28 Ocak 2013 Pazartesi

The best boyish coat


Merhaba! Haftaya küçük bir özetle başlamak gerekirse; bildiğiniz gibi son zamanlarda uğraşım yeni taşındığımız ev. İlerlemeler yavaş olsa da, geçen haftadan beri bir ivme kazandığını söyleyebilirim. Eksikler çok ama neyse ki bende, zamandan bol bir şey yok :) . Spor yapmaya yine biraz daha ağırlık vermeye başladım. Cumartesi askı olmadan koşmak özgür hissettirse de, omzumun tam iyileşmediği  fizik tedaviye ihtiyacı olduğu gerçeği, itiraf etmeliyim ki biraz canımı sıkıyor. 

Hello there! Taking care of our new apartment's needs are all I do lately. It's moving a bit slow but we will get there eventually. It's the best time to deal with the new house anyways since I have lots of spare time on my hands. Other than the home stuff, I've started to fitness and running more frequently again. Last saturday for the first time I ran without my slang. I felt so liberated. However it's an annoying fact that my shoulder is still not working properly and needs physio therapy. :(

21 Ocak 2013 Pazartesi

Edinburgh sevilmez mi?



Karl Lagerfeld  Edinburgh'yı Chanel'in son Metiers d'Art  şovu için boşuna seçmedi. Edinburgh tarihi, aristokrat güzelliği, gotik havası ve daha fazlası ile Chanel'in en görkemli şovuna arka plan olmaktan daha fazlasını vaadediyor.



Benim de şu ana kadar, İskoçya'daki favori şehrim olan Edinburgh'yı son ziyaretimizde, kült film Trainspotting'in yazarı Irvin Welsh'in doğum yeri olan Leith'de kaldık. 96 yılında çekilmiş olan film versiyonunu gördükten sonra Leith uzak durulması gereken bölgelerin başında gelse de, son yıllardaki değişimiyle, o kötü günlerine fazlasıyla uzak görünüyor.Yaklaşık 4 kmlik Leith Walk kozmopolit dükkanlarıyla sizi Edinburgh merkezine getiriyor ve güzel bir yürüyüş parkuru oluşturuyor.

Kahvaltı için tesadüfen bulduğumuz bir Italyan Deli'si olan Gaia'dayız. İsteğinize göre hazırlanan panini sandviçleri kahve eşliğinde hüpletip, yolumuza devam ediyoruz.





Edinburgh'daki yılbaşı marketi her yönüyle Glasgow'a galip geliyor. Şimdiye kadar yediğimiz en güzel tostu burada yiyip ( Listemde Atik büfenin Dr. Osman'ı ikinciliğe düştü :) ), geçen pazar sabahı evde benzerini deniyorum. Sonuç marketteki kadar olmasa da, başarılı. Pırasa, soğan ve sarmısak karışımının olgunlaşmış cheddar peyniriyle uyumu beklenmedik bir birleşme ama çok leziz, yanında hot buttered cranberry punch'la soğuk havada iyi gidiyor. Bu punch denenecekler listesinde yine üst sıralarda yer alıyor, aşağıda yazan malzemeleri kolayca temin edip, siz de deneyebilirsiniz.




Bir stantın dışındaki beyaz kaplanlar, komik bir görüntü oluşturuyor. Acaba şansımızı denesek, bir tanesini eve getirebilir miydik? :)



Buz pisti güzel gözükse de, omzundaki sakatlıktan muzdarip ben için uzaktan bakılması gerekenler listesinden ötesine geçemiyor.

Biraz video cahili olsam da, marketin havasını daha iyi solumanız için bir video bile çektim, buyrun:






Scottish National Gallery tarih ve sanat severlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken noktalardan. Kendi bünyelerindeki eserlerden oluşan koleksiyonun bordo renkli duvarlarla oluşturduğu dünya etkileyici. Sizi başka zamanlara taşıyacak kocaman tablolara, sandıklara ve diğer parçalara kesinlikle zaman ayırın. Bence şehirde ücretsiz yapılabilen ancak değeri paha biçilemez en doyurucu aktivite.

Müzenin bir de geleneksel İskoç yemeklerini sunduğu bir kafesi var. Sevgilim bir İskoç klasiği haggis-neeps and tatties'i tercih ederken, ben kuzuyu tercih ediyorum. Yanındaki salata, patates salatası ve yulaf keki (Oat cake) elmalı taze krema sosuyla beni memnun ediyor.



 Edinburgh'da yine dolaşırken bulduğumuz Lovecrumbs  tadına doyulmaz pastaları ve kekleri bünyesinde barındıran tatlı bir kafe. Yeşil saçlı servis elemanı Adams Ailesi ekstralarından biri gibi, içerinin dekorasyonu ve havası da biraz garip ancak fazlasıyla ilginç ve sevimli.  Muzlu ekmeğim oradaki keklerin en güzeli olmasa da, gül ve kakuleli sıcak çikolata ölünesi. Eski piyanodan masa, giysi dolabından kek standı yapan yaratıcı Lovecrumbs, bence yine Edinburgh'nın  en hip yerlerinden.










Fonda hafiften çalan gayda eşliğinde bir Edinburgh videosuyla bu İskoçya seyahatine noktayı koyuyorum.

Yakında yine burada olacağım, hoşçakalın!




16 Ocak 2013 Çarşamba

Tarves etc.


