Vintage etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Vintage etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mayıs 2012 Perşembe

Tulquhon Castle




Bu güneşli hava İskoçya'nın bize son gün kıyağı, bakmayın güneş olduğuna en fazla 15 derece. Biz ayrıldıktan sonra hava 25 derecelere çıktı ama bize bir faydası olmadı tabi!. Neyse, üstümdeki tüylü dostumu Glasgow'da Water Melon Vintage adlı mağazadan aldım. Water Melon West End'de ve o çevre vintage mağazaları açısından oldukça zengin. Şehrin tavsiye edilen en iyi cafe ve restoranlarının bazıları  da bu bölgede Bothy ve The Ubiquitous Chip gibi.

Bu fotoğraflardan sonra tüylü dostumu kışlıklarla beraber kaldırıp, daha sıcak derecelerde giyilen kıyafetlerle karşınıza çıkmayı umuyorum.

Görüşürüz!

This sunny weather was last surprise of Scotland's to us, whether it looks sunny the tempreture was about 15 degrees. Tempretures rised to 25 as soon as we left but it wasn't good to us anyway!. Nevermind, I got this fuzzy friend from Water Melon Vintage Store in Glasgow.That store and many other vintage stores can be found in the West End Area as well of some of the best restaurants of the city like Bothy or The Ubiquitous Chip.

After this shot I said goodbye to  my fuzzy friend with my other warm clothes and I will see you with lighter clothes here very soon.

Bye!

Kazak/ Sweater: İkinci el / Second hand
Tayt (yeni) /Leggings(new) : Silence + Noise (Urban Outfitters)
Deri ceket / Leather jacket : Zara
Botlar /Boots: KG by Kurt Geiger
Kolye/ Necklace: Topman
Gözlük/Sunnies: Celiné






24 Nisan 2012 Salı

Easy like sunday morning



Çok güzel bir 3 gün yine geçti, gitti. 12 gündür buralarda olmayan sevgilim eve döndü. Bu üç gün içinde güzel havada Maçka Parkı'nda koştuk sonra, yorulan kaslara Nuspa'da masaj iyi gelir dedik. Van kahvaltı Evi'nde kahvaltı ettik, yapmamız gereken işleri yaptık, dünse güneşi görünce balkonda barbekü iyi fikir diye düşündük. Hazırlığından, yemesine kadar, her şeyiyle çok keyifliydi :). 

Kıyafete gecelim, en sevdiğim  pijamalarım diyenlerdenseniz, bu kıyafeti sevebilirsiniz. Tiril tiril bir ipek pantolon, beyaz bir tişört, hala üşüten rüzgara karşı parka ve dolgu topuk ayakkabılar bence hem rahat, hem de şıklar.

Great 3 days flied  away very quickly. My boyfriend arrived home after 12 days, happy days! We did a lot of stuff like running at the Macka Park, had  massage at NuSpa. One day been to a nice breakfast place, done some home stuff. Yesterday sunny weather made us had some barbeque on the balcony. It was great from start "preparation" to finish "eating" :) 

On a small note on my outfit, if your pjs are your favorite, you might like this outfit. A flowy silk pants, a white tee, a thin parka for wind and wedges are equal to casual chic for me.

Pantolon /Pants: Zara
Tişört /Tee: Tru.
Parka: H&M
Çanta/ Bag: Vintage
Gözlük/Sunnies:??
Ayakkabılar/Wedges: Terry De Havilland
Kolye/Necklace: Atlas Pasajı, a local shop
Bileklikler/Bracelets: Mango, Marc by Marc Jacobs, Vintage
Yüzükler /Rings: French Connection, Atlas Pasajı (Local shop)





