12 Mayıs 2008 Pazartesi

Hayalim, Juergen Teller ve ben
















Sizlere cuma gunu bahsettiğim uzere,Marc Jacobs'ı da görmek umuduyla Cumartesi ünlü moda fotoğrafçısı Juergen Teller'ın Nurnberg adlı sergisine gittim.Daha once planlanmış mani-pedi aktivitelerimi tamamlayıp ( Erken bir saate aldırmaya çalışsam da doluluktan dolayı başarılı olamadım)saat 20:00'ye doğru Mısır Apartmanı 4. katta bulunan Galerist'e Juergen Teller ve Simon Periton ( Kendisinden bu sergiye kadar haberdar değildim, çok da bir şey kaybettiğim söylenemez :) ) fotoğraf sergisine arkadaşımla, kelimenin tam anlamıyla koşarak vardık. Sergi açılışı 19:00 - 21:00 arası olduğundan ve Marc Jacobs'ın orda olma dedikoduları yuzunden ( Buradan bu haberi bir tarafından uyduran Akşam gazetesi yazarı arkadaşa sevgilerimi(!) yolluyorum) geç kaldığımız için hayıflansakta, içeri girip tanıdık insanlarla konusunca kendisinden eser olmadığını anlayarak hem üzüldük, hem de rahatladık. Konustuğumuz fotoğrafcı Emre Ünal gunduz, hayranı olduğu Juergen Teller'ın fotoğraflarını çekerken nasıl heyecanlandığını ve Teller'ın sakin cool bir kişilik olduğundan bahsetti. Onunla vedalaşıp sergiyi dolaşmaya başladık. Aralarında ingiliz model Lily Cole, Kate Moss (sanırım),kendi nu fotoğraflarını ve çocuğunun fotoğraflarını da içeren yaklaşık 20-30 kadar fotoğrafı inceledikten sonra gözlerimiz Bay Teller'ı aradı kendisini çocuğunun peşinden koşarken gördük, görüntü gerçekten sevimliydi. Simon Periton bölümü hem içerik hem de işler bakımından biraz zayıftı, çalışmalarında bir psychedelic etkisi gözümüzden kaçmadı ;).

İki sanatcının da eserlerine gereken zamanı ayırdıktan sonra,sıra Juergen Teller ve sergiye gelenlerin tarzlarıyla ilgi fotografları çekmeye gelmişti. İçerdeki insanlar çok farklı tarzları da bir araya getirmişti,dergi sayfalarından fırlamış gibi görünen insanlar kadar,sokak tarzını da görmek mümkündü, havaların durumu insanları da iki arada bir derede bırakmıştı. Bense geç kalmanın da verdiği telaşla, üzerime risksiz bişiler giymiştim ( Jean Citizens of Humanity, Miss Selfridge çiçek desenli tunik, Zara deri ceket,Fendi çanta, Marc by Marc Jacobs ayakkabı) burada ben Tokidoki karakteri olarak karsınızdayım. Doğrusu ben kendimi, aynadaki halimden bile sevimli buldum :)

Juergen Teller'ın başkalarıyla ve vintage kraliçesi(!) Ece Sükanla konusurken bazı fotograflarını cektim, ayrıca Ece'nin Chanel çantasına bayıldığımı da söylemeliyim. İstediğim herkesi çekemesem de sanırım fotolar sizlere yine de bir fikir vermekte yardımcı olacaktır. Fotoğraflarımı çekmenin de verdiği gonul rahatlığıyla oradan ayrılıp, 2. katta yaklaşık 1 yıldır faaliyette olan Midnight Express adlı dukkanı da gezdik. Burası tasarımcı Banu Bora ve mimar eşi Tayfun Mumcu tarafından oluşturulan Banu Bora, Hakan Yıldırım, Ümit Ünal gibi tasarımcılardan parçalar, çeşitli farklı takılar sunan, her odanın farklı bir havada olduğu, pek çok yönüyle diğerlerinden ayrılan bu butik, size alışıla gelmişin dışında br alışveriş alternatifi sunuyor. Burada fotograflama fırsatı da bulduğum kuması ve tasarımı çok hoş gri tshirtle beraber beğendiğim parçalar da oldu. Fiyat aralığına gelince uygun olan parçalar kadar pahalı olarak nitelendirilebilecek parçalar da vardı diyebilirim.

