27 Nisan 2008 Pazar

Parfum rotasyonumun son üyesi: Chloé



Bir parfum manyağı olarak ben Chloé'nin bir süredir piyasada olan yeni parfumunu denemeden yapamazdım, Tr'de olup olmadığına ilişkin bir arastırma yapmadan kolay yolu seçerek yurtdışına giden bir tanıdığımıza siparis vermiştim, geçen perşembe elime ulaştı, zaten gozume bir yerlerde iliştiğini de hatırlamıyorum. Koklamadan aldığım parfumlerde bomba maceramı Prada'nın parfumu ile yaşamış ve 50 ml. lik şişeden sadece 3 kere kullanmış ve şişeyi bir daha ellememek üzere rafın en arkalarına atmış olmama rağmen, Chloé markasına olan ( en azından Paulo Melim Andersson'a kadar, bence kendisi Chloé'yle imajıyla örtüşmeyen gelmiş geçmiş en saçma 2 koleksiyonu yaratmıştır.) sevgim sayesinde denemek amaçlı 50 ml lik olarak edindim.




Okuduklarım neticesinde parfumun Chloé moda evi tarafından aralarında benim de bir zamanlar severek kullandığım Gucci Rush parfümünün yaratıcısı Michel Almairac'dan diğer bir parfum yaratıcısı Amadine Marie ile beraber bir parfum yaratmasını istemesiyle başladığını öğrendim. Tabi 3 çağdaş güzellik sembolu kadının; basarılı top model Anja Rubik, tarzıyla gözlerimizi kamaştıran Chloé Sevigny ve Fransız sinemasının yine tarzı ve görünümü başarılı ,Clemence Poesy'sinin yer aldığı reklam filmleri de aklımı çelmedi değil, bu 3 farklı yuz ve kişiliğin parfumun farklı yönlerini sembolize ettiği söylenenler arasında. Bu bahsettiğim 3 kadın ile ilgili bir fikriniz yoksa, buradan reklam filminin kamera arkasını izleyerek neye benzediklerini görebilirsiniz.








Kokunun dış ambalajı sade ve şık, kutuyu açınca içinden en az dışı kadar şık bir şişe çıkıyor, sitesinde bu şişe tabiki ikonik !!olarak tanımlanıyor. İçinden çıkan notta doğal ve az bulunan elementlerin bir karışımı olduğu, şişenin gümüş plakayla ve önemli bir son dokunuşla, elle sıkılmış bir kurdele(!!!) ile tamamlandığı yazıyor :) Bu elle sıkılmış kurdele cümlesi moda dünyasının ürünlerini ne kadar süslü, dünyanın en önemli şeyiymiş gibi bize yuttutmalarının en güzel örneklerinden biri olarak beni bayağı eğlendirdi sanki kurdeleye düğüm atabilen makine varmış gibi ya da bu çok önemli bir ayrıntıymış gibi :)) Bunun yanısıra bu benzersiz el işçiliği ve ulvi gül kokusunun Chloé moda evinin ruhunu yansıttığı, çaba harcanmamış şıklığın(Effortless chic, hani hepimizin ulaşmaya çalıştığı tip, Kate Moss gibi bu giysileri öylesine üzerime geçirdim bakın ne kadar stil sahibi ve havalı görünüyorum :)) ve feminenliğin sembolu olduğu gibi bilinen klişe laflar içeriyor.




Kokuya gelince ilk sıkışta bana pek karakter sahibi gibi gelmese de, kokunun çiçeksi özellikle misk ağırlıklı bir gül bahçesi gibi koktuğu kesin, çiçeksi parfumlerden hoşlananların hoşuna gideceğini düşünüyorum. Cuma gecesi dışarı çıkarken, birazda insanların tepkilerini ölçme amaçlı sorduğum sorularda ve aldığım tepkilerde parfumun beğenildiğini söyleyebilirim en azından bence teninize yakışan parfüm sizin hiç burnunuza gelmeyendir savından yola çıkarak ( Prada ve bana hediye edilen bir parfum olan L'instant De Guerlain'in nasıl kötü kötü burnuma geldiğini size anlatamam) beğendiğimi söyleyebilirim. Önemli olan bir nokta Kalıcılığına gelince, baharatlı ve vanilyalı parfümler gibi çok kalıcı olduğunu söyleyemeyeceğim.




Fiyatının benzerlerine oranla biraz fazla olduğu göze alınırsa mutlaka ama mutlaka denemelisiniz diyemem ama her zaman kullanabileceğiniz hoş bir parfum olduğunu söyleyebilirim.

24 Nisan 2008 Perşembe

Bugün ne giydim?




23 Nisan'da çalışmamanın ve günesin verdiği mutlulukla kendimi yollara vurdum, gladyatör sandaletlerimi deneme fırsatını tabi ki kaçıramazdım :p



  • Elbise bilmediğiniz bir şey değil, Zara, taytta öyle.

  • Çanta H&M

  • Sandaletler Nine West

  • Aksesuar olarak yeni Marc by Marc Jacobs gözlüğümü taktım.

23 Nisan 2008 Çarşamba

Bugün ne giydim?