18 Ocak 2012 Çarşamba

Hogmanay ve Londra


İskoçya'da yılbaşı değil ama Hogmanay var. Hogmanay'in Hristiyanlık öncesi dönemlere uzandığı tahmin edilirken, orada bulunmak bence yeni yıl kutlamalarının en güzellerinden birine eşlik etmek demek. Geleneksel kıyafetler ve gaydalarla geçit törenleri, sokak konserleri, ateş şovları ve havai fişeklerle renklenen sokaklar soğuğa rağmen eğlenceli. Edinburgh havalanına yakın otelimizden şehire saat 21:00 gibi, sorunsuzca varıyoruz. Biletimizi aylar önce almışız ,o yüzden rahatız. Şişe taşımak yasak olduğu için, çoğunluk 2 ltlik pet şişelere içeceklerini doldurmuş sokakta eğleniyor, enternasyonal bir kalabalık var.  İlk kulağımıza çalınan melodi "one more time" , sokak boyunca sağlı sollu kurulmuş sahneleri geçiyoruz, en son sahnede yeni yetme bir grup var, ismini öğrenemiyoruz ama oldukça iyiler. Barlarda, tuvaletlerde hiç bir sorun yok, daha doğrusu 80 bin kişinin katıldığı organizasyonda hiç bir terslik yok. Saat 22:00'ye doğru Garden's a geçiyoruz, Bombay Bicycle Club'ın sonlarına yetişiyoruz. Az sonra Primal Scream var. Şansımıza yağmur yok ama rüzgar arada sizi bir yokluyor, ben eldivenlerimi almadığıma hayıflanıp, sevgiliminkilere el koyuyorum. Primal Scream sahnede, kalabalık coşkulu, herkes hafif eğimli çimenlerin üzerinde şarkılara eşlik ediyor. Saat gece yarısını vurunca, geriye sayımla Edinburgh Kalesi'nin ordan hayatımda gördüğüm en uzun ve görkemli havai fişek gösterisi başlıyor. Tam bitti derken, görkemini daha da arttırıyor. Arada insanlarla konuşuyoruz, herkes eğleniyor, herkesin keyfi yerinde. Primal Scream şova devam ediyor, artık hafiften yağmur başladı ve o çimenler kaygan bir zemin oluşturuyor. Düşen insanlara gülmek ayıp belki ama doğal olarak kendimizi tıutamıyoruz.Onlar da çamur içindeki yüzleriyle doğrulmaya çalışıp, gülüyorlar. Biz bir ağaca yaslanıp, konseri izlemeye devam ediyoruz. Benim asıl merak ettiğim Mark Ronson, onun bu sahnede çıkmayacağını anlayınca sokak partisine dönüyoruz ve kendisinin son 3 şarkısına falan yetişiyoruz. Acaip eğlenceli çalıyor ve o ne yine "one more time", kimse ayrılmak istemiyor ancak 01:00'e doğru müzik bitiyor. 


Otelin oradan geçen otobüslere varmak için sokaklarda yürüyoruz, yine sorun yok. Hatta bir kaç sokak boyunca allı pullu kısacık elbiseli, yüksek topuklar üzerinde 2 hatun önümüzden yürüyor. Ben onları Taksim Meydanı'nda yılbaşı akşamı bu şekilde düşünmek bile istemiyorum, Edinburgh sokaklarında ne kadar rahat ve güvendeler ama işte fark bu maalesef. Yine içim burkuluyor...  Neyse otobüse atlıyoruz, arkada bir kız grubu Katy Perry'nin Fireworks şarkısını çalıp, eşlik ediyor, allahtan bu durak bizim :) Otele vardığımızda ilk iş botlarımızı çekmek oluyor, ne de olsa  Britanya festivallerini ucundan da olsa azıcık tatmış bulunuyorlar.Emektar Mango botlarıma veda etmek için Hogmanay'den daha iyi bir son düşünemiyorum ve onları orada bırakıyorum. 



Ertesi gün bizi zorlu bir bavul toparlama bekliyor, neyse ki fazla bir bavul için rezervasyon yaptirdığımızdan durum iyi. Uçak akşama, otelde takılıyoruz hatta ben yorgunluktan lobide bir ara biraz uyuyorum. Edinburgh Londra arası rahat, merkeze giden hızlı tren, Heatrow Express, deneyimini de kolaylıkla atlatıyoruz. Yılbaşının kötü geçtiğinden dem vuran taksi şöförünü dinleyerek  Crown Plaza Kensington Hotel'e variyoruz. Ertesi gün hava güneşli, şarj olmuş bir sekilde yollara atıyoruz kendimizi.The Gloucester Road metro durağı otele sadece 1 dakika uzaklıkta, istikamet Brick Lane. Aldgate East metro istasyonundan çıkıp  Brick Lane tabelasını görüp aşağı doğru yürüyoruz, yürüdükçe kendimizi küçük Bangladeş'te  buluyoruz.  Etrafta bir köri kokusu, tipler karanlık. Bir yanlışlık var, başladığımız yere geri dönüyoruz, meğerse istasyondan çıkıp ilk sola dönecekmişiz. O cadde hala biraz önceki yerin bir parçası gibi ama garip bir şey oluyor, köprü gibi bir yerin altından geçince sanki başka bir yerdesin. İnsanlar, hava tamamen değişiyor, sonunda görmek istediğim yere ulaşıyoruz. Brick Lane vintage dükkanları, cafeleri, galerileri, graffitili sokakları, farklı tarzda insanları barındırmasıyla, genel Londra havasından değişik eklektik bir karışım sunuyor size. Vintage dükkanlara dalıyorum, Rokit  ve Vintage Store'dan 3 elbise ile ayrılıyorum. House of Vintage güzel ancak diğerlerine göre biraz pahalı. Beyond Retro aralarında en büyük ve en eğlenceli olanı. 2. el ve vintage alışverişi seviyorsanız, buralarda koskoca bir gün geçirip yine yetiştiremeyebilirsiniz,aynen benim gibi.



