Holiday etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Holiday etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ocak 2013 Perşembe

..But when I get a couple o' drinks on a Saturday, Glasgow belongs to me! *

Ah döndük işte Istanbul'a! Tatil güzel olsa da, hayatımızdaki  yeniliklerle ilgili tonla iş bizi bekler. Yeni evin sıkıntıları beni de sıkmakta, hala elektriğimizin açılmamış olmasına  inanamıyorum. Elektrik olmayınca, evde hiç bir şey yapılamıyor. Bu ülkede rutin ev hayatına tekrar kavuşmak, meğerse ne zormuş! Bu satırları bile, artık 2. evimiz dediğimiz Nero'dan yazıyorum. Neyse, şimdi  eğlenceli şeylerden bahsedelim, Glasgow'la kaldığımız yerden devam edelim.

Ah we've been back to Istanbul! The holiday was great but we have lots of things to do related to new beginnings in our lives. It takes a while to be back to routine life style and I'm writing this post from our "second home" Caffe Nero. Anyways let's talk about fun stuff and continue with Glasgow.


Cuma akşamı yemekten sonra soluğu otelin çok sevdiğim barı Champagne Central'da aldık. İçki mönusunun çok tatmin edici olmasının yanısıra, havası ve içerdeki kalabalıkla yine güzeldi. 

On Friday evening we had some drinks at Champagne Central which is in our beloved hotel.  I again loved that place not only their fullfilling drinks menu but also the vibe and the crowd.

İstanbul'da bir süredir gece dışarı çıkamadığımızdan, ilerleyen saatlerde,  bu sefer gitmekte kesin kararlı olduğum Glasgow'un en eskilerinden Sub Club'ın yolunu tuttuk. Kapıdaki görevliler ve sıradaki kişiler arasında inceden geçirmeli ama kesinlikle çok komik  dialoglar, bizi sıramız gelinceye kadar fazlasıyla eğlendirdi. Durum şu ki içeri giremeyen kişilerden kimse sesini yükseltmedi, kavga çıkartmadı, beni nasıl içeri almazsın demedi. Neyse Sub Club, karanlığı, kalabalığı ve içeride çalınan müziğiyle bana İstanbul'un en sevdiğim kulüblerinden 7th House'u hatırlattı ve omuzumdaki sakatlığa rağmen yeni figürler bulmamı sağlayarak bir güzel dansettirdi.

It's been a while since we haven't been to clubbing so I really wanted to visit Sub Club in Glasgow. I really enjoyed the darkness, the music and the crowd and invented new dance figures and danced although my injured shoulder.



Bu seyahate daha önce twitter'da yazdığım üzere, yeni taşınmamız ve zamanım olmaması sebebiyle bayağı hafif bir bavulla gittim ve ne giyeceğim konusunu doğrusunu söylemek gerekirse pek önemsemedim. Hiç 2 haftaya, 2 kazak yeter mi? Yetmez ama denenebilir. Diğer postları girince, bu kazaktan benim gibi bıkacaksınız ama ben yine de ne giydiğimi yazayım:

On this trip, I prepared a very light luggage because we moved in  to our new home just before the trip and I didn't have much time on my hands for preperation. Well, maybe I also didn't care what to wear much! 2 sweaters for 2 weeks are never enough but I tried. You'll be sick of this sweater just like me when you'll read the upcoming posts but here's what I wore anyways:


Kazak / Sweater: Zara
Pantolon / Pants: Silence+Noise
Palto / Coat: Vintage
Çanta / Bag: Longchamp
Kolye ve şal / Necklace and scarf: Urban Outfitters
Bere/Beanie: Topshop
Çizmeler/Boots: Hunter





Endüstriyel devrimin yol almasında büyük rolü olan mucit,  James Watt'ın İskoç olduğunu da bu heykel sayesinde öğreniyorum. :)

In this trip, I learnt that well known inventor James Watt was also Scottish, thanks to this statue. :)


Seker  sever misiniz?  Cevabınız ne olursa olsun,  Glasgow'daki Henleys rengarenk şekerlemeleri, dışarı taşan neşe ve kokusuyla sizi tuzağına düşürecektir. 

Do you like candy? Whatever your answer is, Henleys in Glasgow will trap you with its colorful sweets, joy and incredible smell coming out of the store.