Mısır apartmanından karnımız zil çalarken çıkıp, İstiklal Caddesi boyunca Galatasarayımızın şampiyonluk kutlamalarına eşlik edip, akşamımızı White Mill'de satsumalı votka üstü yemekle tamamladık.

10 Mayıs 2008 Cumartesi

Bugun ne giydim??


Bir Galatasaray taraftarı olarak tabiki bugun GS forması giydim, tüm Galatasaraylıları canı gönülden kutlarım :)

9 Mayıs 2008 Cuma

Ben mi, Alexa mı??





Bu gri bahar havasını nasıl uzaklaştırabilirim diye düşünürken, arşivdeki görüntülerimin de yardımıyla aklıma bir süredir yapmak istediğim bir şey geldi. Hani kime daha çok yakışmış anketleri oluyor ya, işte şimdi ben ve dunyadan insanları karşılaştırıp,biraz eğleneceğiz, bu blog benim olduğuna göre en azından ben eğleneceğim :)( Çok mu cadıca oldu? )

İlk kıyafetimiz Topshop kahve-mor desenli elbise, elbiseyi benim dışımda İngilizlerin son bir yıldır falan yıldızı parlayan yeni stil ikonlarından model/ sunucu Alexa Chung giymiş.Bu elbiseyi ben 07 yaz indiriminde aldım, yazın giyme fırsatım olamadan,kışa mor çorapla kombinlendim, Alexa ise elbiseyi yazlık olarak naturel tonlardaki ayakkabılarıyla tamamlamış. Ben de yazın o tipte olmasa da o tonlarda bir ayakkabı ile giyerdim, kızımızın uzun ve ince bacakları da kendisinin bir artısı tabi :))

İkinci parçamız H&M yakası fiyonklu bluz. Ben bu üstü siyah dar paca jean, gri platform ayakkabı ve siyah çanta ile tamamlarken, dunyadan aynı zevke sahip diğer hanım kızımız yine siyah dar kesim pantolon,duz çizmeler ve çapraz çanta ile tamamlamış, ancak onun fiyonguna ne olmuş anlayamadım.

Simdi sizin göreviniz, fotoğraflara bakıp, kime yakışmış yorumlarında bulunmak, hadi bakalım!!

Dip not: Bu arada bugun okuduğum bir yazı üzerine Marc Jacobs'ın acaip reklam fotoğraflarını çeken( En son bakınız Victoria Beckham ), tarzına hayran olduğum fotoğrafcı Juergen Teller'ın fotoğraflarından oluşan bir sergi nedeniyle İstanbul'a geldiğini öğrendim, aynı yazıda Marc Jacobs'ın da İstanbul'da olma ihtimali olduğunu okuyunca, halimi tahmin edersiniz sanırım. Bu hafta sonu bu dedikodunun izini süreceğim, doğru olmasa bile en azından sergiye gideceğim kesin. Herkese iyi hafta sonları :))

8 Mayıs 2008 Perşembe

Bugün ne giydim?


Havaların çok iyi gitmemesi, dolabımın arka tarafında uzun süredir duran Minnetonka botlarımı ihmal ettiğimi aklıma getirdi, bugün onlara biraz ilgi gösterip, içimdeki Pocahontas'ı hayata geçirdim :)

*Zara jean
*Topshop tshirt
*Minnetonka botlar
*Zara deri ceket
*Divided by H&M şal

Galata'da moda rüzgarları



Posta kutuma düşen bu aktiviteyi sizinle paylaşmak istedim, tüm açıklamalar flyerda mevcut olduğu icin ayrıca bir sey yazmıyorum, bakınız :))

