West mağazalarında zevk ve bütçenize uygun örnekler bulacağınız kuşkusuz. Ayrıca, burada Marc Jacobs mağazası yok ki, serzenişlerinizi de duymamazlıktan geliyorum, çünkü bu cümleler yakında geçerliliklerini yitirecekler ;) ama bu başka bir yazı konusu olacak, pek yakında bu sayfadaa... ) Konuyla ilgili araştırmalarım devam edecek olup, uygun çifti bulduğum takdirde sizleri de bilgilendireceğim, şimdilik aramaya devam.
Cadının notu: Bu yazıyı yazdıktan yaklaşık 1 hafta sonra bu ayakkabılara, Beymen İstinye Park'ta 1,125 tl etiketiyle rastlanmıştır. :(

8 Kasım 2007 Perşembe

Çilek tadında bir site



Kozmetik ve makyaj ürünü alışverişlerinin tüm kadınların en bayıldığı alışveriş kollarından birisi olduğu su götürmez bir gerçek. İhtiyacımız olsun olmasın, hepimiz kozmetik mağazalarına gider, reyonlar arasında lunaparktaki bir çocuk edasıyla dolaşır, ürünleri dener, tanıtım günlerine gider, bazen isteyerek, bazen de istem dışı olarak maaşımızın büyük bölümünü bu yollarda telef ederiz. İste bu en sevdiğimiz hobilerden birisini gerçekleştirirken, benim de çok güvenerek ve beğenerek alışveriş yaptığım bir siteye de uğramanızı tavsiye ediyorum. http://www.strawberrynet.com/ adresinden hizmet veren bu siteye girdiğinizde öncelikle 20 ülke arasından ülke seçimini yapmanız gerekiyor, bu seçimi yaptıktan sonra ücretleri de o ülkenin para birimi olarak görüntüleyebiliyorsunuz,Türkiye başlığı altında ingilizce veya türkçe seçim yaparak alışveriş lisanınızı belirleyebiliyorsunuz. Bunları yaptıktan sonra gelelim en önemli bölüme, bu sitede neler var? Neler yok ki, parfümden, cilt ve saç bakımına, makyajdan, kozmetiğe ülkemizde bulunan veya bulunmayan % 100 orijinal, pek çok marka ve ürünü bir arada bulabiliyorsunuz. Tüm ürünler detaylı resimler ve açıklamaları ile listelenmiş bulunuyor. Bunun yanısıra ürünlerde uygulanan indirimler, internet üzerinden en uygun fiyat ve belirlenen ülkelere 4-10 gün içerisinde teslimat süresi ( istenirse ekspress teslimat seçeneği de bulunuyor) bu siteyi cazip kılan diğer faktörler. Ödemeler kredi kartı ile yapılabildiği gibi, paypal, money order..vb seçeneklerini de tercih edebilirsiniz. Oldu ki üründen memnun kalmadınız, 14 gün içerisinde kendilerine bildirildiği zaman tüm paranızı size iade ediyorlar. Eğer taksitli alışveriş yapmak istemiyorsanız, yurtdışından her seferinde bu ürünleri taşımak istemiyorsanız, Boyner, Sevil Parfumeri,Tekin Acar .. ve benzerlerinin ülkemizde olmayan bazı markaları getireceklerini beklemekten sıkıldıysanız ( Zaten biraz daha beklersek bu ürünlere ihtiyacımız kalmayacak, direkt yüz gerdirme ve botoks seviyesine geleceğiz :) ) ve yine bu saydığımız mağazalarda birbirinin aynı markaların hüküm sürmesinden daral geldiyse, internetten alışverişe yabancı değilseniz ve güvenilir bir site arıyorsanız, evinizin konforunda yüzlerce marka ve ürünü indirimli olarak en uygun fiyata almaktan daha iyi bir şey olamaz sanırım. Ben bu avantajlardan sizleri de haberdar ederek kendime düşeni yaptım, bundan sonrası siz ve bilgisayarınıza kalmış. Herkese keyifli alışverişler :)

Bugün ne giydim?



Size ilk yazımda da bahsettiğim gibi mumkun olduğunca giydiklerimi fotograflayarak göstermeye calısacagım. Konu fotografımız muhtesem olmasa da ( oğreniyorum arkadaşlar, biraz zaman alacak :) ) sizi hayal gucunuzu zorlamaktan kurtarmaya yeter sanırım. Bugün yine kosusturma içinde olacağımdan rahat bir kıyafet seçtim:

  • Miss Selfridge siyah üzerinde küçük çiçek desenleri olan bluz

  • Topshop siyah skinny jean ( Siz de bol kesimli pantolonlar moda oldu diye rahat bir nefes alanlardan mısınız bilemiyorum ama ben hala bu jean modelinden rahatlığı, vucut seklime ve günlük tempoma uyumu yüzünden vazgeçemedim, giymeye devam )