Henleys de gördüğüm, şeker mi şeker bir fikri de sizinle paylaşmadan geçemeyeceğim. Bu şişelerde aromaları farklı, sıvıyla eriyen şekerler var. Hangi tat favorinizse, alıyorsunuz onu, üstüne en sevdiğiniz votkayı ekleyip birbirinden leziz votka shotlarınızı yapıyorsunuz. Slange var

In Henleys, they have these bottles with diffrent flavoured sweets. You choose your flavour, add your favorite vodka and here's your delicious vodka shots you can enjoy at home. Slange var! 




Bu ülkedeki hoşgörüye ve espri anlayışına bayılıyorum :) 

I love this country's tolerance and sense of humor :)

Diğer postuma kadar, sizi fazla bekletmeyeceğimi umuyorum! 

Hopefully it won't be long 'till my next post!


*Başlık "I belong to Glasgow" şarkısından alınmıştır. / The title comes from the song "I belong to Glasgow" .





5 Kasım 2012 Pazartesi

Kısa bir aradan sonra devam

İyi haftalar! Arada hayat değiştiren bir olay olduğu için blogun akışı başka bir yöne kaydı ama bu konuyla ilgili son kez olarak sizinle bir şey paylaşmak istiyorum. Facebook'ta durumu yazdığımda, konuya ilişkin pek çok yorum geldi. İçlerinden bir tanesi de, çok sevdiğim Styleseeking Zurich blogunun Neslihan'ıydı, benim durumumu ve nasıl hissettiğimi çok güzel özetleyen bir alıntı paylaşmıştı, o yüzden sizin de görmenizi istedim. Buradan ona "Neslihan'cım çok iyi geldi, çok teşekkürler" demek istiyorum. (Metin İngilizce ama kusura bakmayın):

 “That is why it is so important to let certain things go. To release them. To cut loose. People need to understand that no one is playing with marked cards; sometimes we win and sometimes we lose. Don't expect to get anything back, don't expect recognition for your efforts, don't expect your genius to be discovered or your love to be understood. Complete the circle. Not out of pride, inability or arrogance, but simply because whatever it is no longer fits in your life. Close the door, change the record, clean the house, get rid of the dust. Stop being who you were and become who you are.” Paulo Coelho, The Zahir 



Neyse şimdi Londra notlarımın son bölümüyle hayata ve bloga kaldığımız yerden devam edelim. 






23 Ekim 2012 Salı

Londra kazan, biz kepçe


Tipik İngiliz kahvaltısını seviyor ve turistik olmayan bir yer arıyorsanız Covent Garden'daki  Diana's Diner sizin de hoşunuza gidebilir.



Kahvaltıdan sonra Covent Garden sokaklarında keşfe çıktık, ana caddeler, ara sokaklar neredeyse gezilmedik yer bırakmadık. 


Sağlık ve güzellik mutluluktur(mudur)? 


Farklı bir gelin olup, düğününüzde böyle yukarıdaki gibi  vintage gelinlikler giyer miydiniz? Cevabınız evet ise bu gelinlikler Rokit'de. Daha önce Bricklane'de iki butiğini gezme şansı yakaladığım Rokit'in Covent Garden'daki mağazası daha bir düzenli ve Diana's Diner'ın sadece 1 sokak üzerinde. Ben mağazadan elim boş çıkarken, sevgili oradan kahverengi bir vintage deri ceketle ayrılıyor. Şanslı insan!


20 Ekim 2012 Cumartesi

Ben buna muhteşem bir gün derim


Yaklaşık 2 ay önce ilk Londra  rezervasyonlarını yaptığımızda rastlamıştım London Vintage Fuarı'ına. Primrose Hill yakınlarındaki yeri bulmak kolay olmasa da, London Vintage Fair yazısını görünce doğru yerde olduğumuzu bilmek güzeldi. Konu şu ki, yaklaşık 8-10 vintage mağazası br araya gelip, bizim I Love Sale havasında bir şey oluşturmuştu. I love Sale kadar neşeli bir ortam olmasa da, orada yaklaşık 1 saat geçirip. 2 vintage küpe ve 1 palto ile ayrıldım.




Bilin bakalım bunlardan hangisi benim oldu? 
Soldan 2. siyah dediyseniz, doğru cevabı verdiniz demektir. :)

Geç öğle yemeğimizi bilmeden de olsa sadece 5 dk uzaklıktaki Gordon Ramsay'in York & Albany'sinde ayırtmış olmak süperdi. Bu restoran insanların pazar buluşmaları için seçtikleri, biraz şampanya veya şarap yanında muhabbetle haftayı kapattıkları güzel ortama sahip bir yer ama Ramsay adıyla birleşince yemekler biraz hayal kırıklığı yarattı. 