6 Mayıs 2008 Salı

I. Akaretler çıkartması









Geçtiğimiz cumartesi Nişantası turu bizi kesmedi ve cumadan beri içimi kemiren Marc Jacobs mağazalarını ziyaret etme isteğiyle Akaretlere doğru yola koyulduk. İlk önce Marc Jacobs mağazasına girdik, girişte sağda ve solda çanta ve ayakkabıların olduğu vitrin ve raflar vardı. Ayakkabılardan pek beğendiğimiz olmadı, o garip topuklu adı her neyse olan ayakkabıların siyahından vardı, yakından daha da çirkin olduklarına karar verdik. Çantalardan bolca Stam vardı ama şu Victoria Beckham'lı reklamlarda, öptüğü kurbağalı çantaları gördük,delirdik ve Marc Jacobs'ı neden sevdiğimizden bir kez daha emin olduk. Pembe,yeşil gibi canlı renklerdeki çantalar gerek şekil, gerek tasarım, gerekse sap olarak kullanılan zincir materyali ile bizi bizden aldılar. Çantalardan kopması zor olsa da iceriye doğru seğirttik, içersi sıradan bir butik gibiydi, etkileyici bir dekor ve içerik yoktu.

Oradan çıkıp Marc by Marc Jacobs'a geçtik burası tabiki bize daha çok hitap ediyordu,giriş diğeriyle aynı şekilde düzenlenmişti, 30 Nisan tarihli istek listemde bulunan çantalardan ve daha önce yazdığım colorblock cantadan vardı ama fiyatı biraz artmıştı, döviz kurundan kaynaklanabileceğini düşündüm.Kıyafet bölümüne geçtiğimizde, bitmemiş gibi ham duran duvarların üzerine sürülen mavi boya hoşumuza gitti, en çok fotografı burda çektim. Bir kaç elbise ve üst beğendik.Erkek bölümünden, erkek arkadaşım için 2 renkli polo yaka tshirtlerden hediye aldım. Personel gayet yardımcı ve güleryüzlü idi ancak çeşit biraz daha arttırılabilir diye düşünüyorum,zaten mağaza çok yeni, bu da olacaktır sanırım.Kötü haber, tshirt en büyük beden olmasına rağmen sevgiliye olmadı, kendisinin Marc Jacobs'dan giyinebilecek incelikte olmadığına kanaat getirip, derhal zayıflamasını salık verdim :), bu hafta içinde değiştirip ssnırım kendime bir şey bakacağım.

Ordan ver elini Chloé;içersi bembeyaz,en çok buranın çalışanlarını sevdik, mağazadaki çantalar gözümüzü kamaştırdı Bay bag senin Saskia benim hepsi birbirinden güzeldi. Bir süredir denemeyi düşündüğümüz o pek stylish duran iki ayakkabıyı denedik,biri bu pembe topuklu ayakkabı, diğeri de sunun mavisiydi ama tüm o muhteşem teknolojik görünümlerine karsın hiç ergonomik değillerdi. Pembe topuklu olanın benim için 3 sorunu vardı, defilede modellerde de görülen, ayakkabının üzerine ağırlık binince yanlardan açılıp kötü durması,topuğunun çok küçük bir alana yayılması yüzünden yürürken oluşan denge sorunu ve bileğime bol gelmesi, diğerinin de yine bilekten sarmaması bu ayakkabıların modellere nasıl olduğu yolunda kafamda soru işaretleri oluşturdu. Neyse, sonra arkadaşım Chloé yüzüklerini beğendi, ben de ona pembe olanı doğum günü hediyesi olarak aldım,üstünde minik taşları ve Chloé yazısı var şirin bir şey, biraz kasada sorun vardı ama bunu da yeni olmalarına verdik.

Sırada bizim yine çok sevdiğimiz bir marka olan Marni vardı, ayakkabı ve takılara bittiğimizi bilmem belirtmeme gerek varmı,bu sene Marni'nin ayakkabıları kesinlikte wish listimde. Bu mağaza da oldukça başarılıydı, içerde ortada elbisenin altından hava üfleyen bir düzenekle farklı bir ortam yaratılmıştı.

Ferretti,Etro ve Lanvin'e girmedik, Sergio Rossi ve Jimmy Choo'ya vitrinden baktık ve turumuzu tamamladık, Marc Jacobs mağazalarının burada olması sebebiyle buraya periyodik ziyaretler yapacağımız konusunda görüş birliğine varıp, Kırıntı'da tavuklu quessadilla ları mideye indirmek üzere yokuşu tırmanmaya başladık.