Dedim ya bu seyahat bitmez diye, yine bir sürü fotoğraftan oluşan 4. bölümle buradayım. Benim için İskoçya bu fotograflar ve daha fazlası demek, doğa demek, yeni tatlar demek, dinlenmek demek, her şeyden uzaklaşmak demek, mutluluk ve huzur demek...

I told you this Scotland trip would never end, and here I am with the 4th installment. For me Scotland is all about these photos and more; nature, trying new food, relaxing, being away from everything, happiness and peace..


Bu pembe kazaktan öyle kolay kurtulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bir önceki postu okumuş olanlar için tekrar sayılacağından şimdiden özür diliyorum. İşte kendisiyle geçirdiğimiz bir başka günümüz :

If you thought that you would get rid of my pink sweater that easily... think again! Sorry this will be a rerun for the readers of the previous posts but here is another day with it:

Kazak / Sweater: Zara
Pantolon/ Pants: Ksubi
Gömlek/ Shirt: Theory
Botlar/ Boots: Hunter
Palto/ Coat: Vintage
Çanta/ Bag: Longchamp
Şal/ Scarf: Urban Outfitters
Gözlük/ Sunnies: Marni at H&M
Kolye (Yeni) / Necklace(New): Fair Trade




Kolye sevgilimin tatlı annesi tarafından bana hediye edilmiş olup, aşağıdaki çiçekli Hunter'lar  da ona aittir ;)

This necklace is a Christmas gift from my bf's lovely mum and here she is wearing her floral patterned Hunters in the following photo.






Ev yapımı steak pie, karbonhidrata bayılan ben için muhteşem bir yemek.

Home made steak and ale (beer) pie is an excellent dinner for a carbohydrate lover like moi.




Haddo House Parkı dolaşmaktan bıkmayacağım yerlerden biri, yine koşarak gittim, yine çok sevdim. Bir dahaki gidişimde sağlam bir omuza sahip olup, parkı koşarak dolaşmak hedefim.

Haddo House Country Park is a place I'll never get enough of. We went there once again and I fell in love once more. Next time if my shoulder is healthy, running in the park is on my to do list.



Bir Cem Yılmaz sever olarak bu fotonun altına, "ne kadar eğleniyoruz!! " yazmak istiyorum :)


16 gün sonra yılbaşı kıyafeti post etmek ne kadar iyi bir blog yazarı olduğuma dair negatif işaretler gönderse de, fotoğraflara retro bir görünüm vermek belki işe yarar diye umuyorum? 

I know that posting my New Year's Eve outfit after 16 days kinda indicates how poor a blogger I am, but I hope that editing these photos in retro filters helps the situation.

Üst, pantolon ve kolye/Top, pants and necklace: H&M
Botlar/Boots: Kurt Geiger



Ve hiç bir İskoçya seyahati o yağlı fish&chips'i kahverengi sos ve soğan turşusu eşliğinde yemeden bitmez! Ufff!!!

And no Scotland trip ends without eating greasy fish&chips with brown sauce and pickled onions! Yummy!!!

Dizinin son yazısı Edinburgh'la yakında yine burada olacağım.

Next post will be on Edinburgh...hopefully soon!




Kate Moss'un doğum günü şerefine


Yine Ocak ayının 16'sı oldu ve moda dünyasının kraliçesi Kate Moss bir yaşına daha girdi. Doğum gününü son çalışmalarından Givenchy'nin 2013  İlkbahar-yaz reklam çalışmasının perde arkası videosuyla kutlayalım. İyi ki doğdun, iyi ki varsın Kate!

It's 16th of January again which is queen of the fashion world Kate Moss' birthday. Let's celebrate her big day with one of her latest work with Givenchy -Making of Ad Campaign SS13 video. Happy birthday Kate!

13 Ocak 2013 Pazar

Collieston ve Cruden Bay


Bir pazar günü öğleden sonrayı Aberdeen'in kuzeyinde bulunan sahil kasabaları Collieston ve Cruden Bay'de geçirdik. İçinize işleyen denizden gelen rüzgar bana İskoçya'da kaldığım sürece en üşüdüğüm saatleri yaşatsa da, gördüklerimle soğugu unutum, bu güzelliklerin tadını çıkarttım. Bu arada benden size küçük bir tavsiye, eğer İskoçya'ya geliyorsanız soğugu, kötü havayı dert etmeyeceksiniz, bunları unutup orada yaşadıklarınıza, gördüklerinize odaklanacaksınız çünkü burada alıştığımız iyi havayı orada bulmak hayli güç. En iyisi ben susayım da, fotoğraflar konuşsun.











Normalde kendi fotoğrafımı bu kadar koymam biliyorsunuz ama bulunduğum yerlerin güzelliği, beni de fotografların içine çekti.






Cruden Bay sahilindeki evler o kadar güzeldi ki, her sabah o manzaraya uyanmanın vereceği mutluluğu düşünmeden edemedik.


Mini mini bir tekne bu Julie!


Kısıtlı bavulumdan çıkanlarla yaptığım bir diğer kıyafet postuyla bu günü  kapatalım:

Kazak/Sweater: Mango
Gömlek/Shirt: Theory
Pantolon/Pants: Zara
Botlar/Boots: KG by Kurt Geiger
Palto/Coat: Vintage
Eldiven/Gloves: Marks&Spencer
Kolye/Necklace:Urban Outfitters
Gözlük/Sunnies: Marni at H&M
Şapka (Yeni) /Hat (New): H&M










Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...