Yemeğin yanında bir Bloody Mary'i de mideye indirmeyi atlamadım tabi. Yemek bitince fazla oyalanmadan otele döndük çünkü akşam tüm Londra seyahatimizin çıkış noktası olan Cirque de Soleil Michael Jackson - The Immortal World Tour gösterisine biletimiz vardı.

Metro ile ilk kez şehrin bu kadar dışına çıkıp,  O2 Arena'ya yaklaşık 19:30 gibi ulaştık. O2 Arena inanılmaz bir yer!. Konser alanının yanısıra, sinema, kulüp, bar ve restoranları da  bünyesinde bulunduran kocaman bir kompleks.Yerimizi tam almıştık ki, ışıklar kapanıp gösteri başladı. Michael Jackson'un Childhood'u duyulunca, biz de Neverland'e dalıp, rüyamızı yaşamaya başladık. Toplamda yaklaşık 1,5 saat süren gösteri adeta başka bir fantazi dünyası. İplerle akrobatlığın kitabını yazan Cirque du Soleil ekibi için kelimeler yetersiz. Akrobasi, canlı müzik, inanılmaz koreografi, Michael Jackson şarkılarının değişik remiksleri, ışık ve görseller sonunda elleriniz patlarcasına alkışladığınız bu gösteri bir Michael Jackson konserine en yakın şey olmalı diye düşündürtüyor. Eğer fırsatınız olursa mutlaka izleyin, pişman olmayacaksınız.




 Yaklaşık 50 bin kişinin doldurduğu, ülkemizin kanayan yarası yetersiz havalandırmanın sözünün bile geçmediği, her şeyiyle mükemmel O2 Arena'dan mutluluk içinde, sorunsuzca metro ile istediğimiz yere ulaşıyoruz ve burada bir konser izlemenin planlarını yapıyoruz. Gösteriden sonra  Red Hot Chili Peppers konseri çıkış rezaletini ve ülkemizde bira bile içmenin fazla görüldüğü konserler yaşayıp, Lancel Şampanya barının bile bulunduğunu organizasyonda bulununca,  yine bir klasik olan biz neredeyiz, onlar nerede diye düşünmeden edemiyorsunuz.


Fotoğraf ve video çekmenin yasak olduğu gösteriden ancak bunlarla ayrılabildim ama bu gösteriye gitmeye karar verdiğimiz trailerı izleyerek daha fazla fikir sahibi olabilirsiniz.



Akşama bir partiye davetliyiz, şimdilik hoşçakalın!



15 Ekim 2012 Pazartesi

Arrived in London


Ve geri döndüm! Belek'teki 25 günlük mecburi hizmetimizi bitirip, cumartesi günü 10:30 uçağıyla Londra'ya adım atmış bulunuyoruz. Yorgunum ama sonunda bu tatile kavuştığum için mutluyumda. Earl's Court'taki Think Apartments'da kalıyoruz. Nasıl olduğunu anlamadan booking.com ( Bir kullanıcı olarak 2 kere sorun yaşadığım booking.com'u tavsiye etmiyorum)  tarafından iptal olan rezervasyon şokunu atlatıp, hemen Nothing Hill'deki Portobello Road Market'a gittik.



Cumartesi en cafcaflı günü, yol boyunca dizilen antikacıların standlarında mutfak malzemeleri, eski raketler, bavullar, çizimler, eski dergi kapakları ve fotoğraf makinelerine.. bakması çok zevkli. Hava soğuk, üşüyoruz. Biraz tartla, Guiness için Portobello Star'dayız. Bitirdikten sonra caddeyi takip ediyoruz. Antikacılar bitince, ağzınızı sulandıran yemek standları başlıyor.Tartla hakkımız harcamasa mıydık oluyoruz. Kokular arasında listemde olan One of A Kind adlı vintage dükkana ulaşıyoruz. Çok ürün ve pahalı fiyatlarıyla ünlülerin uğrak yeri olan bu dükkanı beğensem de, bir şey almadan çıkıyorum. Bir kaç vintage mağazasına daha rastlıyoruz, kısa sürede olsa daha sıcak olan dükkanlarda durmak iyi geliyor. 