,


23 Nisan tarihinin tatil olmasını fırsat bilip dün gece arkadaşlarla yemek üstü kulüp yaptık, çokta eğlendik. Kıyafetim hafif Chloe Sevingy etkileşimli :):



  • Ginatricot elbise, 15 tl ye Beyoğlu pasajlarından alındı.

  • Ceket, küpeler ve kısa kolye H&M

  • Botlar Kurt Geiger

  • Çanta Mudo Accessories

  • Uzun kolye Agatha

21 Nisan 2008 Pazartesi

Blograzzi ve Blog ödülleri 2008

Blog ve teknoloji dünyasından bi haber olan bendeniz, geçen haftasonu iki keşifte bulundum. Biri blogların tanıtıldığı, karşılaştırıldığı, sıralandığı bir site http://www.blograzzi.com/ .Bu siteye ilk kez baktım ve moda kategorisinde blogumun 15. sırada olduğu görüp amanın böyle de bişi
varmış oldum, blogumu sahiplendim, bilmediğim başka bloglara baktım falan filan. Siz de ara sıra bu keyifli siteye bir göz atın, hem başka blogları da tanımış olursunuz, hem de benim blogumla ilgili görüşlerinizi beyan edersiniz, doğrusu bunları öğrenmeyi isterim.

2. keşfim ise, http://2008.blogodulleri.com. İsminden de anlaşılacağı üzere, bu sitede 2008 yılında başarılı bulunan bloglar tanıtılıp, ödüllendiriliyor, peki bilin bakalım ne oldu? Benim adaylığım da onaylandı ve kişisel kategorisinde diğer tüm güzel görünümü olan, içeriği sağlam, edebi yönü kuvvetli bloglar ile beraber bu yılın blogu olmaya aday, ben buna gülüp geçsem de, ödül almak tabi ki fena olmazdı, cadınızı biraz mutlu etmek isterseniz ve blogumdan hosnutsanız bunu belirtmeniz guzel olurdu :))

Moda dünyasına kısa bir süre sonra tekrar dönüş yapacağız, şimdilik sevgiyle kalın xoxoxox

18 Nisan 2008 Cuma

Bugün ne giydim?



Bugün güneş sistemindeki renkli gezegenleri andıran üstümle neşeli ve bir o kadar da rahatım:
  • H&M üst
  • Moto jean
  • Zara babet ve ceket
  • Elma uçlu kolye, Güney Afrika'dan sevgili kreasyonundan :)

Aynayı değiştiricem söz!!

15 Nisan 2008 Salı

Cehalet erdemdir


Moda dünyası bizi bazen alenen aptal yerine koyuyor diyorum. Aslında moda denen sey bir takım insanların bizim için bazı imajlar belirleyip onları uygulamamız gerektiğine inandırmaları gerçeğine dayanmıyor mu? Dayanıyor, sizi bilmem ama benim, bu gönüllü aptal yerine konmak konusunda bir sıkıntım yok :)


Her ay Vogue 'un yanısıra İngiliz Glamour dergisini de alırım, Vogue'a göre daha basit konuları ele alması, Vogue da gördüğümüz ulaşılması imkansız, rüya parçalar yerine daha alabileceğimiz şeyleri sunması ve kombinasyonları bu derginin hoşuma giden taraflarıdır. Aptal yerine konmak bağlantısına geliyorum, az kaldı :). Glamour'un Nisan sayısındaki editoryal çekimin konusu; uygun fiyatlı bir parça ile, fiyatları daha yüksekçe olan tasarım parçaları birleştirip, aslında düşük fiyat etiketlerine sahip parçaların da, uygun kombinasyonlar yapılırsa fiyatlarından daha değerli görünecekleri konusunun işlenmesi,bir başka deyişle konunun ana fikri hepimizin giyim mottosu olması gereken mix & match ( karıştır ve uydur).
Mix& match denilen kavram adı üzerinde parçaların karıştırılması ile elde edilen giyim tarzıdır, şöyle ki podyumdaki/vitrindeki mankenin üzerinde gördüğünüzü tıpatıp uygulamak yerine, 2. el mağazalardan, pazardan topladığınız, daha önce edindiğiniz dolabınızdaki başka parçaları veya vintage şeyleri, aldığınız yeni parça ile birleştirerek sizin karakterinize, tarzınıza, yaşamınıza..vs uygun bir sonuç elde etmektir. Çekimlerde 55 poundluk bir elbise, fuşya Chanel babetlerle, 140 poundluk Banana Republic palto, Marni ve Louis Vuitton'dan parçalarla birleştirilmiş. Bir fotoğrafa gelene kadar tepkimi normalde tutarken, bu 10 fotoğraftan birisi var ki, beni gerçekten çıldırttı. Resmini çektiğim bu görünümde, çizgili bir hırka, gri triko elbise, içine tshirt ve kırmızı fiyonklu bir kemer ile birleştirilmiş, buraya kadar herşey normal gibi görünse de aslında değil çünkü ben o resme baktığımda sadece ve sadece modelin belinde, cadının Pamuk Prenses'e yedirmeye çalıştığı elma gibi parlak renkli, göz alıcı kıpkırmızı bir kemer görüyorum ve diğer parçaları hiç sallamadan hemen kemere bakıyorum ve ne görüyorum kemer 685 POUND (yaklasık 2000 ytl) DEĞERİNDE BİR CHANEL!!! Bu arada burda vurgulanmak istenen parça 120 pound değerinde Jigsaw marka çizgili hırka ama o kemer yüzünden onu görmek ne mümkün. Şimdi bana söyler misiniz, benim zaten o kemeri alacak param olsa, diğer parçaları da zaten ona göre seçmez miyim, zaten bir kemere bu kadar verebiliyorsam, diğer parçalara param yetmez mi? Ayrıca belimde o dünya güzeli Chanel kemer varken, diğer parçalara kim bakar ya da değerini kim sorgular?
Siz bana burda ucuz parçaların da güzel olabileceğini göstermek isterken, orda kullandığınız 2000 tl.lik kemerle aslında bana o hırkayı alabilirsin belki ama bu kemeri asla mesajı vererek kalbimi parçalara ayırmıyor musunuz ve bu moda denen şeyin ulaşılabilir olduğunu göstermek isterken, aslında biz normal insanlar için sadece bakabilecekleri ama ulaşamayacakları bir mit olduğunu bizim yüzümüze vurmuyor musunuz? Buna gerçekten canım sıkılıyor işte. Ne demişler " ignorance is bliss" yani cehalet erdemdir, bazen bu sözün ne kadar doğru olduğunu görüp, bir sahil kasabasına (!) yerleşip, herşeye kulaklarımı tıkamak istiyorum ne de olsa bilmezsen istemezsin, öyle değil mi?