  • Siyah yanları fiyonklu düz korsan botları

  • H&M siyah XL çanta

  • Uzun zincir kolye ve ucu İndus'tan

  • Krem rengi şal


6 Kasım 2007 Salı

Kate Moss -Topshop Christmas Koleksiyonu


Kate Moss kıyafet seçimlerinde çoğumuzun iç geçirerek, bazen de taklit ederek izlediği ve beğendiği, tarzı tüm dünyaca benimsenen, burada ayrıca tanıtmamıza ihtiyacı olmayan stil ikonu bir isim. Benim de kendisine olan büyük hayranlığım dolayısıyla bu sayfada kendisi ve stili ile ilgili pek çok yazı okuyacağınızı garanti edebilirim. :)
Hepinizin bildiği gibi Kate Moss - Topshop işbirliğinin ilk koleksiyonu bu yılın mayıs ayında tüm dünyada olduğu gibi, İstanbul'daki bazı Topshop mağazalarında da beğenimize sunuldu. Ben de dahil olmak üzere çoğunluk koleksiyonu sıradan ve onun gardrobunun daha ucuz reprodüksiyonları olarak görsekte, pek çok kişi onun tarzına bir parça da olsa ulaşabilmek için paralarını harcamaktan çekinmediler. Ben de koleksiyonun imza parçalarından olan siyah-sarı çizgili yeleği, gardrobuma katmakta tereddüt etmedim. İşte durum böyle iken geçen aylarda bu işbirliğinin 2. koleksiyonu da görücüye çıktı, bu koleksiyonun çıkışı ilkine göre tabiki daha sessiz oldu, kimse mağaza önünde sabahlayıp, histerik bir halde hareket etmedi.

Gelelim bu yazının esas konusu olan Christmas koleksiyonuna; malum ülkemizde böyle bir gelenek olmasa bile dünyanın büyük bir kısmı Kasım ayından itibaren bir tatil sezonu ( holiday season ) moduna giriyor. Bu gerçeğe istinaden, Topshop-Kate Moss işbirliğinin 3. bölümü olan daha çok küçük işlemeli elbiseler, vucuda oturan pantolon ve ceketler, pelerinler , sık tulumlar, işlemeli dar bluzlar.. gibi genelde gece çıkarken giymeye uygun parti kıyafetlerinden oluşan Christmas Range koleksiyonunu 16 Ekim 2007 tarihinde Londra'nın Annabel's adlı hip kulübünde Bayan Moss, Sir Philip Green ve kızının ev sahipliğinde , Naomi Campbell, Elle Mcpherson, Jade Jagger, Kelly Osbourne, American Idol programından Simon Cowell, Bob Geldof, Lily Allen.. gibi moda, müzik ve tv dünyasının önde gelen ama çoğunlukla Topshop müşterisi olmanın yakınından geçmeyen isimlerinin katılımıyla, bir defile ve parti ile tanıtıldı. Kate Moss'un omuzlarda kesilmiş 70 lere gönderim yapan kahküllü yeni saçı, The Kills grubunun gitaristi yeni sevgilisi Jamie Hince ve koleksiyondan seçtiği cat suit denilen boyundan askılı saten siyah tulumu üzerine giydiği 1920lerden kalma vintage, işlemeli peleriniyle katıldığı gece, çılgın şarkıcı Grace Jones'un şarkılarıyla coşan katılımcıların, küçücük dans pistine sıkışmalarına rağmen geç saatlere kadar devam etti . ( Pek bir magazinel oldu :))


Koleksiyondan daha geniş olarak bahsetmek gerekirse; en göze çarpan özelliklerinden birisi, tüm kızların en sevdiği renk olan siyah ağırlıklı olması. 20 ler, Biba ve disco diva tarzlarından etkilenmiş şık ve sofistike parçalardan oluşuyor. Siyah payetlerle işlenmiş kısa elbiseler aynı zamanda tunik olarak pantolon ve tayt üzerine giyilebiliyor. Sir Green'in kızı Chloé üzerinde görülen ve koleksiyonun yıldız parçalarından olan krem-gümüş işlemeli çarliston stili elbise ( siyah renkte de bulunup), benim de favori parçam olmuştur. Ayrıca, Royal Albert Hall'de 18 Ekim'de yapılan Swarovski Fashion Rocks konserinde 60 bin Swarovski taşla süslü, Kate'in daha önce antik bir elbisesinden yola çıkarak tasarlanan, 20'ler tarzında krem elbise de bence almaya değer bir parçadır ( Kate'in giydiği elbise yardım amaçlı olarak açık arttırma ile 5100 pounda satılmıştır, elbisenin Topshop versiyonu 250 poundla pekte ucuz olmayan bir etiket taşımaktadır) Bunlara ek olarak, vucuda oturan kesimli smokin ceket ve pantolonlar, hipi tarzında uzun ,uçuşan elbiseler, daha klasik seçimlerden hoşlananların hoşuna gidebilir. Koleksiyon fiyat aralığı 25 -250 pound arasında değişirken, bu koleksiyona ait parçaların hangilerinin ülkemize geleceği de ayrı bir merak konusudur, mümkünse benim sevdiğim elbise gelmelidir. Daha fazla bilgi için http://www.katemosstopshop.com/ ziyaret edilebilir.


















Bugün ne giydim?

Ofiste pek bir hareket olmadığından ve birazda havanın insan üzerindeki karamsar etkisiyle bugün sportif bir kıyafet seçtim:

  • Topshop truvakar kollu siyah basic tee
  • Levi's ağartılmış siyah Eve model jean
  • Onitsuka Tiger siyah spor ayakkabı
  • Divided by H&M açık pembe-siyah pötikareli şal
  • Tiffany & Co gümüş bileklik ( Biraz pırıltının kimseye zararı olmaz değil mi ? :) )
  • Topshop fuşya palto
  • Siyah H&M büyük çanta

İlerki zamanlarda bu bölümü elverdiğince fotoğraflı hale getireceğim dolayısıyla aklınızda canlandırmak durumundan kurtulacaksınız :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...