Yolu takip edip tezgahları incelemeye devam ederken, Portebello Green Market'ın önünde yine yeni, ikinci el ve vintage kıyafet satan pazar gibi bir yere varıyoruz. Pazarın karşısında cd ve plak satan tezgah sayesinde eğlenceli müziklerle bir tur atıyoruz ve geri dönüyoruz. Sevgilim, o sırada bana beklediğinden daha güzel ve ilginç bir yer olduğunu ve ortamı çok sevdiğini söylüyor. Bir sıcak kahve için Coffee Republic'te duruyoruz. Dönüşte sokağın başında rastladığımız Banksy eserlerinin replikalarından bir tane bizim eve, bir tane de Avustralya'ya taşınacak olan kız kardeşine güle güle hediyesi olarak alıyoruz. Nothing Hill'in renkli ve güzel sokaklarında instagram kareleri peşinde koşuyoruz.Klişe olsa da,
yoldan geçen birinden Portobello Road sokak tabelasının altında fotoğrafımızı çekmesini istiyoruz, 2 kişi tatile gitmenin zorlukları olsa da, seviyoruz .


Otelimize geri dönme yolunda ilerlerken, köşede daha önce gördüğümüz 2 katlı dükkanda duruyoruz. Burası Jamie Oliver'a ait alt katında soslar, peynirler, ekmekler, yemek kitapları ve kekik kokuları arasında kendinizden geçeceğiniz muhteşem bir dükkan, adı Recipease. Üste çıkıyoruz ve orada bir grubun ortadaki tezgahta yemek pişirdiğini görerek dışardan gördüğümüz" Learn" tabelasının ne anlama geldiğini anlıyoruz. Üst katta ister bir sushi ustası, ister yenilmez bir makarna ustası olmak için ders alın, eğlenmeniz garanti. Yaptığınız yemeği, hemen yandaki masalarda mideye indirebilirsiniz. Bugün siteye baktığımızda tüm derslerin dolu olduğunu görüp biraz hayal kırıklığına uğrasak da, dükkanı mutlaka görmenizi tavsiye ediyorum.

Cumartesi gecesini dışarda geçirmeyi istesem de, uykusuz ve yorgun bedenlerimizin isteğine karşı koyamayarak, yorganın altına giriyoruz.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

I need a tan even it's an orange one!

Moralim biraz bozuk.Su an hayatımda belirsizliklerin olması hiç hoşuma gitmiyor, en önemlisi acil bir tatile ihtiyaç duyuyorum, detayları belirsiz. Yine de gülümsemeye çalışıyorum çünkü bu bizi hayata bağlıyor, mücadele edecek güç veriyor. Fotoğraflarda cüzdanım elimde.Anlayın olayın aslında hiç blog fotoğrafı çekmek için planlanmamış olmasını ama her fırsatı değerlendirmek lazım öyle değil mi? Ben de öyle yaptım, buraların boş kalmasına razı olamadım : ). 

Gülümsemek dedim ya, bu akşam büyük bir doz alacağım. Plan Cem Yılmaz'ın gösterisine gitmek, süper zamanlama. Bir kaç saatliğine dünyadan uzaklaşmanın, yüzümdeki 15 kası çalıştırmanın daha iyi bir yolunu düşünemiyorum. 
Şimdilik hoşçakalın!

I'm a little bit down lately. I hate having uncertinities in my life and I need an urgent holiday, which I have no clue about the details. Although what I'm been through, I'm trying to smile because it attaches us to life and give strenght to fight. I have my wallet in my hand thus you can understand this is an unplanned blog shoot yet I'm trying to get every chance I can. I took the chance and won't let one day goes by without a blog post :).

I mentioned smiling and I'll get a big dose of that tonight because I'm planning to see Cem Yılmaz's stand up show who is a famous comedian in Turkey. Great timing and laughing till you hurt is guaranteed . I can't think a better way of forgetting about world for couple of hours and working 15 muscles on my face.

Bye for now!



Hey taksi mi yoksa heil Hitler mi? :)

Hey taxi or heil Hitler? :) 


Üst (Yeni) / Top (New) : Miss Selfridge
Etek ve botlar / Skirt and boots: Zara
Kolye/Necklace: Accessorize
Yüzükler /Rings: H&M
Gözlük/Sunnies: Vintage
Bileklikler /Bracelets: Mango, H&M, Alaçatı

21 Haziran 2012 Perşembe

Happiness is...?


Fazla kıyafetin gerekmediği tatilleri seviyorum. "Mutluluk arkadaşlarla geçirilen zamandır" diyen tişörtüm tam da arkadaşlarımla paylaştığımız şarap ve peynir tabağı eşliğinde edilen muhabbetlerin özeti gibi. 