5 Mayıs 2008 Pazartesi

Me likey!!!

Çok sevdiğim iki arkadasımın bir süredir bu bloga el atması bekleniyordu, beklenen gün bugunmuş:) Bişiler yaptılar ve sayelerinde karalardan kurtulup, bahara merhaba dedim (gerçi siyah benim tercihimdi). İşte 2008 ilkbahar/yaz Moda Cadısı karsınızda :)) Blogumun yeni görünümünü çok çok çok beğendim, renkli ve iç açıcı görünüyor,arkadaşlarımı buradan öpücüklere boğup, çok teşekkür ediyorum. Mac kullananlar için font sorunu sanırım devam ediyor,onu halledemedik, onlar beni affetsin. Blogun yeni görünüsü hakkında sizler de bir iki kelime ederseniz memnun olurum, yeni görünümüm ve yazılarımla tam gaz devam :))

4 Mayıs 2008 Pazar

Bugün ne giydim? ( Toplu gösterim)






Maç seyrederken 15. dakikada giden elektrikler, bir süredir ihmal ettiğim blogumu hatırlattı, insan elektrik olmayınca yapacak fazla şey bulamıyor :)Gelin görün ki geçici bir süre bulduğum internet bağlantısı da bana yardımcı olamadı, dolayısıyla post bugune kaldı. Geçen hafta fotoğrafını çekip, yazmaya vakit bulamadığım kıyafetleri sizinle 3 film arka arkaya havasında paylaşmak istedim.

Pazartesi: Hava hala kış mevsiminden şarkılar çalmakta, çareyi renklerin vereceği enerjide aradım:

* Topshop jean
* Zara hırka, rengine bayıldım.
* Ginatricot tshirt
* Bershka şal
* Siyah botlar Amsterdam'dan

Burada elimdeki oje Chanel "Blue Satin" , belki kullanmak isteyip emin olamayanlar için bir fikir verebilir diye yakın çektim ama fotonun çok iyi olduğu söylenemez. Chanel'in 219 numaralı limited edition Black Satin'ini de kullanmış biri olarak aralarında çok büyük fark olduğunu söyleyemeyeceğim, ojenin lacivert olduğu çoook dikkat edilirse "belki" anlaşılıyor,biraz daha maviye dönük yapabilirlerdi diye düşünüyorum.

Gelelim sıradaki kıyafetimize geçen hafta cuma, hava fena diildi,ben de böyle daha bir özenli giyindim:

* Citizens of humanity jean
* Zara tshirt
* Topshop deri ceket
* Marc by Marc Jacobs ayakkabı
* Mango kemer
* LV çanta


Son kıyafetimiz cumartesiden, hava guzel ama ben biraz uykusuz ve yorgundum:

* Seven for all mankind jean
* Oysho tshirt
* H&M hırka
* Zara kemer
* LV çanta
* Ayakkabı Converse ( Evet benim de beyaz Converselerim var :p)

İşte geçen haftanın özeti aşağı yukarı böyle sevgili okurlar, bu hafta daha çok yazmayı umuyorum.

2 Mayıs 2008 Cuma

AÇILDIIIIIIII :))))))

30 Nisan'da açılması beklenen ülkemizin ilk Marc by Marc Jacobs ve Marc Jacobs mağazaları bu sabah itibarı ile kapılarını açmış bulunuyor, öğlen gitmeyi düşünüyorum,izlenimlerimi aktaracağım,şimdilik hoşçakalın :)

30 Nisan 2008 Çarşamba

Bunu, sunu ve onu da istiyorum!


Bayağıdır içimi gıcıklayan bazı nesneleri sizinle paylaşmak istiyorum,bu yazıya başlayalı bir süre oldu,sonunu bir türlü getiremedim,sanırım fazla şey istiyorum, çünkü yazı bitmek bilmiyor:) Bu listedekiler arasında pahalı ve ulaşması neredeyse imkansız olanlar kadar uygun fiyatlı olanlar da var,kimisi yazı içindeki linklerdeyken (Bunu yeni keşfettim, teknik olarak zayıf bir alt yapım var :) )kimisi de yukarıdaki görselde, öncelik ayakkabıların:

1.Christian Louboutin platform ayakkabı ve cutout bootie (siyah):Böyle platform kaba saba ayakkabılara bayılıyorum,ismini öğrenemedim ama safari trendiyle güzel gidebilecek, alınası bir model,diğeri ise Nicole Richie'nin ayağında görüp vurulduğum bir Louboutin çalışması, beji de var ama siyahı pek bir güzel, Beymen'de ikisine de rastlamadım.