Liverpool Street istasyonuna yürürken Shoreditch'te, alt katı sıra sıra dükkanlardan oluşan, üst katı yemek için ayrılmış, Boxpark adında pop up  mini  alışveriş merkezi ile karşılaşıyoruz. Ben Marimekko'yu görünce dalıyorum, 1 tane yastık kılıfı alışverişi ile olayı ucuz atlatıyorum :). Bence Liverpool Street station bu bölgeye gelmek için daha ideal, en azından aradaki mesafe ile bölgenin iyi noktasına geliyorsunuz, bizim gibi kendinizi Bangladeş'te bulmuyorsunuz :). Otele dönelim diyoruz, akşama Jamie Oliver'ın Fifteen adlı restoranında ziyafet var.

Fifteen  yine gitmediğimiz bir bölgede ama ulaşmak tarif sayesinde zor olmuyor. İmza kokteylleri olan The Fifteen Bloody Mary istiyorum, tatlı, farklı bir tadı var, hoşuma gidiyor. Başlangıçlar bizi pek tatmin etmiyor, insan Jamie Oliver deyince daha farklı lezzetler bekliyor ama ana yemekler daha iyi. Şarap menüsü sizi afallatacak kadar geniş. Sonuç  çok da aman ne lezzetliydi diyemediğimiz, ortam ve sunulanlara göre  pahalı bir restoran deneyimi. 
Ertesi gün klasik sayılabilecek bir Londra alışveriş turu, Knightsbridge, Oxford Street..vs falan ama  tatilin son günün artık biraz yorgunuz. Akşama beni  tatilin 2. sürprizi bekliyor: "Thriller Live" müzikali. Son geceye ne güzel bir son deyip, teşekkür için atlıyorum sevgilimin boynuna. Otele dönsek, geri gelsek ikilemi yaşıyoruz ama o  yol gözümüzde büyüyor. Kendimizi  atıyoruz Covent Garden civarında Wahaca tex mex restoranına. 2 kokteyl ve Meksika yemekleriyle müzikale enerji topluyoruz.

Yemekler ve son bir alışveriş turu gazıyla tam bir "ellerinde poşetler tipi turist olarak" Lyric Theather'ın yolunu tutuyoruz. Yerimizi aldık, içeride fotoğraf çekmek yasak olmasına rağmen! , 2 kare çekebildik. Michael Jackson'ın   şarkılarıyla, danslarla geçen yaklaşık 2 saat boyunca onu büyük ekranda görmek beni duygulandırsa da, haydi herkes ayağa dediklerinde ayağa ilk fırlayanın kim olduğunu tahmin edersiniz sanırım :). 



Londra'ya 2 gün yetmedi tabi. Gezilecek çok yer, gidilecek bir sürü vintage dükkanı, yapılacak çok şey olsa da  genel olarak güzel ve verimli bir tatil geçirmenin iç huzuruyla normal yaşantımıza döndük, ta ki bir sonraki seyahate kadar :).




21 Eylül 2011 Çarşamba

What's inside that counts


Bu benim FNO kıyafetim, Nişantaşı sokaklarını bunlarla arşınladım. Genel olarak benim ruh halim ve saçlarım için kötü bir gün olmasına rağmen fotoğraflara yansımamış olmasını umarım :) Yine son zamanların favorisi ayakkabılarım ve biraz daha kısa olmasının bir mahsuru olmayacağına karar verdiğim edepli! ipek şortumla bakalım neler giymişim:

This was my FNO outfit , I strolled the streets of Nişantaşı in that outfit. It wasn't a good evening for my mood and hair generally, I hope it's not that obvious in the pictures  :). These wedges are so comfy and as you know my latest favorites and in my opinion my shorts can be a tad shorter  maybe but  here's my outfit in details:

Üst / Top: New Look
Şort (Yeni) /Shorts (New) : Blender Originated
Sutyen / Bra : Magic Form
Ayakkabılar / Shoes: Terry De Havilland
Çanta / Bag: Zara
Bilezikler / Bracelets: Vintage, H&M





26 Temmuz 2011 Salı

Ben hardal severim


Geçen Perşembe Closh Butik'in W Hotel ile ortaklaşa gerçekleştirdiği yeni sezon tanıtımına bir göz attık. Siyah, zümrüt yeşili, bej gibi renklerden oluşan koleksiyonda dantel, işlemeler, püsküller sıkça kullanılmıştı.