10 Nisan 2008 Perşembe

Bugün ne giydim?


Güneş yüzünü biraz gösterdi ama ben gri de ısrarcıyım. Gördüğünüz üzere skinny jeanime dönmem pek uzun sürmedi :) :


  • H&M üst

  • Topshop-Moto jean

  • Longchamp canta

  • Nine West ayakkabı

  • Accessorize bilezik

Resmi pek beğenmedim ama sevgiliyi çok uğraştırınca kızıyor:p


9 Nisan 2008 Çarşamba

Marc sen çok yaşa!





Her gün burda en az bir kere Marc Jacobs demeden rahat etmiyorum, sanırsınız kendisi gizli sponsorum :) Neyse efendim, Victoria Beckham'lı yeni Marc Jacobs reklamları mutlaka bir yerlerde gözünüze ilişmiştir. Yine Juergen Teller tarafından çekilen bu rahatsız reklamlarda Posh Spice, kah bir kurbağayı öpüp, prense cevirmeye calısıyor, kah kocaman bir Marc Jacobs torbasının içinden kafasını uzatıyor, kah ayakkabı kutusunun içinden çıkıyor, ya da bacaklarını karnına çekmiş parmağını emiyor ( Yoksa eldivenini mi demeliydim :)). O kadar çok kare var ki burda arka arkaya yazmam imkansız ama bu karelerden birisi beni gerçekten güldürdü, sizi de güldürür umarım. Söz konusu fotografta ( 3. foto oluyor), Victoria'nın, Marc'ın garip topuklu tasarımlı ayakkabılarını ( üzgünüm sevmedim) giymiş bacaklarını, yine Marc Jacobs poşetinden çıkmış bir şekilde görüyoruz, sanki düşmüşte, çıkamıyormuş gibi, poşeti başka bir şey olarakta hayal edebilirsiniz :p. Çoğunlukla heykelimsi bir tatta duran, ulaşılmazı oynayan rüküş Victoria'yı maymun etmeyi Marc Jacobs'tan başka kimse beceremezdi, ben bu reklam kampanyasını komik ve ilginç bulmama karşın çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim, siz de görüşünüzü anketimi cevaplandırarak belirtirseniz beni sevindirirsiniz, tabi ne sevindircem seni be!! diyenlerde olabilir, onlara da burdan sevgilerimi gönderiyorum :))

8 Nisan 2008 Salı

Mac'in yeni serisi: FaFi

Mac'in ürünlerini severek kullanırım. Mail kutuma gelen bu davetiyeyi de, diğer Mac sevenlerle paylaşmak istedim . Mac Cosmetics, Fransız graffiti sanatçısı FaFi ile işbirliğinden doğan yeni bir koleksiyonunun tanıtımına bekliyor bizleri. Her yaşta kadının kendini bulacağı cesur, büyüleyici, şık ( Bu sıfatlar olmazsa olmaz zaten :) )bir koleksiyon olarak nitelendiriliyor, görelim bakalım :)
http://www.maccosmetics.com/fafi/

Gözlüğüm geldiiiii!!!



Bir süre önce ebay'den aldığım Marc by Marc Jacobs gözlüğüm dün elime ulaştı. Mavi vintage tipli aviator, yanında kırmızı küçük noktacıklar var. Tokidoki 'yi sever misiniz bilmem ama Polpettina karakteri de foto da bulunmak için ısrar etti, ben de kendisini kırmadım :) Yeni gözlüğümü ben çok beğendim, siz de beğendiniz mi?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...