2.Aldo: Bu markanın Türkiye'ye gelmesine gerçekten çok sevindim, ayakkabı seçeneklerimizi şenlendirdiler, henüz kendilerinden ayakkabı almadım ama bu sezon alacakmışım gibi gözüküyor. Beğendiğim üç model var; ilki beyaz parlak deri biraz farklı bir tip,siz beğenir misiniz bilmem ama etekle kombinasyonu guzel duruyor :)Bu haftasonu Nişantaşı Aldo'ya uğradım istediğim modelin 37 numarasının o şubeye yanlışlıkla gönderildiğini öğrendim,normalde o modeli bulundurmuyorlarmış,siyah 38 (38 giyiyorum) vardı ama sanırım ben beyazda ısrar edicem diğer şubelerde yok dediler,ne kadar doğru bilemiyorum, her subeyi arayıp sorduklarını sanmıyorum. İkincisi ise;bu kaba saba,çirkin şey,çirkin ayakkabı zaafı başladı bende bir süredir, buraya dolgu topuklusu gelmiş,onu beğenmedim ama grisi olabilir, sitede indirime girmiş, burda esamesi okunmuyor :( Sonuncusu da biraz asi, velcro lu falan,bakalım buraya gelecek mi?

3. Zara: Orda burda görüp listeme aldığım bu ayakkabıları her hafta Zara'ya gidip, aramaktan yorulsam da, buraya geleceklerine dair ümidimi henüz kaybetmiş değilim.Zara'da bir sezonda bu kadar ayakkabı beğendiğimi hatırlamıyorum, kısmet bu yazaymış :)Siyah gladyatör olanlar tam benlik,diğerini de bir blogta gördüm, Aldo'nun beğendiğim 2. çiftin grisine benziyor önden,tabi yakından görmek lazım, blogta en alttaki resimde görülüyor kızımızın ayağında :)


3.Louis Vuitton Tahitienne Serisi: Spordan çıkmış dalgın ve yorgun yürürken vitrinde görüp içimi pır pır ettiren bir çanta bu. Bu yaza özel, 1924 yılında çıkan bir Louis Vuitton katalogundan esinlenerek oluşturulmuş bu seri, kanvas üzeri el boyama logo deseni,kocaman ve hafif oluşu,birbirinden canlı renkleri, 2 boyu,ayarlanabilir sapları,lila, pembe,su yeşili ve kum rengi gibi tatili çağrıştıran renkleri ile rüyalarıma girebilecek kadar tatlı, benim favori rengim ise pembe olanı.

4. Marc by Marc Jacobs posh turnlock convertible tote:Önce Beymen'de gördüm sonra Marc by Marc Jacobs mağazasında,bej,siyah,sarı ve yeşil rengi var, benim gönlüm sarı ama en çok yeşilde,sapı da var ama clutch olarak kullanımı çok daha şeker,içi daha da şeker:) Fiyatı 590 ytl civarı.

5.Topshop fırfırlı mini etek ve kloş etek: Fırfırlı olan beyaz Aldo ayakkabılarla ve deri ceketle güzel durur, Luella defilesindeki Masha'nın geek chic görüntüsünü takdimimdir :) Bir de kocaman bir gözlük aldım mı:P Aslında benim lisedeki gözlüğüme benziyor desem yalan olmaz,evet itiraf ediyorum ben de bir zamanlar geek'tim ( bildiğin inek yani),nerden bilicem moda olacağını yoksa saklardım :) Diğeri de renk kombinasyonu ve tipi açısından hoş buldum, üstelik cepleri de vaa!!

Bonus: Balenciaga'nın en sağ üstteki ayakkabılarını da bir süredir istiyorum, kıştan kalma olsa bile :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...