Last thursday I attended new season launch of Closh Boutique with W Hotel. Black, jade green and beige were the top colours in collection with a lot of lace, embroidery and tassels.





Üst/ Top: ??
Pantolon /Pants: Vintage Emporio Armani
Ayakkabılar/ Shoes: Aldo
Çanta/ Bag: Longchamp
Gözlük/Sunnies: Marc Jacobs
Aksesuarlar /Accessories: Vintage, H&M, Loopie Love

21 Temmuz 2011 Perşembe

Rock ya'all, no stop ya'all, to the beat ya'all


Okuldan kaçıp gelen bir festival katılımcısı :) / She ran out of school and ended up in the festival :)




Yine bir festival geldi ve hızlıca geçti.  Pazar günü Rock'n Coke  2011'in yapıldığı Hezarfen Havaalanı'na vardığımızda uzun yoldan, trafikten, gereksiz kontrollerden bezmiş, biraz da enerjimiz düşmüştü, neyseki dinlemeyi amaçladığımız ilk grup Skunk Anansie'ye yetiştik. Skin sahnede disko pırıltılı dar siyah tulumu ve  tarzına uygun, gümüş parlak Doc Martens  botlarıyla ve performansıyla adeta batmak üzere olan güneşten rol çalıyordu. Seyirciyle muhteşem diyaloğu, Weak, Hedonism..gibi herkesin beklediği şarkılarıyla bizi hop diye festival moduna sokuverdi. Biraz "yanlışlıkla" Black Lips, Mogwai ve özellikle Auto Rock!  ama oh Travis. Side, Sing, sonunda Why does it always rain  on me, bildiğiniz şarkılar, iyi performans, komik şapkalı ama şirin solist Fran, memnun bir kalabalık. Esas adamımız Moby ama 2003'ten beri bekleyişimizi sonlandıracak performanstan önce, Thievery Corporation'a bir göz atalım. Arada görülen arkadaşlar, bar kuyrukları derken Moby sahnede. Intro God Moving over the face of the waters olamaz, daha iyi bir giriş düşünülemez. Sonrası insanüstü bir performans, kendine hayran bırakan bir insan, çok güçlü, muhteşem bir vokal, avaz avaz söylenen şarkılar, sırılsıklam oluncaya kadar zıplamalar, mutluluktan 2-3 kere gözlerin sulanması, yanındaki arkadaşlarına sarılıp ah iyi ki gelmişiz demeler ve tarifsiz bir ruh hali.

Bakın bakalım Moby'nin çektiği fotolarda beni görebilecek misiniz? :)


It was Rock'n Coke Festival day on Sunday.  We had a great time listening to Skunk Anansie, Mogwai,Thievery Corporation, Travis and my favorite Moby.

See if you can find me in the photos taken by Moby? :)






Fotoğraflar yine çok başarılı değil ama insan kendini festival havasına kaptırınca anca işte böyle karanlık olunca gözlükle poz veriyor :) Kirli Converselerim nasıl böyle bulanık çıktı hiç bir fikrim yok ama yerinde bir durum olmuş :)

Photos again not the best but when you are in the festival mood, forget about everything and had to pose with your sunnies in the dark :). I have no idea about how my feet came out blurred but very happy about my dusty Converses look better. :)

Üst/Top: Zara
Şort/ Shorts: Jean D'art by Özlem Süer
Çanta/ Bag: Topshop
Gözlük/Sunnies: Vintage
Saç bandı/ Hairband: Accessorize
Ayakkabılar/Shoes: Converse

10 Haziran 2011 Cuma

Simple in black and white


Dün, bir süredir uzak kaldığım şehir aktivitelerine hızlı bir başlangıç yaptım. Önce W Hotel'de Iphone ve Ipad için geliştirilen uygulamalarını test ettim. Seyahatinizi planlayabilmeniz için gerekenlerden tutun, başka bir şehirde herhangi bir W Hotel'de kalan sevdiklerinize jest yapmaya kadar pek çok hizmetten yararlanabileceğiniz uygulamanın en güzel yönlerinden biri de, farklı durumlar için sunulan ve devamlı yenilenen müzikler, app  storedan ücretsiz indirip deneyebilirsiniz. Corvus'ta yediğimiz akşam yemeğiyle, Bozcaada'da tadına doyamadığımız Maya'nın  peynir,ekmeklerini şarap eşliğinde tüketip, Akaretler Der Die Das'ın yerine açılış partisi yapılan Kaf:f'e bir göz attık, geceyi eski dostlar Den ve Corridor'la tamamladık.