I like holidays when you don't need many clothes. "Happiness is time spent with friends" says my tee like a reference to our nice chat with friends sharing some wine along a big cheese plate.

Tişört / Tee: Happiness is a 10 $ tee
Etek ve gözlük /Skirt  and sunies: H&M
Kolye/ Necklace: Urban Outfitters
Sandaletler /Sandals: Topshop



20 Haziran 2012 Çarşamba

Bozcaada sezonunu açtık


Twitter ve instagramdan da paylaştığım üzere bu yaz  Bozcaada'nın açılışını geçen haftalarda yaptık. Adaya geçen sene ilk kez gittiğimde şu an ki sevgilimi aklımdan ve kalbimden çıkartmak, onunla ilgili her şeyi Ege'nin soğuk sularına gömmek üzere gitmiştim. Dönüşümde her şey değişti, o yüzden bu ziyaretin yıl dönümünde adaya onunla beraber gitmenin anlamı benim için büyüktü.  2 gece, 3 günlük ada maceramız yeterli gelmese de, tadını maksimumda çıkartmaya çalıştık. 

Lately we have been to a very short holiday to Bozcaada as  I shared from twitter and instagram. Last year in my first trip to island I went there to get rid of any feelings I had about my current boy friend and bury him to the cold waters of the Aegean sea. Everything changed after I was back to Istanbul thus going to the island together  means a lot to me on the anniversary of my first visit. We had 2 nights, 3 days trip so we tried to enjoy at maximum.


Bu sefer Ada'daki evimiz Limani Otel oldu. Burası hem merkezde olup, hem de merkeze tepeden bakan lokasyonuyla çok iyi bi yerde. Odalar ferah, geniş, beyaz ve mavinin uyumu muhteşem, e iyi hizmet ve güler yüz desen o da var, biz daha ne isteriz ki? 

This time Limani Hotel was our home at island. This place is great because it's in the center and as well as it has a feeling that you are away from the center because of its great location. The rooms were big enough and the harmony of blue and white was wonderful. Plus they have a great service with big smiles so what more we would want?


Sabah kalktığımızda odamızın manzarası bu kadar özel ve güzeldi işte.

Every morning we woke up to this special and gorgeous view.


Limani Otel'in önünde yine muhteşem bir manzaraya bakan bir verandası var. Kahvaltınızı burada etmenin, akşamüstü bir kadeh şarap içmenin, belki sadece yüzünüzü güneşe verip hiç bir şey yapmamanın keyfini hayal edebiliyor musunuz?

The hotel has a porch looking over a gorgeous view. Think about having your breakfast here or having a glass of wine in the afternoon or even  doing nothing facing the sun and just enjoy? 



Kahvaltı sunumu da otelin geneline yansıyan zevkten nasibini almış, bizden yine tam not  :)

The breakfast buffet was also very pleasantly presentable like the rest of the hotel. We gave them 20 out of 10 :)


Kaş tatilimizi hatırlayan var mı?  İşte orada hüsranla sonuçlanan üstü açık jeep maceramız, burada hayata geçti.

Our car was dope and great fun.


Henüz yaz başı olduğundan  Ayazma Plajı'nda şezlong ve şemsiye bol!

You can find plenty of sun loungers and umbrellas in Ayazma Beach now cos the holiday crowd hasn't arrived yet.



Benim tatlı arkadaşlarım x

My sweet friends x





Rengigül'de kahvaltı yine es geçilmedi.

We didn't skip breakfast at Rengigül again.


Burada kaç çift göz var, sayabiliyor musunuz?

How many pairs of eyes you can count here?






Dutlar ve çilekler tazecik bahçeden.

Mulberries and strawberries were fresh from the garden.





Beni burada kimse rahatsız edemez diye düşünen kedi kameramıza yakalanmaktan kaçamadı, bu durumun pek umurunda olduğunu söyleyemeyeceğim o ayrı :)

No one can disturb me up here thought the cat I guess but he couldn't run away from our cameras. I don't think he gives a damn tough.



Limani Otel'de kalırsanız, otelin maskotu Rıfkı size masa altından yemek için böyle baskı yapsa da, kanmayın! :)

If you stay at Limani Hotel, don't get fooled by this cute face  of Rıfkı the dog's when he asks for food under the table :) 




Her gün böyle giyinebilsem keşke.

I wish I could wear this light everyday.


Ve adaya veda zamanı, bir daha görüşünceye kadar! 

And farewell to the island 'till we meet again! 


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...