Kıyafetim sade, gece planı düşünerek seçmesem de, yeterli geldiğini söyleyebilirim. Bugün cuma, haftasonu kapıda, oyunuzu kullanmayı atlamadığınız, güzel bir haftasonu dilerim.

Yesterday, I dived into the social events which I have been away for quiet some time. I tested W Hotel's application for Iphone and Ipad in W Hotel Akaretler. You can do many things with the application like planing your trip, sending a bottle of wine to your loved ones who's staying in one of the W Hotels around the world or listening to nice tunes for many occasions.It's free so you can download it from appstore to give it a try.Dinner was at Corvus, we had some wine, cheese and bread from Bozcaada (Tenedos) that we went for a holiday last week. Dinner followed by a bar opening called "Kaf:f" it was ok and we hopped to our two classics Den Cafe and Corridor.

My outfit is kinda basic, didn't pick it for the night time but it was enough. Today is Friday, weekend is around the corner so wish you all a great weekend.





Etek/Skirt: H&M
Tişört /Tee: Bikbok
Ayakkabı/Wedges: BCBGirls
Çanta/Bag: Longchamp
Kolye/Necklace: Accessorize
Gözlük /Sunnies: Vintage

31 Mayıs 2011 Salı

It's always sunny in Philadelphia but not in Istanbul



Cumartesi günü Freshtival için, güneşi göremesek de içimden pantolon giymek gelmedi, çiçekli elbisemle gelmeyen yaza kendimce artık zamanın geldiğini hatırlatmaya çalıştım. Kıyafetimde farklı şehirlerden,farklı yıllarda alınsa bile bir H&M hükümranlığı söz konusu ve hiç bir parça yeni alınmış değil. Tatile 1 gün kaldı ancak havaların kararsızlığından bavulumu bile yapamadım, önerisi olan var mı?

I chose a dress with flowers for Freshtival on Saturday and tried to remind summer it's time to arrive. Even I bought every piece from different cities in different years, you can see H;&M is the brand dominating the outfit and nothing is new. My short hoiday is a day away but I couldn't have been packed yet because of the weather's condition so do you have any suggestions for me?

Elbise, parka,çanta, kolye,yüzük / Dress,parka,bag,necklace and ring: H&M
Botlar /Boots: Zara
Kemer /Belt: Oysho
Gözlük /Sunnies: Şeymel Vintage







Fotoğraflar /Photos: Iconjane

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Cause you were all yellow


Sıra dün post ettiğim kıyafetin detaylarında,planım sarı pantolonumla  ekranlarınıza olmayan güneş gibi doğmak :). Kıyafetin en ilgi çeken detayı hiç kuşkusuz rengi ve kadife kumaşıyla sarı pantolon. Kendisi, dolabıma sevgili arkadaşım Iconjane sayesinde dahil olmuş, vintage bir Chanel'dir. Halasınınkinden sonra benim dolabımı şereflendirip, en nadide vintage parçalarımdan biri olmuştur, dolayısıyla beğenirseniz tüm övgüyü o haketmektedir :) . Ayakkabılarımı da gören, yeni aldım hevesimi almaya çalışıyorum sanır, kaç yıldır dolaptalar değerini anca anlıyorum!

I'm like a sun to your screens which we don't have much lately. The yellow velvet pants are the focal point of the outfit with its colour and fabric. They are vintage Chanel handed down to me from my dear friend Iconjane and they were belong to her aunt and now they're one of the best vintage pieces in my wardrobe. If you like them, she totally deserves the kudos :) I've been wearing these YSL's a lot lately like I just bought them and always wanted to wear them except they're in my closet more than 2 years, I've just started to appreciate them!









Pantolon / Pants: Vintage Chanel
Kazak / Sweater: F&F Collection ( Pasajlardan )
Ceket/Jacket : Topshop
Çanta/Bag: Marc Jacobs
Ayakkabılar /Pumps: YSL
Siyah yüzük/Black ring: MNG
Bileklikler / On my wrist: H&M, Vintage, Marc by Marc Jacobs
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...